Bu sanırım Lütfü Savaş’la ilgili üçüncü yazım olacak. Ama bu mesele şahsi meselem olmuş gibi hissediyorum.
Geçen günkü yazım da bıktık artık bırak bizi diye seslenmiştim. Bırakmadı. Dilerim ki Hatay halkı kendisini yalnız bırakır.
Sosyal medyasında bilgi kısmına Lütfü Savaş’ın eşi olduğunu yazan Nazan Hanım, eşinin CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Ankara’da saatler süren görüşmesinin ardından yaptığı paylaşımda “Geliyoruz Hatay” diye yazdı.
Nereye gittiklerini pek anlamadım çünkü Hatay yok. Hatay yıkıldı. 6 Şubat Kahramanmaraşlı depremlerde toplamda 53 bin insanımız hayatını kaybederken Hatay’da 22 bin canımız gitti. Lütfü Bey’in haberi vardır belki bu canlarımızdan iki bininin kimlikleri tespit edilemedi.
Hatay muhteşem bir kentti. Partiler ve dinler üstüydü. Herkesin birbirine saygıyla yaşadığı, aile bağlarının oldukça güçlü olduğu, rengarenk bir şehirdi. Hatay, Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün “şahsi meselesi” idi. Öyle bir meseledir ki bu sağlığının kötüye gittiği dönemde hasta yatağından kalkmış ve Mersin ve Adana’yı kapsayan bir yurt gezisine çıkmıştır. Gezi sırasında ise bilhassa askerî birlikleri teftiş ederek Hatay konusundaki kararlılığını Fransa başta olmak üzere tüm dünyaya göstermiştir.
Kurucusu ve ilk genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi ise kararlılığını değil dünyaya Türkiye’ye bile gösterememiştir. 6 Şubat anmalarında Hatay halkı Lütfü Savaş’ı protesto ederken içlerinden biri Özgür Özel’e, “Sen temiz adamsın ne işin var bunun yanında” dediği gün bitmeliydi bu mesele.
Çünkü mesele sütten çıkma ak kaşık olmak değil; çıktığın sütü de temiz bırakmak.
Tarihe geçecek bir hata mı oldu bilmem ama bizlerin tarihinde yer aldı bu karar. Ve bu kararın sadece Hatayla sınırlı kalmayacağını biliyorum. Çünkü bizler “Alternatif bulunamadı” cümlesine zerre kadar inanmadığımız gibi var olan alternatifleri de biliyorduk. Dahası Hatay özelinde çok güçlü bir ittifakın kurulabileceği de aşikardı.
Ama kirli işlere kurban gitti Hatay. Önce 6 Şubat 2023’te sonra 20 Şubat 2024’te…
Bundan sonra hiçbir CHP’li ranttan bahsetmesin, inşaat ya resulullah diyenlere tuhaf tuhaf bakmasın.
Belediyecilik bu ülkede halka hizmetten çok müteahhitlere, ihalecilere, aman dur biraz da ben yiyeyim diyenlere hizmet etmektir biliyoruz.
Aptal değiliz. Her şeyin farkındayız ama işte burada yaşıyoruz.
Kötüye mahkum olmayalım diye kötünün iyisine el uzatıyoruz. Ama bel bağlamıyoruz.
CHP ise verilebilecek en kötü kararı verdi.
Alternatifimi yok keşke bıraksalardı da kaybetselerdi.
Çünkü hayatta şerefli ikincilikler, kirli galibiyetlerden daha onurludur.