Gerçek acı öldürür. Biliyorum bu cümleyle bağ kurduğunuzu, inandığınızı. Çünkü gerçekten böyle. Bunu ben söylemiyorum üstelik; bilim söylüyor. Ölümlerin en çok yaşandığı kalp krizine neden olan risk faktörleri arasında şeker, tansiyon, kolesterol sayılıyor ama en başında kalp kırıklıkları geliyor. Kalp kırıldığında fonksiyonlarının çoğunu yerine getiremiyor. Ve kırılmış bir kalbi kimse onaramıyor.
2017 yılında evladı Uzman Çavuş Gökhan Kılıç’ı Fırat Kalkanı Harekatı sırasında kaybeden baba Mehmet Kılıç kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Yakınları 9 şehit haberinin aldıktan sonra kalbinin artık dayanamadığını söyledi. Adana’da yaşayan Mehmet Kılıç’ın bir fotoğrafı hafızalarımıza kazındı. Oğlunun şehit olduğu haberi geldiğinde evinin kapısı önündeki o bakışı. Öfkeyle karışık üzüntü. Biraz dirayet. Kendini bıraksa yere yığılacağı için zorlayarak ayakta durma hali. Öyle ya Gökhan’ı henüz 25 yaşındaydı, üç aylık evliydi. Karısı hamileydi. Ama onların elleri hep yüreklerindeydi. O kara haber Mehmet Kılıç’a ulaştığında “Allah dedim, yıkıldım orada” dedi. Evladını toprağa koyduktan aylar sonra torunu dünyaya geldi, adını Zeynep Hüma koydular. Zeynep babasının süsü anlamına gelirken, Hüma mutluluk demekti. Adıyla yaşasın istediler.
Bir çocuğun anne babasız büyümesinden daha kötü olan şey bir anne babanın evladını kaybetmesidir. O nedenle hep “Allah kimseye evlat acısı vermesin” deriz. Bir insan evladını kaybettiğinde sadece kalbi kırılmaz üstelik, iş yapabildiği eli kesilir, yürüyebildiği bacakları yok olur. Yavaş yavaş küçülür.
Annemin memleketinde bir ailenin iki çocuğunun da birkaç yıl arayla şehit düştüğü anlatılırdı. İkinci evladını da kaybeden babanın akli melekelerini yitirdiği konuşulurdu. Çocukken bunun birilerinin uydurduğu hikaye olduğunu zannederdim. Şimdi eminim; gerçek acı delirtir.
Gazeteci arkadaşım Serkan Canbaz dün annesinin halasını toprağa verdiğini duyurdu. Halanın oğlu 1985 yılında Hakkari’nin Çukurca ilçesinde PKK saldırısında şehit olmuş. Serkan’ın dediğine göre; büyük halanın hayatı Trakya’nın bir köyünde 40 yıl boyunca her gün oğlunun mezarına gitmekle geçmiş. Onunla sohbet etmiş, ona ağlamış. Şimdi eminim; gerçek acı sessizdir.
Gerçek acı sessizdir, gerçek acı delirtir ve gerçek acı öldürür.
Ruhun şâd, mekanın cennet, makamın âli olsun Mehmet Baba.
Dilerim gittiğin yer evladına kavuştuğun yer olmuştur.