Çarlık Rusya’sının son dönemlerinde, Moskova’daki sefil hayatından kaçarak İstanbul’a gelmeyi başaran Vera, bu şehirde sıradan bir savaş göçmeni olmak yerine, aşkı ve sıra dışı ilişkisi sayesinde bambaşka bir amaca hizmet edecektir.
“VERA BENİM OMUZLARIMI BİRAZ DAHA DİKLEŞTİREN BİR ROL OLDU” diyen Gonca Vuslateri, filmi şu sözleriyle anlattı;
‘Vera, Çarlık Rusya’sının son dönemlerinde kötü, bir aile denilemeyecek bir ortamda, darmaduman bir hayat hikayesinin bir mağduru. Akıllı, hiç öyle kurban bilincinde bir kadın değil aslında. Geçmiş geçmişte kalıyor. Biz artık bundan sonraki döneme bakmalıyız direncini görebildiğimiz bir karakter.
Ben Rus tiyatrosunu çok seviyorum. Moskova’ya gittiğimde seyrettiğim oyunlarda, Anton Çehov’un eserlerinde gördüm ki kadın karakterlerin hepsi çok güçlü. Sosyolojik ve politik her türlü travmaya rağmen kadınlar hep güçlü, kadınlar hep üretken. Böyle bir kadın ruhu yaşamımda kenarda durmalı derdim. Vera benim omuzlarımı biraz daha dikleştiren bir rol oldu.’
“ABDULLAH OĞUZ, ZAFERİN RENGİ FİLMİNDE DİRENİŞ HİKAYESİNİ SEYİRCİYE TÜM GERÇEKLİĞİ İLE VERİYOR!”
Gonca Vuslateri, yönetmen Abdullah Oğuz ile çalışmasını ise şu sözleriyle anlatıyor;
‘Diyalog kurması çok keyifli, kendimi özgür hissettiğim bir yönetmen. Beni çok heyecanlandırıyor bu proje. İnsanları da çok heyecanlandıracağını biliyorum. Çünkü bu bizim direniş hikayemiz, bu hikâyeyi çok merak edecek insanlar. Bu merakın karşılığını da almayı hak ediyorlar zaten. Abdullah Oğuz Zaferin Rengi filmiyle bunun karşılığını seyirciye fazlasıyla verecek.’
16 Şubat’ta vizyona girecek olan ve yönetmen koltuğunda Abdullah Oğuz'un oturduğu, ZAFERİN RENGİ filmi, oyunculukları, dekor, makyaj ve kostüm tasarımlarıyla da izleyiciyi bir asır öncesinin İstanbul’una geri götürecek.