Sadakatsiz filminden bahsetmek istiyorum bu yazıda. Şehirden uzakta bir evde, eşi ve çocuğuyla sakin ama mutlu bir hayatı olan Connie Sumner, iş için New York’ta bulunduğu sırada bir kaza geçirerek genç bir adam olan Paul ile karşılaşır. Connie, mükemmel denemese de huzurlu olan hayatını bu adama karşılaştıktan sonra alt üst eder.
Son derece klişe görünen bu hikaye, ilerledikçe insana kendini sorgulatır hale gelerek keyifli bir hal aldı.
Connie'nin Paul’la ilk cinsel birlikteliğinin ardından evine dönerken trende hem ağlayıp hem gülmesi ne kadar mutlu ama huzursuz hissettiğini izleyiciye geçirebildi. Cinsel hayatı istediği gibi gitmeyen kadının aynı zamanda unuttuğu heyecanı hatırladığı bu aşk ona çok iyi gelirken, bir yandan da sadık kocasına yaptığı ihanetin vicdan azabı hissedildi.
Filmde Connie olarak karşımıza çıkan Diane Lane, rolünün altından başarıyla kalkmış görünüyor. Bir Bihter Ziyagil'e dönüşen Connie, genç sevgilisini başka bir kadından kıskanırken aynı öfke ve ihtiras duygusunu geçirdi bana.
Edward ise inanılmaz sakin bir karakter olarak ihaneti öğrenince bile sakinliğini korudu. Bu duygu bana cinsiyet ne olursa olsun geçmiyor zira birbirlerine aşık olmasalar da ortada koca bir ihanet var. Eşini çok seven bu sakin adamın içinden neler çıkacak o da izlenince görülmesi gereken bir durum. Richard Gere ise bu karaktere enfes bir hava katmış.
Film genel olarak sürükleyiciydi ve sonunu merak ettirdi. Daha iyi bir son olabilir miydi, elbette ki olabilirdi ancak insanı psikolojik olarak zaten yıpratan bu filmde daha fazlasına da gerek yoktu diye düşünüyorum.
İhanet, aşk, entrika seviyorsanız, Sadakatsiz filmi tam da size göre. Üstelik soğuk bir kış gününde izlemek için de ideal.