Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin yedinci durağı olan Nevşehir çağdaş sanatın önemli sergilerine de ev sahipliği yapıyor.
Meryem Ana Kilisesi'nin ruhani atmosferinde sergilenen, Refik Anadol'un iklim değişikliğinin aciliyetini vurgulayan yapay gerçeklik simülasyonu "Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları" ziyaretçilerin uğrak noktalarından biri oldu.
Dijital sanat sergisi, ekosistemlerinin ve mercan resiflerinin tehlikeli durumuna dikkat çekiyor.
Açıkçası son yıllarda gerek Contemporary gerekse Bienal gibi büyük çaptaki işlerde o kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, bu sergiye de pek bir beklentim olmadan gitmiştim.
Küratörlüğünü Ayşe Demirci'nin yaptığı Eskizden Piksele “Anatolia Edition” her bir sanatçının işlerine olan hakimiyeti, donanımı ve yaratıcılığı beni büyüledi.
Küratörlüğünü Ayşe Demirci üstlendiği Eskizden Piksele Dijital Sanat Sergisi, “Yeni Medya Sanatı” sanatçılarını bir araya getirerek dijital sanat, kinetik sanat, biyo-sanat, elektronik tekstil ve ses tasarımı gibi geniş bir disiplin yelpazesinden eserleri içeren karma bir seçki sunuyor.
Eski bir şarap mahzeni olan Kapadokya Üniversitesi Ürgüp Fabrika Yerleşkesi'nde gerçekleşen sergide sanatçılar, Anadolu'nun zengin mirasını dijital sanatın olanaklarıyla yeniden yorumluyor.
Anadolu'dan aldığı mirasla gelenek ile gelecek arasında kurulan bir köprü kuran serginin sanatçıları Gökay Gedik, Elif Çiftçioğlu, Erdoğan Paksoy ve Gözde Atlas ile konuştuk.
Açılışa gittiğimiz için her bir sanatçıyla eseri hakkında sohbet etme şansım da oldu.
İşte o sohbetlerden geriye kalan birkaç anekdot...
GÖKAY GEDİK; "BİLİNMEZLİĞİN İÇİNDEKİ KORKUTUCU BEKLEYİŞ"
Sergiye adım attığımda ilk eser ve onun yaratıcısı Gökay Gedik karşıladı beni. Sanatçı eserinde geleceğe dair endişelerini eserini yansıtmış.. "sürekli bir bilinmezliğin içindeyiz. Gelecekte robotların yapacağını düşündüğümüz şeyler bir anda gerçeğe dönüştü. Bütün bunlar olurken bu bekleme hali bu çalışmanın temelini oluşturdu. Göz bebeğinden güneş sistemine evrenin dinamiklerden ilham aldım. Bunlarla beraber bir sunum hazırladım." diye konuştu sanatçı...
ELİF ÇİFTÇİOĞLU; "VARKA İLE GÜLŞAH'IN TALİHSİZ AŞK HİKAYESİ"
Arap dünyasından Fars ve Türk Edebiyatı'na mal olmuş bir masal olan olan Varka ve Gülşah'ın hikayesinden ilham alan Elif Çiftçioğlu, beşik kertmesi bir çiftin hem kavuşamama hem de ayrılamama hikayesini anlatıyor.
11. yüzyılda Ayyûki tarafından yazılan masalda, Gülşah'ın kaçırılma anını yeniden yorumlayan sanatçı, Selçuklu döneminde sıkça kullanılan ve gücün sembolü olan savaş ve hayvan figürlerine yer veriyor.
Animasyonunda Japon sanatının etkilerini kullanan Çiftçioğlu, yavaştan yana olduğunu, zamanı yavaşlatabileceğimize inandığını bu yüzden de animasyonu çok yavaş hazırladığını söylüyor.
ERDOĞAN PAKSOY, "KONYA'DAN DÜNYAYA AÇILAN PENCERE"
Eserini hazırlarken serginin adından ilham aldığını söyleyen Erdoğan Paksoy, distopik bir evren yaratıyor. Geçmişe hep bir özlem olduğunu, meyvelerin tadının bile eskisi gibi olmadığını söyleyen sanatçı gelecek konusunda kaygılı olduğunun altını çiziyor. Bu yüzden eserlerinde hep bir gaz maskesi kullandığını söyleyen Paksoy, karanlık bir gelecek tasvir ediyor. Geleceği değiştirmek için önce kendimizi değiştirmemiz gerektiğini söyleyen sanatçı yurt içi ve dışındaki koleksiyonerlerin eserlerini ilgiyle takip ettiğini söylüyor. Sanatını Konya'daki atölyesinde sürdüren Paksoy takipçileri arasında Cem Yılmaz, Oğuzhan Uğur, Gökhan Türkmen, Hande Doğademir gibi isimlerin de yer aldığını söylüyor.
GÖZDE ATLAS "YAPAY ZEKANIN ÖĞRENME HIZI ETKİLEYİCİ"
İlk kez bir sergiye açık çağrıyla katıldığını söyleyen ressam Gözde Atlas, yapay zekayla da ilk iş birliği olduğunu söylüyor. Yapay zekaya karşı başta ön yargılı olduğunu söyleyen Atlas; "Benim işlerimle ortak bir dil oluşturabilir miyiz diye düşündüm. Akrilik olan tuvallerimle yapay zekayla çeşitli metaformozlar oluşturdum. Bazen de ona bıraktım ve bana çeşitli sürprizler hazırladı. Mesela kızı bir kuşa çevirmek istedim o çizmeyi de çevirdi. Benimle birlikte öğrendi ve keşfetti.