'Her Şey Yolundaymış Gibi' davranmayı kesin! Ölüler Diyarı, Bir Mutluluk Anı ve Karmakarışık

Geçtiğimiz akşam, Üsküdar Stüdyo Sahnesi'nde İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun “Her Şey Yolundaymış Gibi” isimli oyununu izledim. 80 dakikada aslında tek başlık altında toplansa da üç farklı oyun izleyecek olmanın heyecanı ve tedirginliğiyle küçücük salonda rahatsız edici bir biçimde oyunun başlamasını beklerken, 'her şey yolundaymış gibi' davrandım.

Amerikalı yazar Neil LaBute'un modern zaman ikili ilişkileri üzerine çarpıcı yaklaşımlarla kaleme aldığı üç kısa oyunu Ölüler Diyarı, Bir Mutluluk Anı ve Karmakarışık bir araya gelerek “Her Şey Yolundaymış Gibi” başlığıyla izleyiciyle buluşuyor. Karmaşık insan ruhunun ikili ilişkilerdeki yansımalarını seyirciye aktaran bu üç kısa oyun, yaşadıkları ilişkinin sorumluluğunu almaktan kaçan çiftleri, izlerken empati yapacağımız bir hesaplaşmayla baş başa bırakıyor. İzlerken “iyi ki benim başıma gelmedi bu yaşananlar” ile “zaten hep başkalarının başına gelir bunlar” düşüncesiyle büyük bir yanılgıya düşebilme ihtimalinizi vaat eden oyunlar genel anlamda başarılıydı ancak üçünü de ayrı ayrı incelemek gerekiyor. Öncelikle, oyunlar birbirinden bağımsız olsa da 'ikili ilişkiler' bağlamında aynı oyunda toplanmış. Bu nedenle oyun başladığında altı oyuncu da bir saat yansımasının üzerinde birbirleriyle bir araya gelerek sandalyeler taşıyor, sandalyelerin yerlerini değiştiriyor ve üzerinde oturup kalkıyordu. Yalnızca bu anlarda insanların birbirlerinin hayatlarından nasıl geçip gittiği üzerine düşünme fırsatı bulabildim. Bir metafor olarak sergilenen bu anlar, jenerik gibi görünse de çok daha fazlası. Daha sonra oyunun içindeki ilk oyun başladı.

'Her Şey Yolundaymış Gibi' davranmayı kesin! Ölüler Diyarı, Bir Mutluluk Anı ve Karmakarışık

İlk oyun olan Ölüler Diyarı’nda hamile bir kadının kürtaj yaptırmak için bir kliniğe gidişi ve orada yaşadıkları ile bir erkeğin hayatındaki kadınla gidip ona destek olmak yerine bir iş kahvaltısına giderek bu hassas durumu nasıl da hafife aldığını anlatıyor. Çiftin monologları, olayların kadın ve erkeğin farklı bakışlarından nasıl göründüğünü gözler önüne seriyor. Kısacık oyunun sonunda trajik bir son bulunsa da izleyiciye geçmediği için bir müsamere izlemiş gibi öylece kalıyoruz.

'Her Şey Yolundaymış Gibi' davranmayı kesin! Ölüler Diyarı, Bir Mutluluk Anı ve Karmakarışık - Resim : 2

İkinci oyun Bir Mutluluk Anı’nda ise yasak aşk yaşayan evli bir kadın ile erkeğin bir tatile çıkmak üzere geldikleri tren istasyonunda bir yol ayrımına girmelerini izliyoruz. Hikayenin kadın kahramanı artık bu ilişki hakkında yaşadığı ikilemde onu terk etmeyi seçiyor ancak bunu net olarak yapmak yerine tatile gitmemeyi seçtiğini söyleyerek yapıyor. Başlarda tatile gitmeme kararı bile net olarak ağzından çıkmazken, erkek arkadaşı da oturdukları bankta onu ikna etmeye çalışıyor.

'Her Şey Yolundaymış Gibi' davranmayı kesin! Ölüler Diyarı, Bir Mutluluk Anı ve Karmakarışık - Resim : 3

Üçüncü oyun Karmakarışık’ta ise Noel alışverişinden dönen eşini lüks bir restoranda bekleyen bir adamın eşiyle olan tatlı sohbetini izlediğimizi sanarken, bir anda adamın aslında karısını aldattığını ve yıllardır pek çok şeyi ondan sakladığını öğreniyoruz. Oyunun ismi bu oyunla anlam kazanırken, trajik bir son izlediğimiz anlarda bizim başımıza gelmeyeceğini düşündüğümüz 'olağanüstü' olayların baş kahramanı olabileceğimizin farkına varıyoruz.

'Her Şey Yolundaymış Gibi' davranmayı kesin! Ölüler Diyarı, Bir Mutluluk Anı ve Karmakarışık - Resim : 4

Her Şey Yolundaymış Gibi’de sıradan insanların yaşadıkları sıra dışı olaylar var. Oyunun devasa mesajları, altı çizilecek unutulmaz ifadeleri yok. Oyunun derdi, ikili ilişkilerde sahip olunan alanda çiftlerin ne kadar dürüst ve sorumluluk sahibi olup olmadığını, gerçekler karşısında kadınların erkeklerden daha cesur ve tutarlı hareket ettiğini göstermek. Kadınlar ilişkilerinde sorun olduğu için değil, sorunların çözümsüz olduğunu fark ettikleri ve hayatlarındaki erkekten ümitlerini tamamen kestikleri zaman karar alıyor ve bu kararların arkasında duruyorlar, bunun onlara çok pahalıya mal olacağını bile bile.

Olumlu ve olumsuz yanlar

Oyunculuklara gelecek olursak, ilk oyundaki oyuncular Demet Ergün ve Oğuzhan Erdoğan’ın başarılı oyunculukları birbirinden bambaşka tarzlarda olduğundan çok sırıtmış. Demet Ergün'ün hissettirmeye çalıştığı acı gayet güzel izleyiciye geçse de bazı anlarda fazla büyük oynadığını düşündüm. Oğuzhan Erdoğan ise o irite edici adamı gayet güzel canlandırsa da bazı anlarda fazla okudu metni. Ayrıca oyun elbette Türkçe yazılmamış ancak terimler ve repliklerin fazla 'yabancı' olması Türkçe oynanan bir oyunda benim hiç hoşlanmadığım bir tarza bürünüyor. İlk oyunda duygulandığım bir an olsa da genel anlamda pek sevemedim.

İkinci oyuna gelecek olursak, ilk oyundan daha az dramatik ancak daha başarılı buldum. Türkü Deyiş Çınar ve Berk Sezenler'in eşlerini aldatan bir çift olduğu oyunda bir ikilem yaşayan çiftin daha doğrusu ikilem yaşayan kadının adam tarafından ikna edilmeye çabalanmasını izledik. Birbirlerine karşı hoşlanmaktan öte geçen duygular hisseden çiftten kadın olan artık bu durumdan hoşnut olmayışını aktarmak isteyip bunu başarırken adamın ayrılmak istemeyişi de izleyiciye gayet güzel geçti. Kadın eşinin sıradan bir anda sergilediği sıradan davranışlarla bir vicdan muhasebesine girip yaşadığı iki ilişinin de muhasebesini yaparken eşinin ne kadar değerli olduğunu ayrımsadığı anları oldukça iyi yansıttı Türkü Deyiş Çınar. Berk Sezenler de eşini aldatan ancak bundan en ufak bir pişmanlık duymayan o adamı iyi yansıttı diyebilirim.

Son oyunda ise Esra Akbaş ile Kerim Altınbaşak’ın performansı gerçekten de muazzamdı. Oyunun diğerlerinden çok daha vurucu olduğunu söyleyebilirim. Diyaloglar daha da iyileştirilirse bence bu oyun tek başına sergilenmesi gereken çok çarpıcı bir yerde duruyor. Her Şey Yolundaymış Gibi hareket eden bizlerin aslında ne denli duyarsızlaştığını, olağanüstü gibi görünen durumlar ve olayların aslında yalnızca başkalarının değil bizlerin de başından geçebileceğini düşündüren bu oyun son derece çarpıcıydı benim nazarımda. Şu replik kaldı geriye: 

"Hepimiz beşiklerimizden çıktık tamamen çıldırdık ama topallayarak da olsa yola devam ediyoruz. Sanki her şey yolundaymış gibi, sanki olağan dışı hiçbir şey yokmuş gibi tam da burnumuzun dibinde olan şeyleri görmezden geliyoruz. Tek istediğimiz böyle devam etmek....Tanrım, tanıklık ettiğimiz şeylere bak!"