Türkiye, tarihi ve eşsiz doğal güzellikleriyle sadece bölgesinin değil dünyanın en güzel turizm merkezlerinden biri. Biz bunun farkında olmasak da Türkiye dışında yaşayan herkes bunun farkında.
Zaten Türk lirasının neredeyse pula döndüğü son yıllarda yabancılar onlar için sudan ucuz bu turizm cennetine tabiri caizse akın ediyor.
Türkiye'nin hemen hemen her bölgesi turizm merkezi diyebiliriz. Bunlardan biri de Cunda Adası ve Ayvalık bölgesi. Biz de yılın yorgunluğunu atmak için çok kısa da olsa nefes almak amacıyla Cunda Adası'nda 4-5 günlük kısa bir tatil planladık. Gel gör ki nefes almak, huzur bulmak amacıyla geldiğimiz Cunda ağzımızı açık bıraktı.
TURİSTİN ESNAFLA İMTİHANI
Rum evleri, dar ama dokusuyla kendisine hayran bırakan sokakları, konakları, mis gibi temiz denizi ve güzel beach'leriyle adeta küçük bir cennet Cunda. Ama cennete adım attığınızda gördükleriniz huzur bulmak için geldiğiniz yerde huzurunuzu kaçırıyor.
Belediye ile başlayalım; esnafla bitiririz. Adanın en büyük sorunu denetimsizlik ve otopark. Belediyeye ait meydanda 20-30 araçlık küçük bir otopark bulunmakta. O alanın dışındaki heryer ise 'birilerine' verilmiş. Dağ taş tepe bu kişiler tarafından otoparka çevrilmiş, 5 dakika da bıraksanız 10 dakika da bıraksanız 50 liranızı alıyorlar. Bana sorarsanız en az günde 1000 araçlık bir park sirkülasyonu oluyor; birileri büyük paralar kaldırıyor.
Kaldığınız otelden çıktığınızda, "Acaba burası bana ne kadar kazık atar" diye şaşkın şaşkın bakarak dolaşıyorsunuz. Esnaf, adaya gelen misafirlere 'yolunacak kaz' gözüyle bakmaktan hiç çekinmiyor. Misal vereyim; Taş Kahve adanın en 'tanınmış' yerlerinden. Herkes 'Mutlaka gidin' diyor. Gittik; evet. Resmen pos makinesini masamıza attılar. Müşteriye, misafire ilgi alaka diye bir şey yok; zira biliyorlar ki illa ki boş masa kalmayacak.
Marketinden dondurmacısına, tostçusundan hediyelik eşyacısına kadar esnafa günaydın, kolay gelsin deseniz bile cevap alamıyorsunuz. Cunda'yı ayakta tutan butik otellerin misafirlerine gösterdiği nezaket ve ilgi.
Cunda'yı belediye zaten gözden çıkarmış. Sokaklardaki pislik, resmen misafirleri kazıklamaya çalışan esnafı denetlememe, adayı resmen otoparkçılara terk eden belediye gerçekten beni çok şaşırttı. Cundalılar da belediyeden şikayetçi; ama değişen bir şey yok.
ŞEYTAN SOFRASI REZİLLİĞİ
Ayvalık'ta tatilini geçirenlerin bir diğer uğrak noktası ise Şeytan Sofrası. Gelin görün ki Şeytan Sofrası da bitmiş. Yıllar önce ziyaret ettiğimde bir yörük çadırı vardı o kadar. Şimdi garip bir şeytan heykeli konulmuş, bir 'tesis' açılmış. Ama sanırım tesisten belediyenin yine haberi yok. Etraf pislik içerisinde. Zaten oraya gelen misafirler pet şişe ambalajından ıslak mendile kadar ne bulduysa dilek dilemiş. Hadi onu geçtim; Şeytanın Ayak İzi'ne para doldurulmuş, çöpler, kartvizitler ne bulunduysa atılmış...
Etraf pislikten geçilmezken, o 'tesiste' bir şeyler içmek istemek gibi bir hata yapmayın. Zira ne olduğu belli olmayan bir limonatayı hamur haline gelmiş bir kağıt bardak içerisinde 50 liraya 'ikram' ediyorlar. Aynı otopark çilesi orada da var. Standart 50 lira da oraya bayılıyorsunuz.
Yok böyle bir rezillik.
Oysa oraya belediye kendi işlettiği bir tesis açsa, temiz ve güzel bir hizmet verse, turistik bir noktayı harika bir yere dönüştürse olmaz mı?
Cunda gibi, Ayvalık gibi turizm cennetini cehenneme çeviren esnaf mı belediye mi?
Çok net bir cevabım var da neyse.