Somali beşten büyük mü?

81 milyonun gözü önünde bir cinayet izlendi. 38 yaşındaki motokurye Yunus Emre Göçer, 30 Kasım’da saat 12.45 gibi Fatih’te bir yolun ortasında kanlar içinde yatarken yaklaşık 20 dakikadan fazla ambulans bekledi.

O ANLARIN GÖRÜNTÜSÜ

Bu anları Twitter’da Arifinci0 adlı kullanıcı kayıt altına alarak yayınladı. Vatansever siyasetçilerimiz hemen ‘Solcu bunlar’ demeye başlamasın. Kullanıcının diğer paylaşımlarına baktığında solculardan hiç hazzetmediği görülebilir. Aynı kullanıcı bu paylaşımdan 3 gün sonra şöyle yazmış; “…Gördüğüm kadarıyla adam hayatını kaybetmiş, çarpan siyahi birisiydi, konsolosluk aracıydı. Adam Somali Cumhurbaşkanının oğluymuş ve serbest bırakılmış, yazık. Olay ile ilgili ben orada iken trafik polisi gelmişti. Trafik polisleri adam dengesini kaybedip düşmüş demişler. Videoda var adam arkadan vuruyor arkadan fren bile yapmamış. Adamın arabasında önünde vurma izi de vardı. Yazık ülkesinin vatandaşını 2 dakikada satan trafik polisi, yazık size.”

YAKALANMAYACAK

30 Kasım’da işlenen bu cinayeti çeken birinin sözleridir yukarıda yazılanlar. Yunus Emre Göçer’i katleden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud 2 Aralık’ta Türkiye’den kaçtı. Kazanın görüntüleri İBB’nin trafik kameraları sayesinde dosyaya girmeseydi bizler Yunus Emre Göçer’in intihar ettiğini duyacaktık. Bunu da ben demiyorum Göçer’in Öznur Göçer, diyor. Ona da polisler böyle söylemiş. Dosyaya giren görüntülerden sonra katil hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Yani ülkeden kaçtıktan günler sonra… Hepimiz biliyoruz ki Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu hiçbir zaman yakalanmayacak. Çünkü bu ülkede ceza çekmemek için Cumhurbaşkanı oğlu olmaya gerek yok. Bir yönetmenin oğlu olmanız dahi yeterli. Hop diye çıkıveriyorsunuz dışarıya. Ölen öldüğüyle kalıyor, ölenin yakınları da sessiz bir öfkeyle yaşamaya devam ediyor. Çünkü öfkesini dışarıya kusana -Mısra Öz’e olduğu gibi- ceza üzerine ceza yağıyor.

HEPİMİZİN HAYATI UCUZ

Yunus Emre Göçer’in öldürüldüğü kamera kayıtlarıyla ispatlandığı günden itibaren her gün bu korkunç olayla ilgili başka başka ayrıntılar çıkıyor. Misal Göçer 6 Aralık’ta hayata veda etmesinden iki gün sonra savcılık polise verdiği talimatta, “Evine bakın, ertesi gün getirin” diyor. Muhammed Hasan Şeyh Mahmud’a 2021 yılında “İnsani gerekçe” ile Türkiye’de geçici ikamet izni de verilmiş. Biraz daha geriye gidince hatırlıyoruz ki Somali Cumhurbaşkanı Marmaray’ın açılışında kurdeleyi kesip konuşma da yapmıştı. Yani anlayacağınız Türkiye ile ilişkileri oldukça derin Somali’nin. Zaten Somali’nin IMF’ye olan borcunu da Türkiye ödemişti.

Somali, Türkiye için çok değerli bunu anlayabiliyoruz. Peki Türk vatandaşları da o kadar değerli mi? İnsan hayatı kişinin yakınları için elbette çok değerli. Göçer’in eşi ve iki çocuğu için onun canı paha biçilemezdi eminim. Ama yetkililerimiz için hepimizin hayatı çok ucuz. Bunu ilk kez yaşamıyoruz. Kanser hastası Dilek Özçelik, 27 yaşında kanserden ölmeden önce dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan “kanser ilaçlarının teminin” için yardım istediğinde cebine para koyulmamış mıydı? Çocukları üşümesin diye saç kurutma makinasını çalıştırıp çocuklarına veren Emine Akçay yoksulluk nedeniyle intihar etmemiş miydi? Benzer şekilde 61 yaşındaki Cemil Bozkuş, tezgahında kestane ve antep fıstığı satarak geçinmeye çalışırken zabıtaların baskısına dayanıp canına kıymamış mıydı? Van’da yollar kapalı olduğu için hastaneye götürülemeyen, yapılan yardım çağrıları karşılık bulamayınca ölen 3 yaşındaki Muharrem’in cenazesini babası karda kışta sırtında taşımamış mıydı?

Gerçekten hepimizin hayatı bu kadar ucuz değil mi?

Ama Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun hayatı çok kıymetli. Bir vatandaşımızı katlettikten sonra hızla gidebildi ülkeden. Biz gitmediğimiz, gidemediğimiz, bu ülkeyi her şeye rağmen çok sevdiğimiz için mi cenazemizin bile kıymeti yok?

Dünya beşten büyükse Somali dünyadan da mı büyük?

Değilse, o katil buraya getirilmeli.

Yok eğer büyükse, yorumu size bırakıyorum.