Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini kitabıyla tüm dünyanın tanıdığı Louis De Bernieres’in Başkana İki Ölü Balık Gönderen Adam adlı kitabı 2022’de ülkemizde basılmış. Kitabı geçen günlerde bitirdim. 14 öykü içeren bu kitabın yazım tarzı absürt olsa da dokunduğu noktalar çok doğru. Bunu nereden mi biliyorum? “Mehmet Erbil’in Günlük Gezisi” öyküsünden. İngiltereli bir yazarın Türkiye’yi anlattığı bir hikaye yazmasından zerre gururlanmadım. Çünkü hikaye ek iş yapmak zorunda kalan bir öğretmenin hayatını anlatıyor. Türk olmayan biri bu kitabı okuduğunda yazarın hayal gücü diyebilir. Ben bunu diyemediğim için canım çok acıdı…
Hak ettiği maaşı alamayan, ayakta durmak için çırpınan, sözleşmeli çalışmak zorunda kalan, atanamayan, atanamadığı için intihar eden o kadar çok öğretmen var ki bu ülkede…
Elbette her öğretmen böyle değil. Daha geçen gün okuduk haberlerde, 38 yaşındaki bir İngilizce öğretmeni 14 yaşındaki öğrencisini istismar edip, yakalananınca adına “ilişki” dedi. Bununla kalmadı, cezadan indirim almak için "yaşını 15 sanıyordum" cümlesini kurdu. Sanki 15 yaş çocuk olmuyor. Sanki bir öğretmenin, kaç yaşında olursa olsun öğrencisiyle ilişki yaşaması etikmiş gibi.
Madem bu haberle açtım yazıyı size haftanın kısa bir özetini yapayım.
Hakem Halil Umut Meler, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’dan stadın içinde, taraftarın gözü önünde dayak yedi. Bu Faruk Koca’nın ilk zorbalığı değildi. 2009 yılında milletvekili iken polisi dövmüşlüğü olduğu gibi birçok kez hakemlere yönelik tehditler de savurmuş. Ama ülkede uzun süredir var olan cezasızlık politikası ve arkasını Ankara’daki dostlarına dayaması tutuklanma süresini biraz uzattı. Gerçi bakmayın tutuklandığında iddianame sonrası salıverilir ya da birkaç güne; halkın gazı alınana kadar. Ülkemizde bir meslek grubuna yapılan ilk saldırı değil bu. Can kurtarmak için yıllarca emek eden doktorlar neredeyse her gün bir saldırıya uğruyor. Öldürüldükleri de oldu. Doktorların dayak yemesinin önüne geçemediğimiz için çoğunu yurt dışına uğurluyoruz.
2021 yılında Manisa’da Afganistanlı Nagıp Cahit Yusufi tarafından kaçırılan o dönem 12 yaşında olan D.N.B., iki yıl sonra bulundu ve Türkiye’ye getirildi. Tek başına da değil üstelik. 1 yaşında bir bebekle. Henüz kendisi çocuk olan D.N.B. çocuk doğurmuştu. Başına neler geldiğini tahmin etmek zor değil. Zor olan çocuklarımızı, insanımızı ve sınırlarımızı zorlamak.
Elbette tehlike sadece dıştan gelmiyor. Konya’nın Beyşehir ilçesinde 13 yaşındaki C.S., ailesi tarafından zorla 28 yaşındaki Ali G. İle nişanlandırıldı. Nişana ait görüntüler sosyal medyada yayılınca Bakanlık devreye girdi. Çocuk devlet koruması altına alınırken ailesi yaptığı açıklamada, “Buralarda normal, ilk biz yapmadık ki” dedi. Kardeşim bu normal değil diye cümleye girsek insanın var oluşundan itibaren anlatmamız gerekir. Eee evrim de bu topraklarda tersine işlediğine göre ne desek boş.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Hasan Bitmez hayatını kaybetti. Kendisini tanımam, tanımadığım gibi siyasi olarak aynı yerde durmadığımızı anlamak için müneccim olmama gerek yok. Ama Bitmez’in konuşması sonrası yere düşmesine, hastaneye kaldırılmasına, durumun kritik olduğunun anlaşılmasına çok üzüldüm. “İnsan” olan herkes buna üzülür. Nihayetinde bilincimiz ve bir kalbimiz var. Herkesin yok gerçi. Eğer herkesin olsaydı, AK Parti sıralarından tam o anda, “Allah’ın gazabı” sesleri yükselmezdi.
O günün ertesinde TBMM’nin bahçesinde ciğer partisi de yapılmazdı. Gerçi bunu yapmamak için illa bir felakete neden yoktu. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) verilerine göre Türkiye’de kırmızı et tüketimi hemen hemen Afrika ülkeleriyle aynı seviyede. Türk- İş’in raporuna göre 3 milyon çocuk kronik yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Bunlar milletin vekilleri için pek önem taşımadığından olsa gerek TBMM lokantasında 25 TL’ye yiyebildikleri ciğerden parti yaptılar.
Motokurye Yunus Emre Göçer’e çarpıp ölümüne neden olan Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlundan sonunda haber geldi. Yok ‘henüz’ Türkiye’ye gelmedi. Babası konuştu. Çocuğunun kaçmadığını işleri için yurt dışına çıktığını söyleyen Cumhurbaşkanı, oğluna Türkiye’ye dön tavsiyesinde de bulunmuş 😊 Giden geri gelir mi bilemem ama olayla ilgili ortaya çıkan her ayrıntı çok can sıkıcı. Göçer’in eşi, kocası hastaneye kaldırıldığında yoğun bakımda yer olmadığı için uzun saatler bekletildiğini açıkladı. “Açıkça ihmal var” dedi. Böyle bakınca sanki bu cinayeti tek kişi işlememiş gibi değil mi?
Yukarıda size bir haftanın çok kısa bir özetini geçtim. Ülkenin çivisi zaten çıkmış da almış onu tabutuna çakıyor gibi değil miyiz?
İyi pazarlar dilerim.
Ne kadar iyi olabilirsek.