Dilek Gökbulak ve Muhammed Halim Dalgın isimli dağcılar, Ağrı Dağı'na tırmanırken hayatlarını kaybetti. Ağrı Dağı, Küçük Ağrı Dağı ve Büyük Ağrı Dağı olarak ikiye ayrılıyor. Dağcıların en çok tırmanmak istedikleri bu dağ, 'Türkiye'nin Çatısı' olarak biliniyor. Dağın yüzde 65'lik kısmı Iğdır'da, yüzde 35'lik kısmı ise Ağrı sınırları içinde yer alıyor. Dağda, hava sıcaklığı Ağustos ayında 39, 9 ˚C'ye yükselebilirken, Ocak ayında ise –45, 6˚C'ye kadar düşebiliyor. Peki, Ağrı Dağı yüksekliği ne kadar? Ağrı Dağı'na çıkmak yasak mı, kaç rakımdan sonra tehlikeli?
AĞRI DAĞI YÜKSEKLİĞİ NE KADAR?
Ağrı Dağı, 5.137 metrelik rakıma sahiptir ve Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Türkiye'nin doğu ucunda yer alan Ağrı Dağı, İran'ın 16 kilometre batısında ve Ermenistan'ın 32 kilometre güneyinde yer alır.
AĞRI DAĞI'NA ÇIKMAK YASAK MI, KAÇ RAKIMDAN SONRASI TEHLİKELİ?
Dağcı grup, 5 bin 137 metre yüksekliğindeki Ağrı Dağı'na tırmandı. Perşembe günü tırmanışa başlayan dağcılar, cumartesi sabahı zirveye ulaştı. Gruptan Dilek Gökbulak ile Muhammed Halim Dalgın kaybolmuştu.
Yaşanan olayına ardından Iğdır Valiliği, büyük ve küçük Ağrı Dağı bölgesinde yapılacak her türlü faaliyeti izne bağladı.
Ağrı Valiliği'nin Ağrı Dağı'na çıkışlar ile Ağrı Dağı Milli Parkı alanında düzenlenecek faaliyetlere ilişkin uygulama yönergesine göre; Büyük Ağrı Dağı'na çıkışlar; Doğubayazıt/Topçatan Köyü-Eli Çiftliği veya Iğdır/Korhan Yaylası-Küp Gölü rotasından yapılır.
Küçük Ağrı Dağı'na çıkışlar için Güney-Batı güzergâhı kullanılır. Doğu cephesinden çıkışa izin verilmez.
Bu kısıtlamalar olağanüstü hallerin dışında T.C. vatandaşlara uygulanmaz. T.C. vatandaşları dağın Iğdır ili sınırları içinde kalan cephesinden de çıkış yapılabilir. Ancak Küçük Ağrı Dağı için yalnız yukarıda belirtilen güzergâh kullanılır.
Ağrı Dağı'na tırmanmak, çeşitli nedenlerle riskli olabilir. Tehlikeli kısımlar genellikle şu faktörlere bağlıdır:
3.000 metre rakımdan itibaren irtifa hastalığı riski artar. 4.000 metre ve üzeri irtifalarda bu risk daha da belirgin hale gelir. Ağrı Dağı'nın zirvesine yaklaşırken (5.000 metre civarı), irtifa hastalığı, hipoksi (oksijen eksikliği) ve aklimatizasyon problemleri ciddi bir tehlike oluşturur.
Ağrı Dağı'nda hava koşulları aniden değişebilir ve bu da tırmanışı zorlaştırabilir. Özellikle yüksek rakımlarda, soğuk, rüzgar ve kar fırtınaları tehlikeli olabilir.
Ağrı Dağı'nın zirvesine çıkarken belirli teknik zorluklarla karşılaşılabilir. Bu nedenle, tırmanıcıların bu tür dağcılık deneyimlerine sahip olmaları önemlidir.
Genel olarak, 4.000 metre ve üzeri irtifalarda tırmanış daha riskli hale gelir.
AĞRI DAĞI'NIN TARİHÇESİ
Ağrı Dağı, çeşitli antik medeniyetler tarafından bilinir ve mitolojik olarak önem taşır. En ünlü efsane, Nuh'un Gemisi'nin tufandan sonra Ağrı Dağı'na oturduğunu anlatan hikayedir. Bu efsane, Tevrat, İncil ve Kuran gibi kutsal kitaplarda da yer alır.
Ortaçağ'da Ağrı Dağı, İslam dünyasında da biliniyordu ve çeşitli coğrafyacılar tarafından bahsedildi. Dağın adı, Arapça'da "Cebel el-Harir" (Titrer Dağı) olarak geçer.
Osmanlı döneminde, Ağrı Dağı ve çevresi stratejik öneme sahipti. Bölge, Osmanlılar ve İranlılar arasında sınır bölgesi olarak önemliydi.
19. yüzyılda, Batılı araştırmacılar ve kaşifler Ağrı Dağı'na ilgi göstermeye başladılar. İlk kaydedilen tırmanış, 1829 yılında Alman bilim insanı Friedrich Parrot tarafından gerçekleştirildi. Parrot, yerel Ermeni rehberler ve köylülerin yardımıyla zirveye ulaştı.
20. yüzyılda, Ağrı Dağı'na yapılan tırmanışlar arttı ve dağ, dağcılık ve turizm açısından popüler hale geldi. Aynı zamanda, Türkiye ve Ermenistan arasındaki siyasi gerilimler nedeniyle dağ, zaman zaman askeri ve politik bir sembol haline geldi.
Bugün, Ağrı Dağı, hem Türkiye'den hem de dünyadan gelen dağcılar ve turistler için popüler bir destinasyondur. Dağın eteklerinde ve çevresinde yürüyüş, kampçılık ve dağcılık faaliyetleri yapılmaktadır. Ayrıca, Nuh'un Gemisi efsanesi nedeniyle dini ve kültürel bir öneme sahiptir.