Genç Werther'e çağrı: Gel bir de Türkiye'de yaşa!

Türkiye'de genç olmak, Türkiye'de genç bir kadın olmak... Hangisi daha zor karar veremesem de ne hissettirdiğini çok iyi biliyorum. Çocukken daha güvende hissettiğim daha konforlu hayat yaşayacağım diye tahmin ettiğim yaşlarda borçlarla savaşmanın, Türkiye'de yetişen bir kadın olmanın pasif agresifliği var üzerimde. Ancak tahmin ediyorum ki; bu yük sadece bende değil tüm kuşağımda...

Genç Werther’in Acıları piyasaya çıktığı dönemde birçok kişinin intihar etmesinin asıl sebebi olarak gösterildi. Roman piyasaya çıktıktan sonra Almanya’da intihar vakalarının büyük oranda arttığı görüldü. Werther, sakin ve sessiz bir yaşam hayaliyle yerleştiği kasabada toplumun ikiyüzlülüğü üzerine düşünür yazar çizer. Hatta şöyle der mektubunda: 

“Tüm mesleklerin zavallı yaşamımızı uzatmaktan başka bir amacı olmayan gereksinimleri yaradığını ve bir de arasında sıkışıp kalınan duvarlara renkli figürler ve aydınlık resimler resmedildiği için meraklarımızla ilgili bazı noktalardaki tüm avuntuların yalnızca düşsel bir teslimiyet olduğunu gözlemlediğimde- bunların hepsi Wilhelm, beni dilsizleştiriyor. Ancak kendi içime dönersem bir dünya buluyorum! Yine tasvir ve etkin bir güçten çok, sezgi ve belirsiz bir arzuya yer veren dünya bu”

Genç Werther bu yazıda asıl mesele değil aslında. Türkiye'de yaşayan bir Gen Z olmak, olmaya çalışmak asıl mesele.

Bu darlıkta, yoklukta, enflasyonda, cinayetlerin, saldırıların arasında ideallerine hedeflerine duygularına yönelebilmek. Depresyona bile girmek lüks sayılıyor bu dönemde.  Yeni kuşak ne beğeniliyor ne de seviliyor.

Yapılan araştırma da gösteriyor ki...

Gençler de önceki kuşaktan memnun değil.

Şubat 2022'de Z kuşağı ile ilgili yapılan bir araştırmada; 18-25 yaş kuşağındaki gençlerin dörtte üçünün politikacılara ve siyasi partilere güvenmediklerini, Cumhurbaşkanı makamına güvenmeyen genç oranının yüzde 58 olduğu ortaya çıktı. İmkan olması durumunda yurt dışında yaşamak isteyen gençlerin oranı yüzde 73 olarak kayıtlara geçti.

Yapılan araştırmanın detaylarına inecek olursak;

Gençlere göre, ülkenin bugün ve gelecekteki en temel sorunları arasında ekonomik çöküntü, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı başta geliyor.

Gençlerin yüzde 82,9'u "Türkiye'de gelir dağılımının dengesiz olduğunu, eşit olmadığını" kayda geçiriyor. Türkiye'de gelir dağılımının dengeli ve eşit olduğunu söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 1,8.

İşsizlik konusunda araştırmaya katılanların yüzde 87,3'ü "Türkiye'de çok fazla işsizlik var" görüşünü dile getiriyor. Araştırmada, "Bu bulgu da, gençliğin, Türkiye ile ilgili geneldeki umutsuz ve olumsuz bakış açısı ile paralel bir görüş sergilediğini göstermiştir.

Gençler, işsizliğin birinci nedeni olarak "adam kayırmacılık ve torpili" gösteriyor.

Yüzde 64,1'i de kamuya işe alımlarda ehliyet ve liyakate göre davranılmadığını düşündüğünü.

"NE MUTLUYUZ, NE MUTSUZ"

Gençlere memnuniyet ve mutluluk durumları sorulduğunda yüzde 55,2'sinin "şimdiki yaşamından ne tam olarak mutlu ne de mutsuz olduğu" yanıtını verdiği görünüyor. Katılımcıların yüzde 25,8'i ise, şimdiki hayatından hiç memnun olmadığını, aksine mutsuz olduğunu ifade ediyor.

Türkiye’de Z kuşağını en çok endişelendiren konuların en başında ise %32 ile hayat pahalılığı ve cinsel taciz var. İşsizlik (%31), gelir eşitsizliği (%20) ve terör (%14) Türkiye’deki Z kuşağını en çok endişelendiren diğer konulardan. 

Hem dünya hem de Türkiye verilerine bakıldığında her iki kuşak için de kadınların stres seviyelerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğu görülüyor.

Kadınların cinayete kurban gittiği, şiddetin tecavüzün yaygın olduğu Türkiye'de mutlu bir genç olmak çok da mümkün görünmüyor. Duygulara yer verilmiyorken, asıl hissettiğimizin tükenmişliğimizin ifade edilmesine bile izin verilmezken Türkiye şartlarında yaşamak ne kadar mümkün?

Çocuk işçiliğin yıllardır bitirilmeye çalışması ancak sokaktaki dilenci çocukların her geçen gün artması Türkiye'ye dair hayallerimizi nasıl süsleyebilir?

Gazeteciler hapse atılıyor, medya susturuluyor. Kadılar ölüyor tekel bayilere silahlı saldırı yapılıyor. İstanbul'un göbeğinde başınıza gelmeyen kalmıyor. 

Yani demem o ki Werther, acıları yarıştırmak haddime değil ama, sen gel bir de Türkiye'yi gör.