Hayırsızada, (şimdiki adıyla Sivriada) İstanbul'un Marmara Denizi'nde bulunan Prens Adaları'nın bir parçası. Bu ada Bizans İmparatorluğu döneminde, din adamları ve imparatorların sürgüne gönderildiği yer olarak bilinir. Fakat bizim tarihimizde, 80 binden fazla köpeğin sürüldüğü ada olarak biliniyor. Ada, 1910 yılında yaşanan bu trajik olay, günümüzde hala kanayan bir yaradır. İstanbul'daki başıboş sokak köpeklerinin nüfusunu kontrol altına almak amacıyla on binlerce köpek bu adaya terk edildi. O dönemde İstanbul halkı, bu uygulamayı zalimce ve insanlık dışı buldu. Peki, Hayırsızada olayı nedir, ne zaman oldu? Hayırsızada sürgünü hangi padişah döneminde yaşandı?
80.000'DEN FAZLA SOKAK KÖPEĞİ ADADA TERKEDİLMİŞTİ
Sivriada, 1910 yılında yaşanan trajik bir olay nedeniyle, "Hayırsızada Katliamı" olarak anılan bir olayla tarihe geçti. Bu tarihte, İstanbul'daki başıboş köpekler toplu halde adaya bırakılıp ölüme terk edildi.
HAYIRSIZADAOLAYI NEDİR, NE ZAMAN OLDU?
1910-1911 yıllarında, İstanbul'da başıboş köpek nüfusunun kontrol altına alınması amacıyla bir kampanya başlatıldı. Dönemin yöneticileri, bu köpeklerin şehirde hastalık yaydığını ve sokakların güvenliğini tehdit ettiğini öne sürerek radikal bir çözüm arayışına girdi. Böylece 80 binden fazla sokak köpeği toplanarak Hayırsızada'ya (Sivriada) götürüldü.
Adaya bırakılan köpekler, yiyecek ve su bulmakta zorlandıkları için birbirlerini yiyerek can verdi. Büyük bir acı içinde ölüme terk edilen bu köpeklerin çoğu açlık ve susuzluktan hayatını kaybetti. O dönemde İstanbul halkı, bu olaya büyük tepki gösterdi. Olay, uluslararası basında da yer aldı ve Osmanlı İmparatorluğu'na yönelik eleştiriler yükseldi. Özellikle hayvan hakları savunucuları, bu duruma karşı sert eleştirilerde bulundu.
HAYIRSIZADASÜRGÜNÜ HANGİ PADİŞAH DÖNEMİNDE YAŞANDI?
Hayırsızada sürgünü ya da katliamı olayı şu şekilde gerçekleşti:
Osmanlı Hükümeti, Avrupa'daki devletlerin köpekleri toplayarak "köpeksiz sokaklar" oluşturmalarını örnek alarak harekete geçti. İstanbul'da gece yarısı gezen bir İngiliz vatandaş, sokak köpekleri tarafından saldırıya uğramadı. Bu olayın ardından dönemin padişahı 2. Mahmut, İngiltere hükûmetinden ültimatom aldı.
2. Mahmut yönetimi bunun üzerine ani bir kararla, İstanbul'daki tüm köpeklerin Sivriada'ya gönderilmesini emretti. Halk köpeklerin gönderilmesine tepki gösterdi. Bunun üzerine Hükümet, vermiş olduğu kararla köpeklerin tekrardan şehre geri getirilmesini emretti.
Sokak köpeklerinin toplatılması Sultan Abdülaziz döneminde de gündeme geldi. Sokak köpekleri tekrar toplatılarak Sivriada'ya nakledildi.
Bu olayın üzerine Çemberlitaş'tan Kumkapı'ya kadar uzanan büyük bir yangın çıktı ve halktan bazıları bunu "köpeklerin laneti" olarak değerlendirdi. Halkın Osmanlı Hükümeti'ne tepki göstermesiyle Padişah kanunu geri çekti ve köpeklerin tekrar şehre dönmesini sağladı.
İttihat ve Terakki Hükûmeti, modernleşme hareketleri kapsamında İstanbul'daki köpeklerden kurtulmanın yolunu tekrardan aramaya başladı. Bunun üzerine Avrupa'da gelişmekte olan kozmetik sanayisinde kullanılmaları açısından Fransız şirketlerle çeşitli anlaşmalar imzalansa da halkın tepkisiyle karşılaşılacağı düşünülerek bu plandan vazgeçildi.
Bunun üzerine İstanbul Şehremini Suphi Bey, şehirdeki 80 bin köpeğin hızlı bir şekilde toplatılmasına karar verdi ve köpekleri Marmara Denizi'ndeki Sivriada'ya naklederek ölüme terk etti.
Köpekler adaya gönderildikten iki yıl sonra Marmara Denizi'nde şiddetli bir deprem yaşandı. Depremde, İstanbul ve Tekirdağ gibi çevre iller ciddi zarar gördü. Aynı sene Balkan Savaşları başladı ve Osmanlı'nın Balkanlar'daki en büyük toprak kaybı yaşandı. Bazıları bu iki felaketin sebebini adaya sürülen "köpeklerin laneti"ne bağladı. Bunun üzerine ada, 'Hayırsızada' olarak anılmaya başlandı. 2012 senesinde ölen köpekleri anmak amacıyla Sivriada'ya bir anıt dikildi.