Sosyal medyada karşıma bir tweet çıktı, bir kadın öldürülen kız kardeşi için adalet arıyordu. Son yıllarda adaleti hep sosyal medyada arıyoruz zaten. Henüz bulamadık ama en azından kamuoyu baskısı yaratabiliyoruz.
Tweet’te bir abla kız kardeşinin uzaklaştırma ve tedbir kararına rağmen 9 Ağustos’ta öldürüldüğünü ve bu cinayetin yeterince haber yapılmadığı konusunda isyan ediyordu. Öldürülen kadın Derya Pas. 39 yaşında. Kendini bambaşka biri olarak tanıtan Güner Aydın tarafından katledildi. 19 Haziran’da uzaklaştırma kararı almıştı üstelik… Bir arkadaşım bir adam tarafından sistematik tacize uğruyordu. Adam hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı gibi 7 ayrı suç duyurusunda da bulunmuştu. Peki ne mi oldu? Öyle bir kağıt üzerine yazılan karar hiç etki etmedi. Arkadaşımın mücadelesi devam ediyor.
Derya’nınki edemedi. Üstelik Güner Aydın daha önce işlediği bir cinayetten sabıkalıydı. Şimdi biliyorum ki bu yazıyı okuyanlardan bazıları kadının bu adamla ne işi vardı diye düşünecek. Asıl sormamız gereken soruyu kaçırarak; bir katilin dışarıda ne işi vardı?
Şimdi gelin başka katillerin de dışarı çıkma ihtimallerine bakalım.
YENİ İNFAZ DÜZENLEMESİ
14 Temmuz'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yeni infaz düzenlemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanarak 15 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Düzenlemeyle 31 Temmuz'a kadar cezaevinde bulunan bazı hükümlülere, kapalı cezaevinden açık cezaevine üç yıl erken geçme ve buradan da tahliye imkânı getirildi. Yasaya göre; bu hükümlüler arasında insan öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, dolandırıcılık, hırsızlık, yağma, rüşvet ve uyuşturucu suçlarından hüküm giyenler başta olmak üzere onlarca suçtan mahkûm olanlar yer alıyor.
Yukarıda yazan cümleleri birkaç kez okumanızı öneririm. Çünkü bu adına af denilmese de affa yakın bir uygulama. Yani adi suça karışmış insanlar çok da zaman geçmeden aramıza katılabilir. Yani hiç ders alınmamış sokak ortasında katledilen 20 yaşındaki Ceren Özdemir’den. Ceren’in katili Özgür Arduç, 5 yaşında bir çocuğu istismar etmekten ve öldürmekten cezaevindeyken açık cezaevine alınmasının ardından firar eden bir mahlukat. Mahlukat diyorum çünkü ne insan ne demek ne de zamir kullanmak içimden gelmiyor. Arduç kaçtıktan sonra hiç tanımadığı Ceren Özdemir’i evine girerken öldürdü.
Hiç tanımadığını özellikle belirttim. Çünkü bizim ülkemizde bir kadın/ bir genç kız biriyle herhangi bir şekilde tanışıyorsa ve öldürülüyorsa hemen suçlanabiliyorlar. O da öyle yapmasaymış, o da bunu giymeseymiş, o da o adama aşık olmasaymış… Mış, miş…
Aklıma ilk olarak sözde bir yayın organının Şule Çet için attığı başlık geliyor. “İki adamla bir plazaya girdi ve…”
Sadece bu cümle bile bir cinayeti meşrulaştırmak için kullanılabilir. Şule o gün o residence’dan atıldı. Katiller kurtulmak için debelendiler ama olmadı. Şule için, Pınar için, Münevver için ve adı aklıma gelmeyen birçok kız kardeşim için, “Onun da orada ne işi varmış” denildi, biliyorum. Yüksek sesle söylemeye cesaret edemeyenler içlerinden geçildi.
Oysa bir kadın gece 3’te sokakta yürüyor olabilir, bir kadın beğendiği bir adamın evine gidebilir, bir kadın kısa etek giyebilir, bir kadın fahişelik yapıyor dahi olabilir ama ÖLDÜREMEZSİNİZ. Öldüremezsiniz kısmının neresini anlamıyorsunuz bilmiyorum. Ama geldiğimiz noktada öldürmeye bayağı teşvik ediliyorsunuz, farkındayım.
Çünkü yukarıdaki infaz düzenlemesiyle Şule’nin katilleri, Pınar’ın katilleri, Cerenlerin katilleri, Derya’nın katilleri bir gün serbest kalabilir. Ve hatta Cem Garipoğlu yaşıyor olsaydı o da serbest kalabilirdi.
Türkiye’de kadın olmanın dayanılmaz ağırlığını biz biliyoruz. Keşke katillerimizi onurlandırmasanız.