Bugün 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Kadınlardan korkmuyorsanız cadılardan korkun!

Karanlığın güçleri, aklımızı ve yüreğimizi bastırmak için günah sözcüğünü yaratan o güçler kendilerini göstermeye kalktıklarında korkamayız, korkmamalıyız. (…)
Günah nedir? Sevginin kendini göstermesini engellemek bir günahtır. Ve Ana, sevgidir. Toplumun bize dayattığı yolda değil, kendi yolumuzda yürümeyi yeğleyebileceğimiz yeni bir dünyaya giriyoruz. Gerekirse, bir kere daha karanlığın güçlerinin karşısına dikilebiliriz. Sesimizi ve yüreğimizi kimse susturamaz.” “Portobello Cadısı” (Paulo Coelho, 2006)

Erkeğin kadınla savaşı yeni başlamadı. Dünyaya bile cennetten Havva yüzünden düşüldü. Şeytan ilk kadını kandırdı. Kadın da erkeği. Yani bu hikâyenin de masumu Âdem idi. Âdem’in aklı yok ya yiyivermiş elmayı.

Sonra hop dünyaya!

Kadının zararı daha doğar doğmaz dinlerle kazındı beynimize. Üstelik tüm dinler birbiriyle savaşırken hepsi kadına aynı yerden baktı. Kadın zararlıydı ve aslında Âdem gibi topraktan da yaratılmamıştı. Onun kaburga 13. kaburga kemiğinden doğduğu gibi ismini de Âdem bahşetmişti…

HYPATİA’NIN ÖLÜMÜ…

Yunan tarihinin ilk kadın bilim insanlarından biri olan ve matematik alanında çalışmalar gerçekleştirmiş Hypatia, doğayı mantık ve matematikle anlamak istemişti. Bunu o dönem yapan ilk insan değildi elbette ama kadındı. Hem kadındı hem aklı çalışıyordu. Olacak iş miydi? Erkeklerin ve kilisenin en büyük düşmanı haline geldi. Ona yönelik baskılar öylesine arttı ki sonunda halk da düşman oldu. Ve bir gün bir erkek çetesi tarafından barbarca katledildi. Katledilmesi yetmedi; derisi yüzüldü.

Bugün 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Kadınlardan korkmuyorsanız cadılardan korkun!

CADI AVI ASLINDA KADIN AVIYDI

Tek Tanrılı dinlerin yayılmasının ardından kiliseler, Pagan adıyla anılan ve köylerde yaşayan insanları şeytanla iş birliği yapan cadılar olarak tanımlamaya başladı. Birtakım bitkileri kaynatarak insanları sağlığına kavuşturan kadınlar eskiden lokman hekimken artık büyücü ve cadı olarak görülmeye başlandı. Meydana gelen depremlerden, sellerden bu kadınlar sorumlu tutuldu. Kuraklığı da onlar yaptı, salgın hastalıkları da onlar yaydı. Elbette bu kadınlar yaşatılmamalıydı. İşte cadı avı böyle başladı.

Bugün 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Kadınlardan korkmuyorsanız cadılardan korkun! - Resim : 2

Oysa cadı avıyla ilgili uluslararası literatür incelendiğinde “cadı” olarak nitelendirilenlerin; o dönem sosyal ve ekonomik olarak marjinalleştirilmiş gruplardan, küçük çocuklardan, yoksullardan, boşanmış ya da eşi ölmüş olan kadınlardan, fiziksel ve zihinsel yeti yitimi olan kişilerden oluştuğu görülmekte. Ayrıca erkek egemenliğini reddederek de cadı olmak mümkündü. Örneğin ülkesi için cesurca savaşan Jeanne d'Arc erkek gibi giyindiği ve erkeklerle beraber olmayı reddettiği için henüz 19’undayken diri diri yakıldı.

CADI AVI BİTMEDİ

Türkiye’de, kadınların sosyal, ekonomik ve politik koşulları incelendiğinde, erkeklere oranla ikincil konumda olduklarını söylemek yanlış olmayacak. Hatta kültürel kodlarımızı biraz yakından incelersek oralarda kadınların, erkeklerin taleplerine itibar göstermeleri, erkeklere sadece erkek olarak saygı duymak zorunda olmaları gibi beklentileri görmemiz de mümkün. Bakmayın kendi kendimize zorlayarak girdiğimiz alanlardaki varlığımıza, siyasetçilerimiz her konuşmalarında “anne olmamız” gerektiğini bastıra bastıra söylüyor. Nazik, utangaç ve itaatkâr olmamız bekleniyor. Olmadığımızda da yaşam hakkımız elimizden alınıyor. Yani cadı avı hiç bitmedi. Her erkek ve her toplum kendi cadısını yaratmaya devam ediyor.

17 yaşındaki Münevver Karabulut'un katledilmesinin ardından kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2013 yılından 2023 yılına kadar toplamda 4 bin 197 kadın öldürüldü. Öyle tanımadıkları insanlar tarafından da öldürülmedi bu kadınlar. Kimi zaman babaları, kimi zaman kocaları, kimi zaman kardeşleri, kimi zaman komşuları tarafından katledildiler. Sadakatsizlikle suçlandılar, tahrik ettikleri söylendi, katiller hâkim karşısında kravatlarını takıp boyunlarını bükünce “iyi halli” bile sayıldılar…

KADINLARDAN KORKMUYORSANIZ CADILARDAN KORKUN

25 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti'nde, Salcedo'da Ojo de Agua adlı köyde doğmuş Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestina Hareketi'nin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşler diktatörlüğün askerleri tarafından kaçırıldı, tecavüze uğradı ve öldürüldü.

1981 yılında Dominik’te toplanan Latin Amerikalı Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi. 1985 yılında Birleşmiş Millet tarafından resmen tanındı.

Fakat kadınların mücadelesi 1981 yılında başlamadı. Var olduğumuzdan beri cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık, ataerkil toplum normları, aile içi şiddet, aile dışı şiddet ile mücadele ediyoruz. Üstelik omuz omuza.

İnsanın dünyaya düşüşünün kadınla başladığına inananlar hatırlamalı ki ilk cinayeti de erkek işledi. Üstelik kardeşini öldürerek. Cinayetlerine kadınları öldürerek devam eden erkeklere tek diyeceğim ise; kadınlardan korkmuyorsanız cadılardan korkun. Artık avlayamayacağınız kadar çoğuz.