En artık ben de müjdemi isterim.
11 Mart 2020 tarihinden beri Türkiye'de hayatı adeta felç eden, tüm dünya genelinde insanların alışkanlıklarını değiştiren Covid-19 yani koronavirüs belası 3 yıl sonra 'acil durum'dan çıkarıldı.
Şaka bir yana koronavirüse yakalanmayan ender insanlardan biriyim her halde. Gazeteci olduğumuz için son 3 yıl boyunca öyle kötü haberler ve görüntülerle karşı karşıya kaldık ki.
İnsanların bir kısmı 3 yıldır bu virüse inanmadı, aşı karşıtlarını geçiyorum, böyle bir hastalığın ölüme neden olduğuna ihtimal bile vermedi. Ama Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı rakamlar hiç de öyle gözükmüyor.
Dünyayı boşverelim; Türkiye'de koronavirüsün bilançosu ne? Biraz sizi rakamlara boğacağım ama bu durumu gerçekten dile getirmek gerekiyor.
Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan resmi rakamlara göre Covid-19 olgu sayısı 17 milyon 232 bin 66, iyileşen hasta sayısı ise 16 milyon 788 bin 849. Koronavirüs nedeniyle doe 102 bin 174 kişinin yaşamının yitirdiği açıklandı.
Burada araya gireyim; 102 bin 174 ölü rakamına özellikle muhalefetten yoğun itiraz var. Hastalık nedeniyle ölenlerin sayısının resmi ölü sayısından çok daha fazla olduğu iddia ediliyor.
Dünyada ise koronavirüs nedeniyle yaklaşık 7 milyon kişi hayatını kaybetti.
Pandemi süreci hepimizin hayatını olumlu olumsuz iki türlü de etkiledi. Çalışma düzenimiz değişti, eğlence anlayışları değişti, eğitim değişti, yemek kültürümüz bile değişti. Uzaktan çalışma tüm dünyada revaçta bir hale geldi.
Özellikle Türkiye gibi 2. dünya ülkelerindeki şirketler pandemiyi fırsata çevirdi. Uzaktan çalışmayı fırsat bilip masraflarını kıstı, ofisleri kapattı.
Aşı ise ayrı bir konu. BioNTech hakkında yüz milyarlarca euroluk davalar açıldı. Ben de BioNTech aşısı yaptıranlardan biri olarak merakla bekliyorum sonuçları.
Neyse; yine de ucuz atlattık.