Cüneyt Arkın'ın ölümünün ardından eşi 40 kiloya düştü: Bunalıma girdim, tedavi gördüm

Yeşilçam'ın usta ismi, 300'ü aşkın filmde başrol oynayan Cüneyt Arkın'ın ölümünden sonra zor günler geçiren eşi Betül Cüreklibatır, 40 kiloya kadar düştü. Arkın'ı çok özlediğini ifade eden Cüreklibatır, "Kaybettikten sonra bunalıma girdim, tedavi gördüm" dedi.

Google Haberlere Abone ol
Cüneyt Arkın'ın ölümünün ardından eşi 40 kiloya düştü: Bunalıma girdim, tedavi gördüm

Yeşilçam'ın usta ismi, 300'ü aşkın filmde başrol oynayan Cüneyt Arkın'ın ölümünden sonra zor günler geçiren eşi Betül Cüreklibatır, 40 kiloya kadar düştü. Arkın'ı çok özlediğini ifade eden Cüreklibatır, "Kaybettikten sonra bunalıma girdim, tedavi gördüm" dedi.

Cüneyt Arkın, 28 Haziran 2022'de kalbinin durması nedeniyle 85 yaşında hayatını kaybetti. 55 yıllık hayat arkadaşının ölümünün ardından Betül Cüreklibatır, hızla kilo verdiğini ve psikolojik olarak zor günler geçirdiğini belirtti.

"NEREYE BAKSAM ONU GÖRÜYORUM, ACI ÇEKİYORUM"

Cüreklibatır "Hatıraları var diye evimizi değiştirmedim. Nereye baksam onu görüyorum. Oturduğu köşe, yazı yazdığı, resim yaptığı yer... Hatıralarla yaşamayı tercih ettim ama acı çekiyorum." dedi. Arkın'la 55 yıllık bir geçmişleri olduğuna dikkati çeken Cüreklibatır, "1 Haziran'da tanışmıştık, 1 Haziran tanışma yıl dönümümüz. Biz evlilik yıl dönümü falan hiç kutlamazdık. Tanıştığımız gün çok önemli bir gündü bizim için. İkimiz de çocukluğumuzu, gençliğimizi, yaşlılığımızı beraber yaşadık, hayatı beraber paylaştık" ifadelerini kullandı.

ARKIN'LA TANIŞMA YILDÖNÜMÜNDE EVİ PAPATYALARLA SÜSLEDİ

Cüreklibatır, Cüneyt Arkın'ın sevgisini çok güzel ifade eden bir eş olduğunu vurgulayarak, Arkın'ın tanışma yıl dönümlerinde evlerinin her köşesini papatya ile süslediğini ve bundan çok etkilendiğini "Ufak şeylerden mutlu olan insanlardık" diyerek Arkın'ın hayat felsefesini şöyle aktardı:

"Gösterişten hoşlanmazdı. Cüneyt'i tanıyanlar bilir. Hiçbir şey eskimeden yenisini almazdı. Hiçbir zaman lüks arabalara binmedi, çok büyük villalarda oturmadı. Onunla çok mutlu bir hayatımız vardı. Çok özlüyorum onu. Çok iyi, olağanüstü bir babaydı. Halkın sevgisi onun için çok önemliydi. Ne para, ne pul, ne şöhret... Mezarına gidiyorum insan kalabalıkları görüyorum. İnsanlar mezarına güller koyuyor. İnsanların ona olan sevgisi beni çok mutlu ediyor. Halk adamıydı, vatansever bir insandı."

"BENİM DURGUN HALİM İLGİSİNİ ÇEKTİ"

Cüreklibatır, Arkın'la tanışma hikayesini ise "Tanışma hikayemiz çok güzel. Bir toplantıda tanışmıştık. Benim durgun biri olmam ve kimseyle ilgilenmemem onun hoşuna gitmişti. Onun en şöhretli zamanıydı. Benim onunla pek ilgilenmemem dikkatini çekmişti. Geldi yanıma, 'Neyiniz var sizin, neden bu kadar hüzünlüsünüz?' dedi. Ondan sonra tanıştık ve çok sevdik birbirimizi" ifadeleriyle anlattı.

"CÜNEYT'İN VEFATINDAN SONRA 40 KİLOLARA KADAR DÜŞTÜM"

Arkın'ın vefatının ardından çok zor zamanlar geçirdiği söyleyen Cüreklibatır, "Cüneyt'ten sonra bir kere bunalıma girdim, tedavi gördüm. 40 kilolara kadar düştüm. Korkunç bir şeydi. Şimdi toparlamaya çalışıyorum. Çocuklar babaya çok düşkündü. Onlar sayesinde toparlanıyorum yavaş yavaş. Toparlanmak zorundayım. Çocuklarım beni de kaybetmesin" diye konuştu.

Cüneyt Arkın'ın ölümünün ardından eşi 40 kiloya düştü: Bunalıma girdim, tedavi gördüm

CÜNEYT ARKIN'IN HAYATI 

Gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır olan sanatçı, Hacı Yakup ile Halise Cüreklibatır çiftinin çocuğu olarak, 8 Eylül 1937'de Eskişehir'in Karaçay köyünde dünyaya geldi.

Sırasıyla Necatibey İlkokulu, Eskişehir Ortaokulu ve Eskişehir Atatürk Lisesini bitiren sanatçı, 1962'de İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 

Arkın'ın kaleme aldığı şiir ve hikaye denemeleri, üniversitede okuduğu yıllarda çeşitli dergilerde yayımlandı.

Askerliğini Eskişehir'de yedek subay olarak yapan Arkın, vatani görevinin ardından bir dönem Adana ve civarında doktorluk yaptı.

Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı 1963 yapımı "Şafak Bekçileri" filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çekti.

Aynı yıl Artist dergisinin yarışmasında birinci olan sanatçı, Halit Refiğ'in teklifi üzerine 1964'te "Gurbet Kuşları" adlı sinema filmiyle oyunculuğa başladı.

Cüneyt Arkın, 2007'de 26. İstanbul Film Festivali'nin "Sinema Onur Ödülü"ne layık görüldü. İstanbul Kültür Sanat Vakfının internet sitesinde yer alan bir yazıda Refiğ, Cüneyt Arkın hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle aktarmıştı:

"Gurbet Kuşları'ndan sonra Cüneyt Arkın'a genellikle kadın seyirciye hitap eden, romantik genç aşık rolleri verildi. İtiraf etmeliyim ki, günün birinde onu önce Türkiye, sonra dünya çapında ünlendirecek 'Malkoçoğlu' ya da 'Dünyayı Kurtaran Adam' gibi kişilikler aklımın ucundan geçmemişti. O, Cüneyt Arkın'ı bizzat kendisi yaratmıştır ve dünya sinema tarihinde bir başka benzeri yoktur.

Cüneyt Arkın, zaman zaman Alain Delon'a benzetilen yüz güzelliğiyle aşk filmlerinin ünlü bir yıldızı seviyesine ulaşmışken, İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde bir mevsim ücretsiz çalışıp atletik yeteneklerini geliştirmeye girişti. Atlı, kılıçlı, atlamalı zıplamalı macera filmlerindeki akrobatik gösterileri, onu dünya sinemasındaki bütün rakiplerinin ötesine taşıdı. Filmleri farklı isimlerle dünyanın dört bir yanında gösterilir hale geldi. İtalyanlar onun filmlerini George Arkin adıyla Güney Amerika'da pazarlarken, İran'da Fahrettin adıyla gönüllerde taht kurmuştu. Bu alandaki bütün başarısına rağmen Cüneyt Arkın kendisini sadece hareket gösterisine dayanan filmlerle sınırlamadı, ciddi toplumsal konuları işleyen filmlerde de rol aldı. Kendisi de filmler yönetti. Çok kimseler onun Türkiye'de kalmayı dünya yıldızı olmaya tercih etmesine akıl erdiremeyebilir. Ama o, öncelikle kendini Türkiye'nin güvenliğine ve esenliğine adayan 'Vatandaş Rıza'dır. 'Dünyayı Kurtaran Adam' ise işin şakası, neşemizi bulmak için bir vesiledir."

"MALKOÇOĞLU" VE "BATTALGAZI" ILE KENDINE ÖZGÜ BIR TARZ GELIŞTIRDI

Ülkü Erakalın'ın yönettiği 1964 yapımı "Gözleri Ömre Bedel" filminin finalindeki kavga sahnesi, sanatçının kariyerinde dönüm noktası oldu.

Arkın, sinemadaki ilk 2 yılında 30 kadar filmde rol aldı. Bir süre duygusal-romantik jön karakterlerini canlandıran sanatçı, Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yöneldi.

İstanbul'da binicilik ve karate eğitimlerinin yanı sıra Medrano Sirki'nde bir süre akrobasi eğitimi alan Arkın, öğrendiklerini "Malkoçoğlu" ve "Battalgazi" serilerinde beyaz perdeye aktardı ve Türk sinemasında daha önce örneği görülmeyen bir tarz geliştirdi.

Usta sanatçı, 1964'te ilk evliliğini, kendisi gibi doktor, sınıf arkadaşı Güler Mocan ile yaptı. Çiftin kızları Filiz, 1966'da doğdu. Çift, 1968'de ayrıldı.

Aynı yıl, Fahrettin Cüreklibatır olan isminin yerine Cüneyt Arkın sahne adını kullanmaya başladı.

Cüneyt Arkın, 1969'da Betül Işıl ile nişanlandı. İkili 1970'te evlendi ancak 1971'de boşandı. Kısa süre sonra yeniden evlenen çiftin, Kaan ve Murat adını verdiği iki çocuğu oldu.

"İNSANLAR YAŞADIKÇA" FILMIYLE ALTIN PORTAKAL ALDI

Sanatçı, 1969 yapımı "İnsanlar Yaşadıkça" filmiyle 6. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi.

4. Altın Koza Film Festivali jürisi, 1972'de "Baba" filmindeki rolüyle Yılmaz Güney'i "En iyi erkek oyuncu" seçti. Ancak jüri, siyasi baskılar sonucu, "Yaralı Kurt" filmindeki performansıyla ikinci olan Arkın'ı "En iyi erkek oyuncu" olarak belirledi. Jürinin kararına tepki gösteren Arkın, ödülü reddetti.

Unutulmaz oyuncu Arkın, 1976'da "Mağlup Edilemeyenler" filmiyle 13. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülü, 36. Antalya Altın Portakal Festivali ve 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü" aldı, 2013'te ise Kültür ve Turizm Bakanlığı "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü"ne layık görüldü.

Kısa sürede Yeşilçam'ın aranan başrol oyuncuları arasına giren sanatçı, romantik filmlerle başladığı sinema yaşantısını hareketli filmlerle sürdürdü. Kariyeri boyunca westernden komediye, maceradan toplumsal filmlere birçok farklı türde film çekti. Özellikle 1978 yapımı "Maden" ve 1979 yapımı "Vatandaş Rıza" filmleri, sanatçının kariyerinde büyük öneme sahip oldu.

Usta sanatçı, oyunculuğun yanı sıra televizyon programları hazırlayıp sundu, kısa bir süre dergi ve gazetelerde sağlıkla ilgili yazılar kaleme aldı.

Türk milliyetçisi kimliğiyle bilinen sanatçı, bir dönem siyasetle ilgilendi. 20 Ekim 1991'deki genel seçimlerinde Anavatan Partisinden Eskişehir'de 4. sıradan milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. Bir dönem İşçi Partisi adına düzenlenen etkinliklere katıldı.

Cüneyt Arkın, 28 Haziran 2022'de kalbinin durması nedeniyle İstanbul'da kaldırıldığı hastanede 85 yaşında yaşamını yitirdi.

OYUNCULUĞUN YANI SIRA YÖNETMENLIK VE SENARISTLIK YAPTI

Yeşilçam'ın usta oyuncularından Ediz Hun, Arkın'ın vefatının ardından yaptığı açıklamada, "Olağanüstü bir insandı. Her rolün üstesinden gelebilecek kabiliyete haizdi, emsalsizdi. Çok çalışkan ve çok azimliydi. O zaman Medrano Sirki vardı Dolmabahçe'de. Onların çadırında haftalarca eğitim aldı. Her türlü rolün üstesinden başarıyla gelebilmiş çok büyük bir sanatçıydı." demişti.

Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen ise Arkın'ın son yıllarında Müjdat Gezen Tiyatrosunda 3 oyunda sahne aldığını belirterek, "Hiç tiyatroda oynamamıştı. Hastalanınca morali bozulmuştu. 'Ben seni sahneye çıkaracağım.' dedim. 62 senelik sahne hayatımda hiç bu kadar çok alkış alan birine rastlamadım. İnsanlar onu sevdi. 3 oyunda birden beraber oynadık. Çok güzel günlerimiz oldu." ifadelerini kullanmıştı.

Kariyeri boyunca 300'ü aşkın filmde rol alan Arkın, yönetmenlik ve senaristlik de yaptı. Son olarak 2014'te çekilen "Gulyabani" filminde rol aldı. Sanatçının oynadığı filmlerden bazıları şöyle:

"Aşk ve Kin, Gözleri Ömre Bedel, Hepimiz Kardeşiz, Sokakların Kanunu, Şoför Nebahat ve Kızı, Gurbet Kuşları, Kırık Hayatlar, Dudaktan Kalbe, Serseri Aşık, İnatçı Gelin, Horasan'ın Üç Atlısı, Fakir Bir Kız Sevdim, İntikam Uğruna, Malkoçoğlu, Göklerdeki Sevgili, Cibali Karakolu, Yüzbaşı Kemal, Hacı Murat, Namus Borcu, Artık Sevmeyeceğim, Malkoçoğlu Kara Korsan, Gök Bayrak, Köroğlu, Yüzbaşının Kızı, Vatan ve Namık Kemal, Osmanlı Kartalı, Melikşah, Aşk Mabudesi, Arım Balım Peteğim, Selahattin Eyyubi, Ferhat ile Şirin, Yarım Kalan Saadet, Yusuf ile Züleyha-Hazreti Yusuf, Yumurcak Köprüaltı Çocuğu, Vahşi Çiçek, Her Şey Oğlum İçin, Battal Gazi, Malkoçoğlu Ölüm Fedaileri, Severek Ayrılalım, Nazlı ile Murat, Çöl Kartalı, Yaralı Kurt, Kara Murat: Fatih'in Fedaisi, Yumurcak Küçük Kovboy, Çaresizler, Acı Hayat, Kara Murat Fatih'in Fermanı, Oğul, Dayı, Kin, Babalık, Cemil, Deli Yusuf, Babacan, Tek Başına, Che Carambole Ragazzi, Maden"

Kaynak: A.A
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin