Lütfen dikkat!
Geleceği robotlar tarafından istila edilecek meslekleri teker teker açıklıyorum. Hazır mısınız?
Sıvacı, Boyacı, Bahçıvan, Vinç Operatörü, Kasiyer, Mağaza Satış Elemanı, Fabrikalarda emek yoğun çalışan Mavi Yakalılar, Gazeteciler, PR’cılar ve neredeyse her meslek grubunda çalışanlar…
Geliyorlar ve bu kez geldikleri gibi de gitmeyecekler. Maalesef her biri kalıcı ve alanlarında da çok iyiler.
Hepimiz de olduğu gibi ben de neredeyse günümün önemli bir kısmını sosyal medyada daldan dala atlayarak geçiriyorum. X’i bitiyor Instagram’ı başlıyor, Tiktok’tan sıkılıyorum Facebook’a dalıyorum, o da olmadı Linked’in’de bakınıyorum. Amacım etrafımdaki yenilikleri dünya gözü ile bir kez daha görebilmek.
Sosyal medyanın mekanı yok. İster evde ister işte isterseniz de yolculuk sırasında; hiç fark etmiyor. Bu bağımlılık şaşı bakana kadar sizi kendine esir ediyor. Gözleriniz yorulunca da telefonu bir kenara bırakıp, aklınız onda kalırcasına bir özlem içerisine giriyorsunuz. Tahmini 10 dakika kadar ayrı kalabildikten sonra da o mereti yine elinize alıyor, bir oraya bir buraya savurulmaya devam ediyorsunuz.
Geçtiğimiz günlerde yine muhteşem gezintilerimden birini yaparken bir de ne göreyim! Sıvacı bir robot almış eline malayı bizim Recep Usta gibi hararetli bir şekilde; önce çimentoyu karıyor, ardından da odanın duvarını bir güzelce sıvıyor. Bildiğiniz robot bu. Arka planını nasıl kurgulamışlarsa artık, ha Recep Usta ha Robot Usta. İnanın bana yapılan işin kalitesi en az Recep Usta’nınki kadar iyi. Bana en cazip yönü Robot Usta’mızın hiç konuşmayıp, sadece işini yapıyor olması. Güzel değil mi?
Gezinmeye devam ederken, bu kez aynı robotu boyacı olarak görüyorum. Fırçayı almış eline bir ressam edasıyla duvarı boyuyor. O fırçayı o kadar güzel kullanıyor ki; aklınız şaşar. Sonuç ne mi? Bizim boyacı Yaşar Usta bu işe çok kızacak valla. Hem şarkı da söylemiyor, sadece işini yapıyor. O kadar seri çalışıyor ki, akıllara zarar.
Elim durmuyor ve aynı robotu takip etmeye devam ediyorum. Bu kez bahçıvan olmuş kendileri. Çiçekleri buduyor, bahçedeki çimleri yeniliyor, suluyor, düzenliyor. Aman tanrım aklımı kaçırmak üzereyim. Bizim bahçıvan Ahmet Usta nerede acaba? Sanırım o gün yine işi asmış. Keşke işinin başında dursaydı. Gitti güzelim iş.
Hala durmuyorum ve Robot elemanı takibe devam ediyorum. Bu kez de Vinç Operatörü olarak karşıma çıkıyor. Hani şu 100 bin lira maaş alan emekçi kardeşlerimiz var ya. İşte o Operatör Rıfkı gitmiş, yerine gıkı bile çıkmayan Operatör Robot gelmiş. Ne komut verirsen yapıyor. Öyle çalışma saatleri vs. de yok. Allah ne verdiyse var gücüyle yükleme boşaltmaya devam ediyor.
Peki ya size koca koca fabrikalardaki 100 binlerce mavi yakalı çalışanın yerini de robotların almaya başladığını söylesem. Gülersiniz bana değil mi? Ama bence yapmayın. Çünkü maalesef bu da gerçek. Son yıllarda sayıları git gide artan karanlık fabrikalarda artık mavi yakalı robotlar boy göstermeye başladı. “Fabrikaların esas emekçileri ne yapıyor?” diye soracak olursanız; gençleşiyorlar. Artık eski mavi yakalılar yeni mavi yakalı robotları yöneten, yönlendiren ve denetleyen pozisyonunda çalışıyorlar. Bence bu başlarına gelebilecek en güzel şey.
Peki ya kasiyerler… Onlar ne olacak?
Geçen gün ünlü bir AVM’de en az onun kadar ünlü bir mağazaya hanımın ricası (!) üzerine alışverişe gidince bir de ne görelim! Alışverişi yaptık, yana yana kasa arıyoruz. Hani o bildiğimiz “Hoş geldiniz” deyip, aldıklarımızı teker teker cihaza okutan, ödemeyi alan ve sonra da onları poşete koyarak bize veren, “Yine Bekleriz” cümlesi ile uğurlayan çoğu genç öğrenci kasiyer kardeşlerimiz olduğu ödeme noktası. Valla yok. Mağazanın içinde dört döndük, ama bulamadık. Ortada dolanan birkaç satış sorumlusu vardı, onlardan birine sorduk. Aldığımız cevap çok enteresandı: “Kasiyerlik artık meslek olmaktan çıkıyor. O işi yapay zeka kaptı. Hemen mağaza çıkışına doğru ilerlerseniz, insansız kasalarımızı göreceksiniz. Ürünlerinizi kendiniz sepete koyuyor, ödemenizi yapıyor, ürünün üzerindeki alarmı da çıkararak, poşete atıp devam ediyorsunuz…” Vallahi geçmiş olsun, gerçekten. Diyecek söz bulamıyoruz.
Korkunun ecele faydası var mı? Elbette yok. O zaman gelelim esas korkunun büyüğüne. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler (PR) sektöründeki arkadaşlarımız da diken üzerinde. Neden derseniz, onlar da robotik uygulamaların temelini oluşturduğu yapay zekanın mahkumu olma yolundalar. Nasıl mı? Anlatayım.
Meslekte 30’uncu yılıma giriyorum. Hadi ben yırttın diyelim. 3-5 yıl daha bu mesleği aşkla yapabileceğimi düşünüyorum. Peki ya genç kardeşlerim. İşiniz gerçekten de çok zor. Geldiğimiz noktada artık veriyorsun tüm doneleri, yapay zeka sizin için bütün arama motorlarını tarayarak, zengin içerikli bir haberi hazır halde getiriyor. Öyle kopyala yapıştır da değil. PR’cılar da bu süreçten nasibini almaya başladı. Artık Basın Bülteni yazmak, Basın Daveti hazırlamak gibi metinsel işler yapay zekanın işi haline gelmeye başladı. Siz sadece ne istediğinizi alt alta yazıp, yapay zekalı robot programına yüklüyorsunuz. Gerisi kolay…
“Peki bundan sonra ne olacak?” ya da “Biz emekçileri bundan sonra neler bekliyor?” gibi sorular kafanızın içinde dolanıyordur eminim. Aslında çok mantıklı bir yanıtı var. Madem onlar bizim mesleğimize göz koymuş, o zaman biz de onların ustası oluruz. Yani Robot Ustası. Bunun yolu teknolojiyi, yazılım ve donanımı çok iyi bilmekten ya da en azından anlamaktan geçiyor. Yeni neslin tek kurtuluşu bu alanlarda gerek okulunu okuyarak gerekse de kurslarla vs. kendini yetiştirerek robotları yöneten birer usta olmalarından geçiyor.
Neredeyse her ilde ya da ilçelerde belediyelerin açtığı meslek kursları var. Oralardan da yaralanabilirler. Bunu mutlaka yapmalılar. Yoksa robotlar bir kere sizi yönetmeye başladı mı, bununla yetinmez, hayatınızı alt üst edebilirler.