Dostlar gerçekten de bugünlerde canım çok sıkkın! Neden derseniz? Ekonomi yönetiminin emeklilere, özellikle de EYT’den emekli olup da kendine yetemediği için çalışmak durumunda kalanlara karşı tutumu beni çok üzüyor.
Konuya girmeden önce, sizleri biraz eskilere götürmek istiyorum. 30 – 35 yıl öncesine kadar mesela.
O yıllarda biri emekli olacaksa inanın bana evlerde adeta bir bayram havası yaşanırdı. Bilinirdi ki; alın teri ile onca yıl çalışan arkadaş kuruşuna kadar primini ödemiş, karşılığında da yüklü bir ikramiye ile emekli olurdu. Kendisine asgari ücretin neredeyse 10 katı kadar bir maaş bağlanacağı için de ikinci baharına gönül rahatlığıyla uğurlanırdı.
Alırdı ikramiyesini; evi yoksa ev, arabası yoksa araba, bunlar varsa da ya memleketinde ya da bir sahil kasabasında kendine bir yazlık alır, ömrünün kalan kısmını doldurmanın keyfini yaşardı.
Şimdi gelelim günümüze!
Biliyorsunuz; bir yılı aşkın bir süre önce EYT Yasası çıktı ve milyonlarca insan, haksızca ellerinden alınan bir durumun kısmen düzeltilmesiyle emeklilik olma hakkını yeniden kazandı. Buraya kadar her şey gayet normal.
Bu haktan yararlanan biri olarak o kadar mutlu olmuştum ki; hayaller bile kurmaya başlamıştım. Önce bir ev alacak, ardından da emekli maaşımdan artırdığım (!) bir miktar parayla kendime taksitle araba alır ve hatta daha da abartıp, Sığacık taraflarında küçücük bir yazlık alıp, iç huzur ile ışığa doğru yolculuğa çıkmanın tadını çıkarırım demiştim.
Tam da o an Nam-ı Kemal’in ünlü sözü aklıma geldi ve hemen kendimi toparladım. Çünkü belli ki; çok uçmuşum. Gerçekler zamanla ortaya çıktı. Bir de baktım asgari ücret civarında bir emekli maaşına sımsıkı bağlanmış, yuvarlana yuvarlana bu rakamın bir tık üzerine taşınmışım. İlginç değil mi? Hayaller ve gerçekler arasında sıkışan bir hayat kurgusu bu.
İnanın bana milyonlarca EYT emeklisi benim ile aynı durumda. Hepimiz isyanlardayız.
Nedeni böyle oldu peki? Cevabı çok net. 2008 yılı Ekim ayında Aylık Bağlama Oranı’nda (ABO) yapılan değişiklik.
Durumu daha da netleştirecek olursam;
Aylık Bağlama Oranı (ABO) emekli maaşlarımızı belirleyen bir hesaplama sistemi. 2000 yılına kadar yüzde 60 ile bağlanan emekli aylıklarımız, 2000-20008 arası yüzde 40’a, 2008’den sonra ise yüzde 20’ye düşürüldü. İşte o andan itibaren emekli olacak arkadaşlar almaları gereken maaşların yüzde 50 altında bir rakam almaya mahkum edildiler. Normal şartlarda en düşük emekli aylığı 30.000 TL olması gerekirken, değiştirilen oran nedeni ile emekli maaşlarımız yarıya kadar inmiş oldu. EYT’li arkadaşlarımız da bu durumdan en çok etkilenen kesim oldu.
Ekonomi yönetimi sanıyor ki; insanları EYT ile emekli ettik, hepsinin keyfi yerinde. Kesinlikle doru değil. Siz bu arkadaşlara verin hak ettikleri emekli maaşını, bakın o zaman kaçı çalışmaya devam eder, hep birlikte görelim. İnanın bana çalışmak durumunda kalan EYT’lilerin en az yüzde 50’si işi gücü bırakır, memleketinin yolunu tutar; hayatlarının kalan son yıllarını memleket özleminin gidererek geçirirler.
Dönüp dolaşıp yine aynın noktaya geliyorum, ama haksız mıyım? Uygulanan ekonomi programlarının faturası neden hep vatandaşlara kesiliyor? Neden bu anlamsız yük hep bizlerin sırtımızda hafifletiliyor?
Ortalama 15 ila 25 bin TL arasında emekli maaşı alan insanlar bunlar. Nasıl çalışmasınlar? Kira olmuş 15 – 20 bin lira. Bulabilirsen tabi. Enflasyon canavarı hepimizin ensesinde ve her geçen gün bukalemun gibi şekil değiştirerek tepemizde bizi gözetliyor.
Hala; yatıp kalkıp ‘Ne yapsak da EYT’li çalışan emeklilerimizin tadını kaçırsak, huzurlarını bozsak’ diye çırpınıp duruluyor. İnsanlar emekli olduklarına pişman edildikleri gibi sürekli yeni icatlar çıkarılıyor.
Şimdi de EYT’den emekli olup da çalışanlardan GSS kesilecekmiş. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır, anlaşılır gibi değil. Yeter artık! Şu EYT’lilerin üzerinden elinizi bir çekin! Allah aşkına…
EYT’den emekli olup da aynı iş yerinde ya da farlı bir yerde çalışmak durumunda kalanlar zaten kayıt dışı değil. Hepsi sistemin içerisinde. Yani hepimiz gözetim altındayız. Bu insanlar bedelini ödeyerek emekli olmuşlar. Emekli olarak başta sağlık olmak üzere, kendisine sağlanan kamusal ve sosyal hakları elde etmişken, neden bunlar birer birer ellerinden alınmaya çalışılıyor. Anlamak mümkün değil. EYT’li insanlar yerin dibinde yaşıyor zaten. Bırakın da bari orada huzuru aramaya devam etsinler.
Neredeyse her gün özellikle sosyal medya üzerinden halk arasında EYT’liler ile ilgili algı oluşturulmaya çalışılıyor ve insanlarımız da buna alet oluyor. Yapmayın bunu, gerçekten.
Buna çanak tutan insanlara buradan bir hatırlatma yapmak istiyorum;
Çalışma hayatındaki herkes bir gün emeklilik mertebesine ulaşacak. Er ya da geç. Emeklilik sistemi üzerine konulacak her noktalama işareti, bir gün sizi de etkileyecek. O nedenle bu konuda yorum yaparken çok ama çok dikkatli olmanız lazım. Hani derler ya birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.
Bari kalanlar yanmasın derdinde olmalıyız.