Sosyal medyadan yardım istemişti. 15 yaşında zorla evlendirilecek olan çocuk kurtarıldı. Peki ya diğerleri?

Güzel bir Pazar yazısı yazmak isterdim. Ama bizim memlekette bu pek mümkün değil. Geçen hafta neler olduğuna bir bakalım. 15 yaşındaki A.Ö, 5 Temmuz’da sosyal medyadan zorla evlendirileceğini duyurdu, yardım istedi.

“Siz hiç 15 yaşında evlendirildiniz mi” diye sordu. Bu haberi okuduğumdan beri kendime gelemiyorum. Yolda yürüyorum, çalışıyorum, sohbet ediyorum, yemek yiyorum ama aklımın bir yerinde hep bu çocuk var. Telefonu olmasaydı, sosyal medyası olmasaydı, birileri onun yazdığı mesajları okumasaydı şu anda evli olacaktı. Telefonu ve sosyal medyası olmadığı için birileri onları görmediği, duymadığı için acaba şu anda kaç çocuk evli?

Goethe’nin “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir” sözündeki hassaslık benim için çocukları temsil ediyor. Keşke benim çocuklara olan hassaslığım cehennemim olsa da o çocuklar cehennemde yaşamasa… Ne yazık ki böyle olmuyor. A.Ö. sadece bir örnek. Meslek hayatım boyunca sayısız kez bu haberleri okudum, yazdım. Her seferinde bir yumru geldi boğazıma oturdu. Nasıl dedim, nasıl olabilir. Bir insan evladını kendi eliyle nasıl istismara uğramaya gönderir. Bir insan nasıl bir çocuğa çocuk değil de kadın gözüyle bakabilir. Sorsak şimdi A.Ö.’nün annesine çok seviyordur evladını. Onun için yapmıştır her ne yaptıysa. Çünkü çocukla evlenecek olan akrabası tutuklandı. Olaya buradan bakınca istismar olduğunu anlamak zor değil. Ve yine buradan bakınca annesinin kızından çocuk namus (!) denilen kavramı sevdiği açık.

Sosyal medyadan yardım istemişti. 15 yaşında zorla evlendirilecek olan çocuk kurtarıldı. Peki ya diğerleri?

Yazıları sayılara boğmayı sevmem. İnsanları da çok sarstığını düşünmem rakamların. Ama buraya koymak zorundayım ki daha iyi anlayalım. UNICEF’in çocuk evlilikleri 2021 verisinde, Türkiye, 202 ülke arasında 18 yaşından önce evlenen çocuk oranları listesinde yüzde 14,7’yle 87’nci sırada yer alıyor. İMDAT Derneği’nin derlediği verilere göre ise, 15 yaş öncesinde evlenen çocuk oranı sıralamasında ise yüzde 2 oranıyla, Avrupa’da çocuk evliliklerinde birinci sırada. TÜİK’e göre bu rakam daha az fakat belirtmek gerekir ki resmi olmayan ve nüfus idaresine bildirilmeyen çocuk evlilikleri TÜİK kayıtlarında yer almıyor. Açıkçası çocuk evliliği nasıl resmi raporlara geçebilir bunu da benim aklım almıyor.

 Sosyal medyada çok denk geliyorum; insanların annelerinin çocuk yaşta nasıl zorla evlendirildiklerini yazıyor. Öyle oluyor çünkü o kadınların kızları büyüyünce annelerinin hikayelerini anlatıyor. Hiç yaşamamış, hiç olmamış, bir hayat kuramamış kadınlar çok cesur çocuklar yetiştiriyor. Kendilerine benzemesin istiyorlar, güçlü olsunlar, okusunlar, bir hayat kursunlar, âşık olsunlar, çalışsınlar, elleri ekmek tutsun… Ama işte annelerin yaraları çocuklarına da miras kalıyor.

 Bizim de çocuklarımıza miras bırakmamız gerekiyor oysaki. Güzel bir hayatı, mutlu yarınları, yaşlarını yaşama özgürlüklerini… Ama öyle yapmıyoruz. Seçim öncesinde bile çocuk yaşta evlilikler tartışıldı ya. Kocaman adamlar ekranlara çıkıp bu evlilikleri savundu. Biri de çıkıp diyemedi ki “suç işliyorsunuz”! Biri de diyemedi ki; “Çocuklarımıza dokunmayın!”

 Oysa tüm gücümüz avazımız çıktığı kadar seslenmeliyiz, her yere ekranlar kurdurup izletmeliyiz, en caydırıcısından cezalar vermeliyiz. Çocuklarımıza dokunmayın, dokunmayın.