Geçtiğimiz yıl Ekim ayında iki kalp krizinin ardından anjiyo oldum ve iki stent takıldı. 45 yaşında bakıma girdik de diyebiliriz buna.
Belli ki ucuz atlatmışız, bundan sonra dikkat etmek lazım deyip yola devam etti. Kısacası artık bir kalp ve tansiyon hastası bir gazeteci olarak sıfır stresle yaşamam gerekiyormuş; doktorum öyle dedi.
Bu ülkede sıfır stresle yaşamak, üstelik gazetecilik (!) mesleğini yaparken. Neyse bu konu derin, o tarafa girmeyelim.
Kronik hastalıkları olanlar bilir; sürekli kullanılan ilaçlar için rapor yazılır, ilacınız bittiğinde aile hekiminden veya iş yeri hekiminden yazdırıp ilaçlarınızı kullanmaya devam edebilirsiniz. Yani bu durum öyleymiş, geçtiğimiz yıl öğrendim ben de.
Lakin; bu raporun süresi 1 yılmış. 1 yıl sonra raporunuz bittiğinde -benim gibi kalp rahatsızlığınız varsa- bir kardiyoloji polikliniğine gidip doktorunuza tekrar raporunuzu yenilemesini istiyormuşsunuz. Tabii ki bunu raporunuz bitmeye yakın değil, ilaçlarınızı yazdırıp alamadığınızda öğreniyorsunuz. Bu da böyle bir sistem işte.
Asıl sıkıntı burada başlıyor. Sağlık sistemindeki devrim (!) sonrası bütün doktorlar Merkezi Hekim Randevu Sistemi'nin (MHRS) ucunda. İstediğiniz hastaneden istediğiniz doktordan randevu alabiliyorsunuz. Teorik olarak mümkün, ama pratik olarak öyle bir şansınız yok; eğer İstanbul'da yaşıyorsanız.
Raporunuz bitmiş, ilaçlarınız yok, kalp hastasısınız. Kimse sizi "Raporunuz bitecek 1 ay sonra, ilaç alamazsınız ona göre raporunuzu uzatın" diye uyarmıyor tabii. MHRS'ye giriyorsunuz, randevu yok, doktor yok. En yakın randevu 10 gün sonraya üstelik İstanbul'un bir ucuna çıkıyor. Hiçbir şekilde bir çözüm yok yani.
Türkiye'nin çözüm merkezi Twitter'a (X) yazıyorsunuz, o da ne! Hemen Sağlık Bakanlığı Çözüm Merkezi ulaşıyor size. Ama yine bir hayal kırıklığı; telefondaki hanımefendi çözüm sunmak yerine MHRS'deki sizin gördüğünüz randevuları tekrarlıyor. İlacım yok, 10 gün sonraya nasıl bekleyeyim dediğinizde ise "Haklısınız, şöyle yapalım" diyerek nefis bir öneri sunuyor:
"Hastanelerimizde kota var. Sabah mümkün olduğu erken bir saatte giderseniz ve oradaki doktorlara 'rica' ederseniz randevusuz olarak belki bakarlar, deneyebilirsiniz..."
Yıl 2023.
Seçim meydanlarındaki barkovizyonlarda "SGK'nın hali" diyerek gösterilen görüntüler akla geliyor o anda. Sağlıkta devrim yapılmıştı hani? Kalp hastası gidip 'rica' ederek ilacını almaya çalışacak. Ha, eczaneye gidip parasıyla al deseniz, ilaç fiyatları uçmuş en az 1000 lira tutar.
Bakanlıktan arayan hanımefendiyi dinledim, sabah 06.50 sıralarında gittim hastaneye. O da ne; sabahın 07.00'sinde insanlar hastanede sıraya girmiş randevu almak veya 'rica' etmek için... Bankodaki memurlara bırakın rica etmeyi soru sormak ne mümkün, onlar zaten Prof. asistanı gibi. Burunlarından kıl aldırmıyorlar. 3 doktora tek tek rica ettim, tabii ki olumlu dönüş olmadı. Dördüncü doktora yine rica minnet ettim, gazeteci olduğumu söyleyince de sağ olsun yardımcı oldu da ilaçlarımı yazdırabildim.
Bu ülkede hasta olmayın, özellikle kalp hastası hiç olmayın. Gerçi hasta olmanıza gerek yok; hiç göz muayenesi için MHRS üzerinden randevu almayı denediniz mi?
Bence deneyin.
Göz muayenesi olmak isterken sinir hastası veya kanser olabilirsiniz.