Sonunda diplomamı buldum!

Sonunda diplomamı buldum!

Lukas’tan bile şüphelendim ya, aşk olsun bana! 

Allah sizi inandırsın, dün gece öyle acayip bir rüya gördüm ki; ne rüyası, bildiğin kabus!  Anlatayım da bana hak vereceksiniz! Eminim… 

Sabahın körü ve birileri kapımızı öyle bir çalıyor ki; neredeyse kıracaklar. “Allah Allah! Ne ola ki” deyip bir hışımla yatağımdan fırlıyorum. Karşımda kimi göreyim dersiniz? Fakültemizin öğrenci işlerinden iki hanımefendi. Hani şu “Meşgulüz, daha sonra gel” diyerek öğrencileri sürekli öteleyen güzel insanlardan. 

“Hayırdır hocam, buyurun” bile diyemeden ağızlarındaki baklayı çıkardılar. 

- Çabuk bize diplomanı göster! 

Allah Allah! Bu ne ki; şimdi sabah sabah. 

- Hadi hadi çabuk ol. Getir de bir bakalım şu diplomana. 

Tövbe tövbe… Bu da nereden çıktı şimdi? 30 yıllık kariyerimin üzerine bu neyin sorgusu acaba? 

Nerede olacaktı ki; zaten. Yatağın altında bir yerlerdedir. Gidip bir çırpıda getiriyorum ve başlıyorlar incelemeye. 

“Hocam neler oluyor” diye sormama fırsat bile vermeden: 

- Bu diplomayı sana biz mi verdik?

Evet hocam. 

- Nasıl?

Bilmem, nasıl? 4 yıl okudum. Onlarca sınava girdim. Tezimi de başarı ile teslim ettim ve mezun oldum. Bunun neticesi olarak da hak ettiğim diplomamı aldım. Yani siz verdiniz. 

- Biz yine de bir bakalım. Yanlışlık olmuş olabilir!

Ne yanlışlığı, hayır o benim diplomam, ölürüm de vermem onu size, dinime imanıma vermem!

Bu sözleri artık rüyamda nasıl söylemişsem, gerçek dünyamda da yansımış olmalı ki; hanımın beni şiddetli dürtmesiyle uyandım. Patili sırdaşım Lukas da nasıl endişelenmişse, ışık hızıyla odasından çıkıp baş ucumda bitmiş, yalama eylemine pür dikkat devam ediyor. Anlayacağınız nasıl bir telaş saldıysam o anlarda evdekiler diken üstünde.

Kan ter içerisinde uyandım ve hanıma dediğim ilk cümle şu oldu:

- Acil, şu benim diplomamı bulalım. Onu görmeden içim rahat etmeyecek. Kalk hele kalk…

Yana yakıla evin her köşesinde benim yıllanmış ve yıpranmış diplomamı arıyoruz. Yok valla. Yer yarıldı içine girdi sanki.

53 yaşıma geldim ve bu yaşıma kadar diplomamı bu kadar önemseyeceğim aklımın uçundan bile geçmezdi. Çünkü bizim için o sadece bir kâğıt parçasıydı. Hangi üniversiteyi bitirirsen bitir, esas olan sahada öğrendiklerindi ve diploman sadece mesleği yapabilmen için sana öncelik tanıyan (!) bir belge niteliği taşıyordu.

Kafamdan deli gibi bunlar geçerken, hanım, Lukas ve ben hala evin dört bir yanında diplomamı aramaya devam ediyoruz, ama bulabilene aşk olsun, yok. Olabilecek her yere baktığımızı düşünüyoruz. Bana göre içimizde bir tek şüpheli olabilir. O da evimizin eşek gözlü minik bebeği Lukas.

Üç ayda evimizin direği haline gelen Lukas, bugüne kadar benim terliğimi, hamınım saç tokasını ve taranmaktan hoşlanmadığı için kendi tarağını saklamış bir yakışıklı. Tabii onları da bulamamış ve aramaktan vazgeçmiştik. Dolayısıyla hanım ile gözlerimiz çaktırmadan Lukas’ın üzerine yöneldi. O da o kadar tatlı bakıyor ki; kendisine konduramayacağımızı Zannediyor. “Yok. Bu sefer yemeyiz Lukas efendi” deyip; alıp karşıma konuşuyorum…

 - Bak evladım, o diploma benim için çok kıymetli. Allah aşkına yerini biliyorsan söyle bize.

Kapı çalsa, gelene uçarak kafa atmak için havlayarak fırlayan Lukas, bizim masum sorularımıza hiç oralı değil. Bir ara ikna olur gibi oldu. O an hanıma dedim ki;

- Şu zor güler için sakladığımız ödül mamalarından getir hele. Bir de öyle deneyelim!

Onu görünce anında dili çözüldü. Otur, bekle komutlarından sonra, bir iki denemede bize, bizim de aslında aklımızda olan ama, nedense bakmayı akıl bile edemediğimiz bir yönlendirme yaptı.

Bazı önemli evrakları üniversite yıllığımın arasına koyarım ben. Genelde o tarz evraklar lazım olduğunda ilk aklıma gelen hep üniversite yıllığım olurdu. Yıllıkta üniversite arkadaşlarımla birlikte o kadar masumuz ki; hepimizin burada kullandığı fotoğraf genellikle lise yıllarına ait olurdu.  Uzun uzun o halimize bakar, bizimle ilgili yazılan övgü dolu sözlere ise güler geçerdim.

Evet, nihayetinde diplomamı buldum. Allah’ım bir şeyi önce kaybettirir, sonra da buldururmuş. Çok şükür…

Siz siz olun, diplomanıza sahip çıkın. Her zaman güzel anılanla hatırlayacağınız bir yerde muhafaza edin. Diplomanızın ne zaman lazım olacağı hiç belli olmuyor.