Çoktandır unuttuklarımızı hatırlamak

Bir film izlerken, çok sevdiğim bir şarkıyı dinlerken, dostlarımla otururken, birine aşıkken mesela hiç mutlu olamadığımın farkındaydım.

O anda değildim. Bir sonraki günü düşünmekten, bir sonraki adımı hesap etmekten yorgundum.

Yarının kaygısı hissettiğim duyguların da katiliydi.

Bu kaygı bireysel değildi üstelik. Sevdiğimiz herkesi düşünüyordum. Gençleri düşünüyordum. Yaşlıları düşünüyordum. En çok çocukları düşünüyordum. Bir Cumhuriyet’i…

Bize yazık ettiler. Bizi çok üzdüler, Çok dövdüler. Çok hırpaladılar.

Küçükken yeterince sevilmemiş olanların büyüyünce heder olduğunu biliyoruz. Çoğumuz kendimizden biliyoruz bunu.

Kimimiz çok öfkeli, kimimiz çok alıngan, kimimiz çok hırslı, kimimiz kaplan görünümünde bir kedi yavrusu…

Aksak, hasarlı ve marazlı olarak yaşamaya devam ediyoruz. Kendimizi bıçaklayarak ve başkalarına zarar vererek devam ediyoruz.

Temelde sorun hep sevilmemek ya da yanlış sevilmek.

Elbette yanılıyor olabilirim. Yaranın onaranı değil taşıyıcısıyım nihayetinde.

Fakat bir şey oldu. Hiçbir şey olmasa da bir şey oldu hem de.

Sanki o yaraya merhem bulunmuş gibi.

Biliyorum çoğu insan benimle aynı hissediyor. Şaşkınız, anlam veremiyoruz hissettiklerimize.

O kadar çok dayak yemişiz ki, o kadar acımış ki canımız bunların geçebileceğini bir an bile düşünemiyoruz.

Ne olacak şimdi diyoruz. Bunca yıldır bağıranların sakinliğine inanamıyoruz. Birleşmenin gücüne şaşırıyoruz.

Bizi çok böldüler. Bizi renklerimizden dinimize kadar, cinsiyetimizden tercihlerimize kadar böldüler. Ötekileştirdiler, düşmanlaştırdılar, parçalarımıza ayırıp birbirimize hedef gösterdiler. Kendi küçük dünyamızda bile rakipleştik en yakınlarımızla. Büyümenin böyle bir şey olduğuna inandırdılar ve hayal kurabilme yetimizi çaldılar.

Oysa bu büyümek değildi. Bu kötüleşmek ve kötürümleşmekti.

Bunun adı da yaşamak değildi.

Ben sanırım iki gündür biraz olsun varmışım gibi hissediyorum kendimi.

Başka bir hayatın mümkün olduğunu hissediyorum.

Elbette kusursuz, mükemmel, sorunsuz bir hayat değil kastım.

Ama daha güzel günler bekliyormuş gibi bizi.

Bir ihtimal daha varmış o da baharmış gibi.

Hatta yok yok baharın travması da büyük bizde. Bu direkt yaz gibi.

En sevdiğim tiril tiril elbisemi giyip iklimler boyunca koşmak gibi.

Bir yere varmanın değil de yolda olmanın kıymetli olması gibi.

Henüz üç yaşındaymışım da dedemin kucağında her şeye güldüğüm zamanlarmış gibi.

Ergenliğimin cesaretiyle tüm dünyayı yenebilirmişim hissi gibi.

İlişkilerin bu kadar kirlenmediği bir yaşımda ilk aşık olduğumda kalbimin heyecandan çarptığı an gibi.

Yarınsız, dünsüz sadece bu anın içinde olmak gibi.

Tüm unuttuklarım yani.

Hepsini hatırladım sanki. Sevilmenin hazzını duyumsadım.

Bundan sonrası en güzel günlerin başlangıcı olsun.

Bir filmi izlerken, bir şarkı dinlerken bir işe emek ederken, bir dost meclisinde, sevgili ekseninde kaygısız, korkusuz ve kendimiz olabilelim.

Tüm bunları aklıma ve kalbime düşüren, bu galibiyette emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Her şey çok güzel olsun.