140Journos’un yaptığı belgeselleri seviyorum. Sadece belgesellerini değil, gazeteciliğin kalmadığı bir dönemde bu ekibin araştırmacı kafasını, yaratıcı işlerini ilgiyle takip ediyorum.
Son belgeselleri Kedicik’i de bu duygularla oturum izledim, hiç sarmadan-atlamadan 75 dakikayı bir oturuşta kesintisiz bitirdim.
Belgesel bugüne kadar 3 milyon 200 bin kez izlendi. Daha yayına verileli 6 gün olmasına rağmen büyük başarı. Şimdiden yarınlara kalacak, referans bir çalışma olduğunun kanıtı.
Peki böylesine kritik bir çalışma için yeterli ön hazırlık yapılmış mı?..
Hayır…
Bu yüzden Kedicik belgeselini sevmedim… Çok eksik olduğu için…
EBRU ŞİMŞEK'İN ADI BİLE GEÇMEZ Mİ?
Böyle bir Adnan Oktar belgeselinde, 90’lı yıllarda bu örgütle tek başına savaşan, mahkemeden mahkemeye koşan, her türlü itibarsızlaştırmaya karşı dimdik duran manken Ebru Şimşek’in adı bile geçmez mi?
Şimdilerde ailesiyle birlikte Amerika’da yaşıyor Ebru Şimşek, belki röportaj vermek istemedi ama Ebru Şimşek’in adını anmadan genç kuşaklara bir Adnan Oktar gerçeği anlatılabilir mi?
Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlerinden, operasyonu gerçekleştiren Furkan Sezer ve örgütün eski üyesi Özkan Mamati’nin anlatımları üzerine kurulu belgesel.
Adnan Oktar silahlı suç örgütü dava dosyasından yer alan materyaller kullanılmış.
Bir de örgütün eline düşmüş, şiddete, tecavüze, her türlü eziyete uğramış mağdur bir kadının anlatımları var. Ancak doğal konuşmuyor, önceden yazılmış bir metni okuduğu için anlattığı korkunç olaylardaki sahiciliği yok ediyor. İnsanın kafasında gereksiz yere yahu burada manipülatif bir şey mi var sorusunu doğuruyor.
Keşke böyle bir belgeselde birden fazla mağdurun tanıklığına başvurulabilseydi.
İKİNCİ GAZETECİ NAGEHAN ALÇI MI OLMALIYDI?
Konuyla ilgili kitap da yazmış Barış Terkoğlu’nun belgeselde yer alması çok doğru, peki ikinci bir gazeteci yer alacaksa o Nagehan Alçı mı olmalıydı?..
“Zamanında örgütü çok ciddiye almadım, magazinsel gördük olayı” itirafı dışında tek bir cümlesi yok.
Oysa bu örgütle 90’lı yıllarda en çok mücadele eden gazeteciler rahmetli Yavuz Gökmen, Fatih Altaylı ve o dönem onların genel yayın yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök’tür… Ebru Şallı bile sonraki yıllarında verdiği röportajlarda hep bu üç gazeteciye destekleri için özel teşekkür etmiştir.
FATİH ALTAYLI İTİBARSIZLAŞTIRMA KAMPANYASINA MARUZ KALMIŞTI
Fatih Altaylı 90’lı yıllarda yazdığı yazılar sonrasında Adnan Oktar müritlerinin ağır itibarsızlaştırma kampanyasını yaşadı. Bugün Adnan Oktar örgütü sosyal medyada ne yapıyorsa o dönemde internet bile yok gönderdikleri fakslarla aynı şeyi yapıyorlardı. Gazetelere, şirketlere montajladıkları fotoları fakslayıp hedefe koydukları kişileri itibarsızlaştırmaya çalışırlardı. Fatih Altaylı’nın o dönem yaşadıklarını ve ne diyeceğini bu belgeselde görmek isterdim.
OKTAR BABUNA OLAYI?
Ya 1990’ların sonunda bütün ülkenin kan vermek için seferber olduğu Oktar Babuna olayı? Adnan Oktar örgütünün üyesi olan Babuna için bu ülkede 160 bin kişi kan ve ilik örneği verdi. Buna dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş mu yol verdi, dönemin iktidarı mı kusurluydu, o kanlar ne oldu? Bırakın cevabını bulmayı belgeselde bu konunun esamesi bile okunmuyor.
Fotoğraf: Oktar Babuna'ya kan vermek için oluşan sıradan...
ADNAN OKTAR NASIL BU KADAR PALAZLANDI?
Keza işin siyasi ayağı… Belgeselde o da hiç yoktu… Barış Terkoğlu biraz kenarından geçmese sanki gökten gerçekten mesih gibi inmiş zannedecektik Adnan Oktar’ı… Sadece bu dönemin iktidarı değil… Ecevit’ler Demirel’ler, Çiller’ler, Özal’lar, Mesut Yılmaz’lar döneminde ne oldu da Adnan Oktar bu kadar palazlanıp, yıllar boyu yüzlerce binlerce aileyi perişan etti…
Bu sorulara takılmazsanız, iyi bir belgesel Kedicik…