Popüler yerli oyuncuları yazar, yönetmen ya da yapımcı koltuğunda gördüğümüzde ayrı bir heyecan duyuyoruz.
Güzel ya da yakışıklı olmanın oyuncu olmak için yeterli olduğu günümüzde bunun ötesine geçip projenin yaratıcı ekibinden biri olması oldukça prestijli bir durum.
Tabii bu noktada da ünlü bir isim olmanız yine sizi bir adım öne geçiriyor.
Çok yetenekli bir beyin olsanız bile piyasadaki networkunuz zayıf ise projelerinizi hayata geçirme ihtimaliniz oldukça zayıf oluyor.
Hali hazırda zaten ünlü biriyseniz yazdığınız iş çok da parlak olmasa da "o varsa zaten izlenir" düşüncesiyle ilk sıraya alınabiliyorsunuz.
Bu liste böyle uzar gider.
Disney Türkiye'nin büyük umutlarla yayın hayatına başlarken açılışını yaptığı ilk Türk projeyi hatırlayın... Hikayesini bir başka ünlü Engin Akyürek’in kaleme aldığı Kaçış dizisi başlangıçta büyük heyecan yaratmıştı.
Savaş fotoğrafçısı Mehmet ve farklı ülkelerden gelen bir grup gazetecinin; araştırma yapmak üzere bir Ezidi köyüne gidişlerini konu alan bu dizi hayal kırıklığı yaratmış ve platforma da büyük kan kaybettirmişti.
Ortak senaristliğini Kerem Bürsin'in üstlendiği Mavi Mağara, "farklı bir aşk hikayesi, gerçek ve samimi bir film olma iddiasıyla Prime Video'nun yeni yerli orijinal filmi olarak platformda arz-ı endam etti.
Mavi Mağara, deniz kuvvetlerinde görevli bir asker olan Cem (Kerem Bürsin) ve eşi Alara (Devrim Özkan) arasındaki aşkı konu alıyor.
Kuvvetle muhtemel Bürsin hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılanacak ve hatırı sayılır da bir izlemesi olacak.
Ancak hikayenin inandırıcılıktan ve orijinallikten çok uzak olduğunu, ne yazık ki anlatım dilinde de her klişeye yenik düşmekten kurtulamadığını söylemek zorundayım.
Eve iki güzel oyuncu var ekrana ve çok güzel öpüşüyorlar.
Nefis resimler de var, her birini çerçeveletip duvarınıza dahi asmak isteyebilirsiniz.
Ancak hikayenin inandırıcılığı öyle zayıf ki, ne iki karakter arasındaki tutkulu aşka ne de izleyiciye hissettirmek istedikleri derin acıya ortak olabiliyoruz.
Evet filmin tüm gücünü yaslamak istediği ters köşe bir finali var, o finali de oldukça sürprizli... Ancak finale giden yollar öyle bozuk, öyle taşlı ve engebeli ki Hayalet'i (Ghost, 1990) andıran finali de ne yazık ki filmi kurtarmaya yetmiyor.
İlk elin günahı olmaz derler filme 5 üzerinden notum 2.5...
Umarım gelecekte Kerem Bürsin'in kaleminden yeni ve farklı işler görmeye devam ederiz.