Bir dönemin efsane filmi 'Elm Sokağında Kâbus', korku filmleri arasında bir klasik olmayı başardı. 1984 yapımı filmin yönetmeni, Çığlık filminden de hatırlanan ABD'li yönetmen Wes Craven; Freddy Kruger karakterine hayat veren başrol oyuncusu ise Robert Englund'dır. 80'ler ve 90'lar çocukları için tam bir kabus haline gelen 'Elm Sokağında Kâbus' filmi gerçek bir olaydan alınmış. Fantastik öğeler içeren filmin nasıl gerçek olabileceğini merak ediyorsanız, yazının devamını okumanızı tavsiye ederim.
Wes Craven'ın kaleme aldığı Freddy Krueger, bir çocuk katiliyken, çocuklarını öldürdüğü ebeveynler tarafından hapsedilip yakılıyor ve yandığı sırada rüya şeytanlarıyla bir anlaşma yaparak farklı boyutta hayatta kalmayı başarıyor. Krueger, öldükten sonra kendisini yakan ailelerden intikam almak için geri dönüyor ve genellikle o ailelerin çocuklarının rüyalarına girerek onları hazin bir sona sürüklüyor.
Yapımcı, yönetmen ve senarist Wes Craven, Freddy Krueger'ın doğuşunun gerçek bir hikayeye dayandırmış. 80'li yıllarda sıradan bir günde gazete okurken rastladığı bir haberde yer alan ayrıntılar ünlü yönetmenin böyle bir korku efsanesi yaratmasına neden olmuş.
Kamboçya'dan kaçarak ABD'ye yerleşen bir ailenin yaşadıklarının anlatıldığı haberde yaşları 19'dan 57'ye kadar değişiklik gösteren mülteciler korkunç kâbuslar görüyor hatta herhangi bir sağlık sorunları olmamasına karşın bazıları uykularında yaşamlarını kaybediyordu.
81 yılında fark edilen olay takip edilse de 10 yılda ölümlerin sayısı 117’ye kadar çıkıyor. Olayları takip eden uzmanlar durumu 'Asya Ölüm Sendromu' olarak adlandırsa da bir süre sonra 'Ani Beklenmeyen/Açıklanamayan Gece Ölümü Sendromu' adı konuluyor.
ABD’li adli tıp asistanı Dr. Michael McGee, yaşanan ölümlere anlam vermediğini söyleyerek, “Neden öldüklerini bilmiyorum. Kafalarından vurulmadılar, kalplerinden bıçaklanarak ölmediler. her vakada otopsi yaptık ancak yol alamadık” diyor.
Craven ise haberi okuduğu anda zihninde bir ışık yanıyor ve Elm Sokağı'nda Kabus'u yazmaya karar veriyor.
'Ani Açıklanamayan Gece Ölümü Sendromu', yıllarca gerçekten de açıklanamayan vakalar olarak kalırken, gizemin sürdüğü yıllarda 'Elm Sokağında Kâbus' filmi vizyona giriyor. Her geçen gün sayı artıyor ve kimse bir şey yapamıyordu.
Sağlıkçılar, sendrom hakkında daha detaylı bilgi edinmek ve bir ihtimal yaşananları çözebilmek için daha önce yapılan otopsileri detaylı incelemeye karar veriyor ve işin rengi değişmeye başlıyor. Uzmanlar, hayatını kaybeden 18 kişinin kalplerinde büyüme olduğunu, 17'sinin ise iletim sistemlerinde kalbin kas kasılmalarını başlatan ve koordine eden kusurlar bulunduğunu fark ediyor. Otopsi ekibinin başı Dr. Friedrich Eckner, “Hayatını kaybedenlerde benzer durumlar tespit ettik. Kalpleri kısa devre yapmış gibi duruyor” açıklamasını yapıyor.
1992 yılında Pedro Brugada ve Josep Brugada, araştırmalar yaparak ölümlerin asıl nedeninin bazı genlerde bulunan mutasyonların neden olduğu ve kalbin normal ritmini bozan 'Brugada Sendromu' olduğunu tespit ediyor.