Sanal Alemin Krallarına Çağrı! Birileri fişinizi çekerse B planınız olmalı…

Sanal alem gerçekten de çok acayip bir yolculuk. İnsanın başını döndürüyor değil mi? Benim bu serüvendeki yolculuğum 1990’lı yılların ortalarında başladı. Bıyıkları yeni terleyen gazeteciydim o zamanlar. Acar mı acar, çalışkan mı çalışkan… Tek eksiğim sanal ortamdı ve onu da o yıllarda ilk online haber sitelerinden birinde editör olarak işe başlayarak kapattım. Ekonomi, politika, gündem, spor… Aklınıza ne gelirse; her bir şeyin editörüydüm yani. Gerçekten de keyifle çalıştığım bir dönemdi.

Akıllara durgunluk verecek bir dönüm noktasıydı internet o yıllarda biz gazeteciler için. Basın toplantısını takip eder, bitiminde de dışarda ilk gördüğümüz ankesörlü telefon kulübesine dalar, elimizdeki 3-5 jeton ile gazeteyi arar, eğer müsaitse telefonun diğer ucundaki gazetedeki arkadaşımıza haberimizi yazdırırdık. Şimdiki gibi “Armut piş, ağzıma düş” olayı yoktu. Zamane gazeteci dostlarımız bu mesleğin teknik anlamda en basit yapıldığı bir dönemi yaşıyorlar ve inanın bana çok da şanslılar.

Kafam kadar kayıt cihazları vardı mesela ve teyp mantığı ile çalışırdı. Dilerseniz kaset çalıp Walkman niyetine de kullanabilirdiniz. Şimdi kayıt cihazları gözle görünmeyecek kadar küçük ve hatta neredeyse kullanan bile kalmadı. Çünkü akıllı cep telefonlar bu noktada da rol çaldı.

İşte tam da bu noktada buluştuk biz sanal alem ile. Yani internetin daha yeni yeni kullanılır olduğu, bu vesileyle sanal aleme giriş biletlerinin dağıtıldığı yıllardı.

En çok MIRC ve ICQ kullanılırdı. İnternet üzerinden her iki sohbet dünyasına girip, nick name almanız yeterliydi. Ben de nedense o yıllarda, şu an gülerek karşıladığım “Askadami” lakabını almış, bugünün tabi ile sanal aleme akmaya başlamıştım.

Bence o dönemin en iyi sohbet ortamlarını oluşturuyordu bu iki devr-i alem. Keşfetmiş binlerce kullanıcısı vardı. Sanalda tanışıp, evlenenler bile oluyordu. Duyuyorduk hep chat arkadaşlarımızdan bunları. Baş sohbet konularımızdan biri buydu. Hey gidi günler. Nasıl da akıp geçiyor insafsızca.

Tabi aradan yıllar geçiyor ve sanal alemde de dönüşüm başlıyor. MIRÇ ve ICQ tarihe karışıyor, kapitalizmin bu alana da sıçramasıyla bizim sohbet için yanıp tutuştuğumuz sanal alem; bildiğin birer ticarethaneye dönüşüyor.

Elbette kimse bu süreci yadsıyamaz. Milyonlarca insan ekmeğini sanal alemden kazanıyor. Ancak bir şeyi de kestirmek lazım. Birileri fişinizi çekerse ne olur? Kaldı ki oldu! Şu an eliniz kolunuz bağlı. En tepeden hayırlı bir haberin gelmesini bekliyorsunuz. Ama ses yok!

Yani hayatta her zaman sizin dışınızda birilerinin hayatınıza müdahale edebileceğini düşünerek yaşamalı ve buna ilişkin de B, C ve hatta D planı hazırlamalısınız. Şu an inanın bana pamuk ipliğinde yaşıyorsunuz. Çünkü adı üzerinde sanal bir alemdesiniz ve bu aslında bir bulut gizemi. Birileri puf dese, ortada hiçbir şey kalmayacak. Bakın hala sorun çözülebilmiş değil ve bu furya sadece Instagram ile de sınırlı kalmayacak. Facebook, Twitter, Linkedin, Snapchat, TikTok ve hatta Youtube gibi tüm sosyal medya mecralarını da etkileyecek. Çünkü artık MIRÇ ve ICQ dönemindeki gibi işin içinde sadece sohbet yok, milyonlarca dolarlık ticaret var.

Evet bireysel olarak insanlar buraları hala birer sosyal ağ olarak kullanıyor olabilir. Ancak bir o kadar da buraları ticari tema olarak değerlendiren kesim var. Öyle milyonlarca lira harcayıp bir mağaza açacağına, daha cüzi bir miktar ile buralarda kendine işletme hesabı açmaları yetiyor. Pazarlama faaliyetlerini buralardan yürütüyor.

Rakamlar da sanki bu tezimi doğrular nitelikte.

We Are Social tarafından 2024 yılının ilk çeyreği baz alınarak yapılan küresel internet kullanımı raporuna bir göz atalım!

Dünyada 5,35 milyar insan internet kullanıyormuş. Sosyal medya kullanıcısı geçen yıla göre yüzde 5,6 oranında artış göstermiş. Kısacası 2023 yılında tamı tamına 266 milyon yeni kullanıcı ilk kez sosyal medyayı deneyimlemeye başlamış.

 Haydi bakalım. Gel de çık işin içinden! Devam edelim…

Televizyon izlenilen saat, internette geçirilen zamanın ancak yarısına denkmiş. Yani günde 3,06 saat TV başında, yaklaşık 2,23 saat de sosyal medyayız. Bir oraya bir buraya; insan kafayı yer valla.

Rakamlar gerçekten de ilginç değil mi?

Günde 1,41 saatimizi kitap, dergi vs. okumaya, 1,25 saatimizi müzik dinlemeye ve 1,02 saatimizi de oyun oynamaya ayırıyormuşuz mesela.

Örneğin webde en çok Google, Youtube ve Facebook adreslerini ziyaret ediyormuşuz.

Facebook’un 3 milyar 490 milyon, YouTube’un 2 milyar 491 milyon, WhatApp’ın 2 milyar, Instagram’ın 2 milyar ve TikTok’un  ise 1 milyar 562 milyon kullanıcısı varmış.

Peki Türkiye olarak biz bu işin neresindeyiz? Ona bakalım…

Türkler olarak dünya ortalamasında biraz daha fazla sosyal medyada zaman geçiriyormuşuz. Bu süre 2 saat 44 dakikaymış. İnternet gezginliğimiz ile birlikte bu süre 6 saat 57 dakikaya çıkıyormuş.

Nasıl? Yazı akıyor değil mi? Tıpkı sosyal medyada gezinir gibiyiz…

Devam edelim!

Facebook ülkemizde 34 milyon kişiyi ağırlarken, X ise 20 milyon 670 bin kişiyi konuk ediyormuş. Bakın hele!

Dünyada en çok Instagram kullanan 5’inci ülkeymişiz. 57 milyon 100 bin kişi İnstagram’da cirit atıyor yani. Bu aslında sosyal medya ağının neden kapatıldığını biraz olsun açıklıyor gibi. Para para para!..

TikTok’ta 37 milyon 734 bin kişi

Snapchat’te 15 milyon 400 bin kişi

Youtube’da 57 milyon 500 bin kişi

Linkedin’de ise 16 milyon kişi ülkemizi temsil ediyormuş.

Siz okurken ne hissetiniz bilemiyorum, ama yazarken benim parmaklar adeta dans ediyor.

İşin özüne gelelim bence. Bu dünyada hiçbir şey yerinde durmuyor. Hele ki; ucu teknolojiye dokunan her şeyde bu hep böyle. MIRÇ ve ICQ’dan Instagram ve diğerlerine uzanan sanal yolculuğun sonu yok. Buralardan kendine yol açan dostlar! İşinizi sağlama alacak yeni planlar oluşturun. Yoksa birileri ha bire fişinizi çekerse, iş astarı yüzünden pahalıya gelir.