Usta sanatçı Cem Karaca'nın hayatının anlatıldığı 'Cem Karaca'nın Gözyaşları' filmi vizyondayken, kendisinin bestelendikten sonra seslendirdiği, Nazım Hikmet Ran’ın ise kaleme aldığı Ceviz Ağacı şiirinin hikâyesinden bahsetmek istiyorum. İşte şiirin hikâyesi hakkında doğru bilinen yanlışlar...
Ceviz Ağacı şiirinin, Nazım Hikmet'in Gülhane Parkı’nda buluşmak üzere sözleştiği sevgilisi Piraye ile polisten saklanmak için ağaca çıktığı için buluşamaması üzerine yazıldığı söyleniyor.
Öyle ki, bazı edebiyat öğretmenlerimden de bu şekilde dinledim hikâyeyi.
Söz gelimi, Nazım Hikmet Gülhane Parkı’nda efsane aşkı Piraye ile ceviz ağacının altında buluşmak üzere randevulaşır. Piraye'yi beklerken polis gelir ve Nazım polise görünmemek için ceviz ağacına çıkıp saklanmaya başlar. Nazım saklanırken Piraye tam da o ceviz ağacının altında beklemeye başlar ancak Nazım ortada yoktur. Polisten saklanan Nazım, ne ağaçtan ne inebilir ne de sevgilisine seslenebilir. Bu durum karşısında Nazım şu dizeleri kaleme alır:
"Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda, ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında."
Şiirin sonunda ‘’Balçık, 1 Temmuz 1957’’ notu bulunuyor. 1951’de Türkiye’den ayrılarak yurtdışına giden Nazım, şiiri 1957 senesinde Bulgaristan’da yazdı.
1957’de Bulgaristan’da yazılan Ceviz Ağacı şiiri, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın Hikmet’in şiirlerini incelediği kronolojide “Yurtdışındaki İlk Yıllar” bölümünde yer alması nedeniyle şiirin böyle bir öyküsünün olması mümkün değil.
Balçık, Bulgaristan’da yazılan şiir esasında olmayan bir ceviz ağacından bahsediyor. Şiiri farklı yorumlara açmak elbette mümkün ancak, yıllar önce İBB tarafından Gülhane Parkı'nda bir ceviz ağacı olmadığı fark ediliyor ve Cem Karaca'nın anısına parka nihayet ceviz ağacı dikiliyor.
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.