Çocukluğumdan beri benliğime işlenen Fenerbahçe sevgisinden dolayı haberdar hatta epey hakim olduğum olduğum 'Kurtuluş Savaşı döneminde Fenerbahçe'nin rolü', ilk kez bir filmde işlenerek beyazperdeye taşındı. Geçtiğimiz yaz duyurulan ve heyecanla beklediğim 'Zaferin Rengi' vizyona girince ben de hevesle bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Zaferin Rengi filminin konusu şöyle:
"Yıl 1918. İşgal altında bir İstanbul. Yorgun, yoksul, esir bir halk. Fenerbahçe’nin kurucularından ve ilk kaptanlarından Galip Kulaksızoğlu cepheden döndüğünde, geleceğe, futbola ve vatanın kurtuluşuna dair tüm umutlarını yitirmiş bir Türk gencidir. Galip’i dönüştüren kuvvet, Çanakkale Savaşı’nın kahraman kumandanı Mustafa Kemal Paşa olacaktır.
Mustafa Kemal Paşa Fenerbahçe kulübünü ziyaretinde, gençlere Fenerbahçe’nin misyonunu gösterir. Bu misyon, futbolun insanlar üzerindeki kenetleyici etkisini kullanarak halka moral aşılamak ve milli şuur ve birliği güçlendirmektir. Fenerbahçe, düşman kuvvetlerinin takımlarıyla oynadığı başarılı müsabakalarla halkın zafere olan inancını pekiştirirken, milli hareketin İstanbul’daki istihbarat ve lojistik ağı olan Mim Mim Cemiyeti ile yaptığı operasyonlarla da Anadolu’daki mücadeleye büyük katkılarda bulunur. İngilizlerin son bir zafer ihtimali olarak gördükleri Harington kupa maçını da kazanarak, ülkemize futbol tarihimizin en büyük zaferlerinden biri olan Harington Kupasını armağan eder…”
İlk sahneden itibaren beklentimin boşa çıkmayacağını bana hissettiren 'Zaferin Rengi', Fenerbahçe Spor Kulübü’nün desteğiyle çekildi. Filmde Fenerbahçe’nin kurucu üyesi kaptan Galip Bey’e Kubilay Aka, Halide Edip Adıvar'a Birce Akalay, Mustafa Kemal Atatürk'e ise Yiğit Özşener hayat veriyor.
Yönetmen koltuğunda Abdullah Oğuz’un oturduğu Zaferin Rengi, Kuvayı Milliye Ruhu denince akla mutlaka sporun da gelmesini destekleyen bir bakışa sahip.
1918-1923 yıllarında geçen film, Anadolu’ya silah ve cephane kaçıran oyuncularından bazılarını şehit vermiş Fenerbahçe’nin mücadelesini anlatıyor.
İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde, işgal kuvvetleriyle yalnızca cephede değil aynı zamanda sahada mücadele eden Fenerbahçe'nin yani Türk halkının direnişi insanın tüylerini diken diken ediyor.
İngiliz takımına karşı büyük bir zafer kazanarak Harington Kupası’nı alan Fenerbahçe'nin, Mustafa Kemal’in önderliğinde Anadolu’da temellenen milli mücadele ruhunun bir yansıması olduğundan nihayet böyle bir film görmek beni çok mutlu etti.
Sultanahmet Mitingi’nde konuşan Halide Edip Adıvar sahnesini oldukça başarılı bulduğum film, Birce Akalay’ın canlandırdığı bu sahne çok başarılı, ruha işleyici; okullarda tarih dersinde okuduğumuz, genel kültür dağarcığımızdaki çizgisel bir bilgi, ayaklanıp ete kemiğe bürünüyor bu sahneyle.
“Attığınız her gol kurşun olacak! Tuttuğunuz her top vatan müdafaası!” diyen ve Mustafa Kemal Paşa ile iş birliği içinde olan Galip Bey'in sözleri gözlerimi doldurdu.
Her sahnesi anlam yüklü Zaferin Rengi'ni bugünlerden izlemek insana çok başka hisler yüklerken, o dönemin koşullarında ne denli büyük bir mücadele verildiğini tekrar gözler önüne seriyor.
Filme Fenerbahçelilerin değil, bu toprakların vatandaşı olan herkesin gitmesini öneriyorum.