Tarkan: Sokak hayvanları tarafından kimi zaman zarar görmemize neden olan üzücü olaylar yaşıyoruz. Ancak şunun adını koymak lazım. Bu sorunun öznesi, hayvanlar değil, bizlerin ve can dostlarımızın can güvenliğini koruması gereken devlettir. Devlet, bu konuda düzenleyici yetkilerini ve gücünü tam olarak kullanmamakta, adeta iki mağduru karşı karşıya bırakmaktadır. İhmaller nedeniyle oluşan bu acı reçetenin faturası, can dostlarımıza ödetilemez. Bu sorunu itlafsız çözmenin tek geçerli ve bilimsel yolu, merkezi ve yerel yönetimler arasında kurulması beklenen güç ve vizyon birliğidir. Fakat gündelik siyasetin gölgesinde bu birlik bir türlü tesis edilememektedir.
Bizler, bu ülkenin halkı, hayvan hakları konusunda daima Batı uygarlığından birkaç gömlek ileride ve uygar olduk. İtlafın, uyutmanın, bu ülkenin kanunlarında yer almasına asla müsaade etmedik. Bundan sonra da müsaade etmeyeceğiz. Çünkü biz bu ülkede can dostlarımıza sadece merhametle bakmayız. Onlarla adalet içinde yaşarız. Yaşamı ve yaşadığımız alanları, sokakları, parkları onlarla paylaşırız. Halkımızın bu duruşu bir tesadüf değildir. Bilinçli bir tercihtir. İradi bir kültürdür. Bu derin kültür, bir gecede bir kağıt parçasıyla değiştirilemez. Kimse bize Batı’daki bazı ülkeleri örnek gösterip can dostlarımızı uyutalım demesin. Vicdanımızı da, can dostlarımızı da uyutamayız. Uyutmayız… Hükümeti ve belediyeleri, ivedilikle, bizlerin ve can dostlarımızın sokaklardaki can güvenliğini sağlamak konusunda ortak bir politika ve eylem planı belirlemeye ve uygulamaya davet ediyorum.