İnsanın en çaresiz kaldığı an sanırım ailesiyle ilgili anlar oluyor. Ne yaparsan yap koparamayacağın bir bağ. Koptuğunu fark ettiğinde ise büyük bir sancı. Yeniden başlamak kimi zaman çok zor. Çok hasarlı. Çok acılı. Çok karanlık. Tüm bunları 140Jurnos’un yayınladığı belgeselde daha iyi görüyoruz. 4 ay önce “Kedicik” belgeseliyle gündem olan 140Journos şimdi “Adnan” belgeselini paylaştı.
Bu belgesel bir babanın kızlarını kurtarma çabasını anlatıyor. Tek bir kişinin bir örgüte açtığı savaşı… Baba Elvan Koçak’ın hikayesini izleyip de duygulanmamak imkânsız. Öte yandan herkesin bilip bunca zaman sustuğu Adnan Oktar örgütünden korkmamak da mümkün değil.
Gurbetçi baba Elvan Koçak’ın hikayesi 2017 yılında başlıyor. Elvan Koçak, eşi Gülperi Koçak’ın sürekli Oktar’a ait A9 kanalını izlediğini ve davranışlarının değiştiğini fark ettiğinde onu bu durumdan kurtarmak için elinden geleni yapıyor ama çabaları sonuçsuz kalıyor. Boşanıyorlar. Gülperi Koçak çocuklarıyla beraber Viyana’dan İstanbul’a taşınıyor. Bir zaman sonra Elvan Koçak’ın kızları kendisiyle daha az görüşmeye başlıyor. Ve bir gün kızlarını A9 kanalında, Adnan Oktar’a aman efendim tamam efendim derken görüyor. Dünya başına yıkılıyor.
O günden sonra tek amacı kızlarını kurtarmak oluyor. Kızlar ise babalarını şikayet ediyor. Elvan Koçak sürekli yargılanıyor. Ama onun umurunda olan tek şey kızlarını oradan kurtarmak. Çalmadığı kapı, gitmediği insan kalmıyor. Kapılar yüzüne teker teker kapanıyor. 11 Ocak 2018 tarihinde tüm ulusal kanalları tek tek arıyor. Adnan Oktar'ın ismini duyan kimse kabul etmiyor. Bir gün Akit Gazetesi'nden bir muhabir Elvan Koçak'a ulaşarak röportaj yapmak istiyor. Röportajın ardından ana akım medyada bu haber yayılıyor. Adnan Oktar hemen Elvan Bey'in eski eşini arayıp “eski eşin hakkında suç duyurusunda bulunacaksın” Adnan Oktar'ı dinleyen Gülperi Hanım hem Avusturya'da hem de Türkiye'de eski eşi hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Üstelik çok ağır bir suçlamayla; Taciz.
Yine de durmuyor Elvan Koçak. Bu mücadelenin sonunda çocuklarının velayeti kendisine veriliyor ama örgüt çocukları kaçırıyor. Koçak’ın mücadelesi sürerken örgüte operasyon yapılıyor. Belgeselin devamında bu örgütün karanlık dehlizlerini görüyoruz. Adnan Oktar’ın herkesle nasıl teker teker uğraştığını, kendine dokunulmaması için siyasetçileri nasıl esir aldığını, ona dokunan herkesin yandığını… Tam anlamıyla görebiliyor muyuz peki? Hayır. Sahte işkence raporu verdiği iddia edilen Şebnem Korur Fincancı’nın adını duyarken Oktar’ı bunca yıl koruyan siyasetçilerin, adli yargı ve emniyet görevlilerinin ismini duyamıyoruz. Belgesel bu anlamıyla eksik ve doyurucu değil.
Fakat bunun için kimseyi yargılayacak değilim sanırım. Herkes korkar çünkü. Pek çoğu cezaevinde olsa bile örgüt sempatizanlarının çoğu dışarıda. Adnan Oktar ise aldığı binlerce yıllık hapis cezasına rağmen bir gün dışarıda olacağını umut ediyor.
Bir baba ise evlatlarına kavuşacağı günlerin hayali ile yaşıyor.