Hayatta kadın olmanın ne kadar zor olduğunu ve kadın olarak bir erkeğe ihtiyaç duymadan yaşamanın ne kadar gurur verici olduğunu biliyoruz. Ancak kimileri-özellikle baba figürü hayatında yer edinememiş, baba sevgisi görmemiş kadınlar- içinde bulunduğu zor durumdan ancak bir erkek sayesinde kurtulacaklarına inanır. Önüne çıkan ilk erkeğin hayatlarını yoluna koyacaklarına inanırlar. Bu kişilerin özgürlüğü yoktur. Daha doğrusu özgür olmaktan korkarlar. Kendilerini bağlayan sorumluluklardan kaçmak isterler. Psikolojide bu duruma andomeda yani Sindirella kompleksi denir. Peki, Sindirella kompleksi (andromeda) nedir?
SİNDİRELLA KOMPLEKSİ (ANDROMEDA) NEDİR?
Sindirella (andromeda) kompleksi, bir kadının hayatındaki zorluklarla tek başına baş etmekte zorlanması, yanında bir erkeğe ihtiyacı olduğunu düşünmesi, bu kurtarıcı erkekle beraber mutlu olacaklarını düşünme kompleksi olarak tanımlanabilir. Collette Dowling tarafından, "içsel özgürlüğünü elde etmekte çekinik olan kadınların, yaratıcılığını ve içindeki gücü kullanamayışı, bastırılmış korku ve olguları" ifade eden sindirella kompleksi, daha çok düzgün bir ailede yetişmemiş, baba figürünü hayatında hissedememiş kız çocuklarında görülür.
Sindirella kompleksi yaşayan kadınlar, önüne çıkacak erkekle mutlu bir evlilik hayatının olacağını, bu evlilikle destekleneceklerini ve korunacaklarını, dibe vurmaktan kurtulacaklarını düşünür. Bu kişiler, hayatının iplerini eline almak yerine bir kurtarıcı prens beklerler.
Sinderella Kompleksi, karşılaştığı zorluklardan, baskılardan, aşağılanmalardan vs. kurtulmaya çalışan kadınların bir erkek tarafından kurtulmayı beklemesidir. Andromeda, beyaz atlı prens kompleksi olarak da bilinir. Kadın, tek kurtarıcısının kendisi olduğunu farkında değildir. Kurtulmak için kendini fark etmesi yeterlidir.
Collette Dowling, Sindrella Kompleksi’ :Çağdaş Kadının Bağımsızlık Korkusu’ kitabında, şu ifadleeri kullanır:
“Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Keseli hayvanlar gibi bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, sıcak, bakılıp gözetiliyor olmayı havadan, hatta yaşamdan daha çok isterdim. Çünkü iş bağımsızlığa gelince, gerçekten kendi ayaklarımızın üstünde durduğumuz zaman, kadınlıktan uzaklaşacağımızdan, sevgisiz, sevimsiz olacağımızdan korkuyoruz. Bağımsız olmak istiyor ama bağımsızlıktan korkuyoruz. Bunun için de başkalarını suçluyoruz. ‘Onları’ suçlayarak ya da dizimizi döverek özgürleşemeyiz. Bağımsızlık, başkalarının bize bahşedebileceği bir lütuf değildir.”