Fuat Uğur'un tv100.com'daki "Mahalle yakan, yaktıran ırkçı alçakların arkasındaki odak" başlıklı yazısı
Türkiye üzerinde çok tehlikeli bir oyun kurgulandı, senaryosu yazıldı, yönetmenleri bulundu ve sahnelenmesine başlandı bile.
Hiç saklamıyorlar zaten.
MOSSAD’ı, FETÖ’cüsü ve tüm namussuzlar sürüsü, içimizdeki siyasetçi görünümlü etki ajanları, ellerini ovuşturup kışkırtmaya, tehdit etmeye devam ediyor. MOSSAD’ın resmi paylaşımında "Türkiye'nin köpeğine istifa çağrısı" yazılı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı kastediyorlar. Soykırımcı İsrail Siyonistleri bir yandan Filistin’i Gazze’yi yakarken, içimizdeki ajanları vasıtasıyla ülkemizi yaktırıyorlar.
Olay şu:
Suriye kökenli birinin 6 yaşındaki kız çocuğunu taciz etmesi.
Tacizci sapık yakalanmış, adalete teslim edilmiş.
Yargılanacak ve en ağır neyse cezasını bulacak.
Ama birileri kışkırtıyor, kışkırmaya hazır bir güruh da galeyana gelip Suriyelilerin ikamet ettiği mahalleyi yakmaya başlıyor.
Efendim “vatandaşın haklı tepkisi” imiş.
Başlarım ben o “haklı” tepkiye…
Nerede şuçun şahsiliği prensibi?
Nerede ağzınızdan düşürmediğiniz hukuk?
Bu yüzden Kayseri’nin Melikgazi ilçesindeki Danişmendgazi mahallesini yakan ırkçı ebleh sürüsünün arkasındaki odakları iyi tanımak, kışkırtanları iyi tespit etmek ve analarından emdiği sütü burnundan getirmek gerekir.
Ya devlet başa ya kuzgun leşe!
Çok severim bu lafı. Tam böyle zamanların ideal yönetme biçimidir.
Devlet, kendini Devlet yerine koyup, barbar yöntemleriyle sözümona “adalet” dağıtmaya çalışan azgın saldırganlara, onların arkasındaki provokatörlere, siyasi görünümlü etki ajanlarına ya demir yumruğunu indirecek ya da yumruk tepesine inecek.
Ötesi var mı?
Bir Suriyeli, Türk ya da Suriyeli farketmez, bir çocuğa tacizde bulunduğunda tüm Suriyelilerin evlerini, işyerlerini yakacaksak ben yolu göstereyim.
Türklerin arasından çıkan sapık sayısının haddi hesabı yok. Gün geçmiyor ki bir Türk sapığın taciz haberini okumuyor muyuz gazete sütunlarında, internet sayfalarında? Ekranlardan izlemiyor muyuz? O vakit her gün, sapığın oturduğu evle o mahalleyi de yakalım, ne dersiniz?
Evet, yakın, sonra da karşısına geçip saçlarınızı tarayın faşist sürüsü.
Türkleri de Almanya’da sizin gibi aynı barbarlık dilini konuşan Alman faşistleri yakıyor.
Gözünüz arkada kalmasın. Hem de sapık oldukları için değil, Türk oldukları için, diri diri, çoluk çocuk yataklarında uyurken yakıyorlar. Biliyor musunuz, bir tane Beate Zschäpe adlı uyuşturucu kullanan salak bir Nazi kevaşesi dışında kimse yargılanmadı ve ceza almadı bile. O Alman ırkçıları da bugün Suriyelilerin oturduğu mahalleyi yakan, yaktıran, kendilerine ne yazık ki TÜRK diyen o alçaklar sürüsüyle aynı “ideoloji” ye sahip. Solingen’de 1993 yılında içindeki insanlarla birlikte yaktıkları evin duvarlarına “Türkleri istemiyoruz” diye yazdılar. Acı bir şaka gibi daha geçen yıl yine aynı şehirde, yine Türklerin evlerini yaktılar.
Türk ya da Alman fark etmiyor. Irkçılardaki kansızlığın, namussuzluğun ve insanlık düşmanlığının millet ayrımı yok.
Alman ırkçılar Türkleri, Türk ırkçılar Suriyelileri yakıyorlar.
Daha geçen gün bir sıkı Atatürkçü-Kemalist “baba” nın öz kızına yıllarca tecavüz ettiği ortaya çıktı.
Suriyelilerin evlerini yakanların görüntülerini yayınlayarak “Yeter. Millet vatanını istiyor. Tüm Suriyeliler, kaçaklar dışarı!” diyen CHP’nin ne yazık ki eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin acaba bir kınama açıklaması yaptı mı?
Ne utanmazlıktır ve kepazeliktir bu.
Hükümete ve ilgili bakanlıklara, emniyet ve yargı yetkililerine düşen görev şu:
Kışkırtanların dışında galeyana gelip ev yakan herkes suçludur ve cezasını çekmelidir.
İçerisinde çocuklarla evleri yakanların, ‘Suriyelilere Ölüm!’ nidaları ile can derdinde sokak aralarına kaçan Suriyeli aileleri kovalayanların meselesi ‘Taciz edilen Suriyeli çocuk’ olabilir mi?
Bu namussuzlardan hesap sorulmayacak mı?
Tekrar söylüyorum, “Vatandaşın haklı tepkisi” diye bir şey yoktur, bunun sonu da yoktur zaten.
Eğer tedbir alınmazsa, devlet yumruğunu suçluların tepesine indirmezse olacakları söylememe gerek yok, geçmişe bakmaları yeter.
Eğer cezayı mahkemeler yerine vandallar vermeye kalkışacaksa devletin işlevi nedir sorusu da akla gelir ardından.
Bu yüzden acilen bu türden olaylarda ayrımcılık, halkı kin ve nefrete tahrikle ilgili yasa maddelerinin uygulanması gerek.
Bu suç aynı zamanda ÖRGÜTLÜ SUÇ kapsamına alınarak arkasındaki iç ve dış bağlantılar ortaya çıkarılmalı.
Devletimiz ırkçılara karşı aciz olamaz.
Özellikle de bölgemiz çok büyük bir savaşın eşiğindeyken, tam da PKK’ya Irak ve Suriye’de ölümcül darbe vurulacakken, İsrail Lübnan’a bir harekât düzenlemek üzereyken Türkiye istikrarsızlaştırılmak isteniyor.
Bu olayların ardında Batı ve İsrailli istihbarat örgütleri, onların yönettiği partiler, yöneticiler var.
Sadece şu hatırlatmayı yapalım.
İçişleri bakanlığı ve emniyet Zafer Partisi tarafından fonlanan 20 sosyal medya hesabının sahibine operasyon yaptıktan sonra uzun zamandır sosyal medyada sığınmacılar üzerinden bir kışkırtma olmadı.
Şimdi toparlandılar.
Dikkat.