Ramazan'da beslenme
Beden ve ruh temizliğinin ön planda olduğu ramazan ayı, toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil etmektedir. Ramazan ayı aynı zamanda bedenin dinlenme ayıdır ancak oruç sadece aç kalmakla yerine getirilen bir ibadet değil, hem bedenin hem de ruhun iradesinin güçlendiği bir ibadettir.
Ramazan ayı ile beraber günlük besin tüketimi önemli değişikliklere uğrar. Çoğu kez günlük üç olan ana öğün sayısı ikiye düşmekte, bu da bedensel ve zihinsel aktivitelerde azalmaya yol açabilmektedir. Bu dönemde halsizlik, yorgunluk ve dikkatte azalma en sık görülen yakınmalardır. Ramazan ayında bu yakınmaları ortadan kaldırmanın yolu da dengeli ve yeterli beslenmedir.
Ramazan ayında yapılan en büyük yanlış tek öğün ile oruç tutmak ve uzun süren açlık ve susuzluk sonrası iftarda bolca yemek tüketmek, yetersiz sıvı alımına maruz kalmaktır.
Bedensel ve zihinsel yönden kaybı önlemenin en önemli yolu ise sahura kalkmaktır.
Sahursuz iftar mide hastalıklarına davetiye çıkarmaktadır.
Uzun süren açlık sonrası hızla tüketilen besinler, mide dolgunluğuna, mide asiditesinin artmasına, gastrit, ülser, reflü gibi mide hastalıklarının aktifleşmesine neden olmaktadır.
Peki Ramazan'da sağlıklı ve dengeli beslenme nasıl olur?
Sahur mutlaka yapılmalıdır. Sahurda süt, peynir, yoğurt ve haşlanmış yumurta gibi protein ağırlıklı beslenme gün içinde uzun süre doygunluğu sağlayacaktır.
İftara çorba ile başlamak. Ramazan ayında toplumumuza özgü bir özellik ramazan sofralarındaki bolluk ve çeşitliliktir. Uzun süren açlık sonrası iyice düşen kan şekeri kısa sürede çok sayıda besin tüketmekle insülin direncine zemin hazırlamakta aynı zamanda ramazan ayında alınan kiloyu da izah etmektedir.
İftarda yağda kızartılmış yiyeceklerden ve iftar sonrası şerbetli tatlılardan uzak durmak lazım. İftarı çorba arkasında hafif bir kahvaltı ve sebze yemeği ile tamamlamak doğru olandır.
İftarda gazlı içeceklerden uzak durmalı, su, ayran ve taze meyve suları tercih edilmelidir.
İftar ve sahur arasında en az 1,5-2 litre sıvı tüketilmelidir.
İftar sofrasının vazgeçilmezi olan sıcak pideleri çok abartmamak, pilav, makarna gibi karbonhidratları ise olabildiğince az tüketmek gerekir.
İftar ve sahurda yemekler yavaş yenmeli ve iyi çiğnenmelidir.
Ramazan ayı boyunca ishal, kabızlık gibi sindirim sistemi sıkıntılarından kaçınmak için sofralarda mutlaka ev yoğurdu bulundurulmalıdır.
Zencefil, zerdeçal gibi baharatları iftar yemeklerinde kullanmak bağışıklık sistemimizi güçlendirecektir.
Ramazan ayında çok tercih edilmese de arada balık tüketmek omega-3 açısından fayda sağlayacaktır.
Yemeklerde zeytinyağı kullanımına özen göstermeli ve yeşil yapraklı sebze ve salatayı sofrada eksik etmemek kalp damar hastalıklarını da önleyecektir.
Günümüzde artık az az sık sık beslenmenin yerini aralıklı oruç almıştır. Tüm dünyada artık diyet programlarında az az sık sık beslenme çıkarılmıştır. Ramazan ayında oruç tutmakta bunun en güzel örneğidir. Bu anlamda ramazan ayı, beslenme özelliği ile sadece oruç ibadesi yerine getirilmekle kalmayıp, vücutta biriken yağları yakmakta, bağışıklık sistemini güçlendirmekte, alzheimeri önlemekte, kansere karşı da koruyucu özelliği taşımaktadır.
Doçent Doktor Mehmet Emin Güneş/Genel Cerrahi Uzmanı