Henüz 20’li yaşlarının başındayken yazdığı İshak adlı öykü kitabıyla TDK Öykü Ödülü’nü alan, 1961’de felsefe okumak için gittiği Fransa’da sinematekin kapısından girdiğinde ise sinemaya âşık olan Onat Kutlar, sinemaya olan tutkusunu keşfettikten sonra ülkesinin sinema kültürüne sağlam temeller atmak için bir Türk Sinemateki kurmaya karar verir.
Terör saldırısında hayatını kaybetmişti. Türkiye'nin önde gelen kültür sanat insanlarından Onat Kutlar'ın hayatı belgesele konu oldu. Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri izleyicisiyle buluşmak için hazır
11 Ocak 1995’te bir terör saldırısı sonucu yaşamını yitiren, Türkiye’nin önde gelen kültür insanlarından şair, yazar ve sinema eleştirmeni Onat Kutlar’ın sinema serüvenini ve Türkiye’de dünya sinemasına açılan kapı olan Türk Sinematek Derneği’nin tarihini, doğrudan tanıklıklar üzerinden anlatan “Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar” belgeseli izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Dünya prömiyerini 42. İstanbul Film Festivali'nde yapan belgeseli Önder Esmer yönetti.
Türk Sinematek Derneği birkaç yıl sonra, 1965’te Onat Kutlar ve aralarında Şakir Eczacıbaşı, Cevat Çapan, Semih Tuğrul, Hüseyin Baş, Tuncan Okan ve Sabahattin Eyüboğlu gibi isimlerin de yer aldığı bir grup aydın tarafından kurulur.
Beklenenin üzerinde müthiş bir ilgi gören ve dünyanın dört bir yanından sanat filmlerini ilk kez Türkiye’deki sinema izleyicisiyle buluşturan Sinematek, sadece film göstermekle kalmaz, aynı zamanda entelektüel bir film kültürünün ortaya çıktığı ve yeni nesil sinemacıların, eleştirmenlerin, sinefillerin yetiştiği bir yer haline gelir.
Kutlar’ın “O aşk, ateş ve anarşi günleri” diye tarif ettiği 1968’in Türkiye’sinde kültürel değişimin mekânı olarak anılan Sinematek, çok geçmeden kendini Yeşilçam çevresiyle beklenmedik bir çatışmanın ortasında bulur.