MEDYATAVA/ÖZEL
Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin ikinci günü de izleyicilerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
Yönetmen Elizabeth Sankey belgesel filmi Cadılar Türkiye’deki ilk gösteriminde Ayvalık izleyicisiyle buluştu.
Sankey filmde dair; "Doğum dışarıdan bakıldığında son derece steril bir şey gibi gösteriliyor ama aynı zamanda çok kanlı ve çok acılı bir süreç. Çoğu insan bunu paylaşamıyor kimseyle, konuşamıyor. Ben filmdeki cadı özdeşleşmesiyle herkesin içinde var olan ve toplumsal kabul görmeyen o gücü keşfettim. Film için kadınlarla konuşmak da bana çok iyi geldi" diye konuştu.
Bir izleyicinin, bizim ülkemizde bir kadın doğum yaptığında aile büyükleri ona yardımcı olur. 40'ı çıkmak, alkarası gibi adetlerimiz vardır ve bunlar yeni doğum yapan genç annenin sürece alışmasına yardımcı olur, sizde hiç böyle şeyler yok mu diye sordu?
Bunun üzerine Sankey; "Ne kadar güzel adetleriniz varmış. Bizde asla böyle şeyler yok. Böyle adetlere sahipseniz asla bırakmayın. Biz de doğum yapan kadın kaderine terk ediliyor. Yapayalnız kalıyorsunuz. Özellikle İngiltere ve Amerika'da durum böyle. Anne yalnız bırakılıyor. Çoğu zaman ilaç bile alamıyorsunuz. Çünkü bu sürecin doğal olduğuna ve herkeste aynı şekilde yaşanılacağına inanılıyor. Ama gerçekler öyle değil. İngiltere'de kadınların ilk sıradaki ölüm nedeni "intihar" diye konuştu. Genellikle kadınlar bu tür dertlerini hiç konuşmadığı için aslında bunun ne kadar önemli bir problem olduğu da bilinmiyor. Ben bu filmi bir taraftan kendi kişisel sağlığım için yaptım ama diğer yandan bunun dile getirilmesi gereken, çok acil bir problem olduğunu düşünüyorum. Zira bu insanı ölüme, intihara sürüklüyor ve bütün toplumlarda böyle şeyler çok bastırılıyor.
Ayrıca Sankey, "Belgeselle ilgili çalışmalara hastaneden çıktıktan iki ay sonra başladım. Çünkü bunu yapmak zorundaydım. Dönüştüğüm insan olabilmek için, o insanla yüzleşebilmek ve o kimliği kabul edebilmek için bu belgeseli yapmam gerekiyordu. Cadılar’ı yapabilmek için 120 tane film seyrettim. Normal şartlarda aslında hiç korku filmi seyredemem, korkarım. Fakat yaşadığım hastalık, yaşadığım karanlık o kadar büyüktü ki artık hiçbir korku filmi beni korkutmuyor Ben filmdeki cadı özdeşleşmesiyle herkesin içinde var olan ve toplumsal kabul görmeyen o gücü keşfettim. Film için kadınlarla konuşmak da bana çok iyi geldi." diye konuştu.