12 askerimizi şehit verdik. Konuşulması gereken tek şey!

Dirayetli ve metanetli olmak bu topraklarda erdem olarak görülür. Boşuna değil, “Erkek adam ağlamaz” sözü. Ha bunun tersi olarak çok gülmek de pek hoş karşılanmaz. “Karı gibi gülme” diyen atalarımız yeterli gelmemiş olacak ki bir takım bıyıklı “abiler”, “Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak” da demişti. 

Oysa ağlayabilmek, üzülebilmek, yas tutabilmek önemlidir. Ve inanır mısınız gerçek acı öldürür. Geçen günlerde Kahramanmaraş merkezli depremlerde ailesini kaybeden Şerif amcanın ölüm haberini aldığımızda bu yüzden şaşırmadım. O kaybından sonra kanser olan Şerif amca evlatlarının ve karısının yanına gömüldü.

Şerif amcanın ölümü birkaç sitede haber oldu ve bitti.

Birileri o depremlerde hayatını kaybedenler için helallik istedi ve konu kapandı.

Bir sonraki kayıplara kadar.

Fakat bu topraklarda sadece deprem öldürmüyor.

24 saatte 12 askerimizin şehit haberini aldık.

En büyüğü 25, en küçüğü 23 yaşındaydı.

Askerlerimizin son paylaşımlarına baktım teker teker. Hepsi buna hazırlıklı gibiydi. Vatanı canlarından da ötede tutuyorlardı.

İnsan gerçekten ölüme hazır olabilir mi? Bilmiyorum.

25 yaşındaki Piyade Uzman Çavuş Abdülkadir İyem’in babasının cenaze sırasındaki görüntülerini gördüm. Mehmet İyem, geçmişten bugüne aktarılan tüm kodları silmişti beyninden. Evladı o tabutun içindeydi ve tek gerçek buydu. Hıçkırıklarını dizginlemeye çalışmadı ve sık sık elini kalbini götürdü.

Ve biz onca tartışmanın içinde bunu görmedik. Partiler birbirini bildiriye imza atmadı diye suçladı. Bildiriyi imzalamayan kendini savundu. Bir diğer partinin üyeleri halay çekti. Bir köşe yazarı ölümün olduğu yerde ar etmeden “Her şey sınıfsaldır” yazabildi.

Oysa konuşulması gereken tek şey o babanın acısı olmalıydı.

Ve o babanın neden bu acıyı çekmek zorunda kaldığı.

O babaya kim nasıl anlatabilir şimdi sınıf farkını?

Yani hak mıdır ölüm yoksula? O nedenle mi bu vatanın asıl sahipleri; “Sıra dağlar gibi; sıvasız, kerpiç, Albayrak asılı evlerde oturanlardır?”

O babaya kim anlatabilir imzalanan- imzalanmayan bildiriyi?

Kimin çelenk gönderip göndermediği ve o çelengin törene alınıp alınmadığı gerçekten hatırında bir yer tutar mı?

Ve gerçekten önemli mi tüm bunlar; acısını bastırmak için elini kalbine, 25 yaşındaki bahar dalı gibi oğlunu tabuta koyan bir baba için?

Erkek adam ağlamaz öyle mi?

Ağlar.

Ve “Gülümse” şiirinin tam tersi olur ağladıkça. Bulutlar gitmez, şehre film gelmez, iklim değişmez.

Ağla güzel yurdum.

Gidenlere, kalanlara,

Daha nice gidecek ve daha nice kalacaklara.

Ağla.