Her gün en az bir tane düzensiz göçmen botunun battığı haberini okuyoruz. Ama bu hiçbir şaşkınlık yaratmıyor bünyede. Alışmak insanoğluna hem ödül hem ceza… Her olayda olduğu gibi göçmen ölümlerini de kanıksadık. Mesela daha dün Ayvalık yakınlarında bir bottan bir bebek denize düştü. Herhangi bir yerde manşet olduğunu gördünüz mü? Hayır.
Peki Aylan bebekteki çığlıklarımız ne oldu? Ne olduğunu söyleyeyim yıllar içinde o çığlıklar çoğumuz için göçmen düşmanlığına dönüştü. Onlar ülkemize geldiği için suç oranı arttı, onlar ülkemize geldiği için kişi başına gelirimiz düştü, onlar ülkemize geldiği için şöyle oldu böyle oldu…
Hiç kimse satılan 12- 13 yaşındaki göçmen kız çocuklarını görmek istemedi. Kimse üç kuruşa sigortasız çalıştırılan göçmenleri konuşmak istemedi. Bir şeyi konuşmadığımızda yaşanmamış kılamıyoruz. Tıpkı Zonguldak’ta kaçak madende çalıştırılan Afgan Mohammad Nourtani ölmesini, öldükten sonra ocak sahipleri tarafından ormanda yakılmasını yok sayamadığımız gibi.
Kulağa ne kadar vahşice geliyor değil mi?
Bu vahşet ülkemizde yaşandı.
Bu vahşete bir göçmen neden olmadı.
Hatta tam tersine milliyetçi kimliğini eminim her ortamda gerine gerine söyleyen MHP’li eski Gelik Belde Başkanı Hakan Körnüş ve ortağı Enver Gideroğlu yaptı. Onlar sadece bu ülkeden vergi kaçırmakla kalmadılar, kanunu çiğnemekle kalmadılar, bir insanın ölümünü de kapatmaya çalıştılar.
Ama zaten yok edilmeye çalışan vücut bir Afgan’ın vücuduydu. Kimse için pek de önemli olmamalıydı. Değil mi?
50 yaşında bir adamın hayatta kalabilmesi için ülkesindeki savaştan, kargaşadan kaçması yeterli olmadı. Sığındığı ülkede de insan muamelesi görmedi. Üç kuruşa iş güvenliği olmayan yerin yedi kat altında canından oldu. Naaşı da değer görmedi. Bazı insanlara öldü denmez, yaşadı denir yazmıştım bir yerlere.
Mohammad Nourtani için de yaşadı denemez sanırım.
İki güne bu da unutulur. Bir Afgan, bir Suriyeli bir suç işler onu konuşuruz. Bu ülkede daha önce her şey müreffeh ve mükemmelmiş gibi kendimizi yine üstün ırk ilan edip, başkalarını öteleriz.
İnsanın vatanı neresi diye sorsalar, tüm dünya derim. Tüm dünya bizim.
Fakat bu koca dünya Mohammad’ı sığdıracak yer bulamadı koynunda.
Ülkesinde doğdu, ülkesinde yaşayamadı, yaşamak için kaçtı, kaçtığı ülkede huzur bulamadı.
Ama bu topraklara gömülecek.
İşte bu da hepimizin derdi olsun.