Otomatik Portakal, Stanley Kubrick tarafından yönetilen ve sinema tarihine adını yazdıran bu film Anthony Burgess tarafından yazılan A Clockwork Orange eserinden uyarlanmıştır.
1971 Yapımı Psikolojik - Dram - Bilim kurgu türündeki "Otomatik Portakal" filmi izleyenlerin unutamayacağı bir distopyaya sahip dersem yanılmam.
Kubrick'in kendi sinema dilini yaratırken, kitaptan uzaklaşmadığını izlerken gerek olayların seyrinden gerek de karakter analizinden anlıyoruz. Ancak tabii ki alanında mükemmeliyetçiliğiyle konuşulan bir yönetmenden bahsediyoruz. Filmin başından sonuna kadar renk, makyaj, dekor, ışık, kamera hareketlerine kadar distopik bir atmosfer yaratılmış ve bu atmosferde karakterlerin karmaşıklıkları da çok iyi aktarılmış. Filmi izlerken baş karakterimiz Alex'in karmaşık iç dünyasının içine giriyoruz. Alex'in gittiği bütün mekanlar onun ruh halini yansıtıyor.
Kitapta Alex’in ağzından dinlediğimiz hikâye filmde kamera açılarıyla Alex’i takip ederek olayların onun üzerinden akacağını göstermiş oluyor. Suçları her ne kadar 4 kişilik bir çetenin beraberce işlediğini görsek de aralarında bir hiyerarşi olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Kubrick bu hiyerarşiyi çete üyelerinin şapkalarını farklı yaparak anlatmak istemiş, son derece ustaca. filmde bu ve bunun gibi dekor, kostüm argümanının doğru ve marjinal kullanımı hakim. Kubirck sinemasında a dan z'ye her dekor bir mesaj içerir. Ve her parçanın sahnedeki olayla ilgili mesajları vardır. O sahneyle ilgili izleyiciye detay bilgiler verir. Çünkü dekor sinematografiyi besleyen en önemli unsurlardan birisidir. Kubrick A Clockwork Orange filminde bunu doruklarına kadar kullanıyor. Çete içinde kişilik olarak sıyrılmaya çalışan kendini lider olarak atfeden Alex’in marjinal göz makyajı da onun diğer çete üyeleri gibi olmadığı, daha esrarengiz ve çözülmesi zor ruhsal hastalıkları oduğunu yansıtıyor.
Ancak eleştireceğim konular da var. Kitaptaki bağlayıcı son filmde yoktu. Kitapta bir sebep sonuç bağlamında biten Alex’in iyileşme(büyüme) yolunda verdiği karar ve sonucu filmde yarıda kesilmiş ve kanayan bir yara şeklinde bitirilmiş.
Filmin sonunda hastanede yatakta yatan Alex yanına gelen bakan ile pazarlık yapar. Alex ölümden dönmüştür. Ve Alex'in artık ilk halinden farkı vardır. Bakanla pazarlık yapan Alex de aynı bakan(filmde toplumu hasta eden sistemin bir parçası) gibi iki yüzlü olmuştur.
Alex'i tekrar sokaklara gönderen sistemin amacı toplumu tekrar suça boğmaktır. Sistem, Alex ve Alex gibileri kullanarak toplumu suçlulardan arındırdığına inandırmaya çalışır. Bu durum sistemin devamlılığını sürdürebilme yöntemidir. Sisteme göre şiddet ve suç tamamen yok edilemez. Ancak kontrolü sisteme bağlı kalmalıdır. Aksi yaşanırsa toplumun içinde bulunan şiddet sisteme karşı yönelecektir.