“Bir adın vardı senin, peşinde de üç büyük şair...”
Türk edebiyatının en değerli isimleri arasında yer alan Tomris Uyar'dan bahsedeceğim bu yazıda.
Yaşamayı büyük bir tutkuyla seven, ne şanslıyız ki bu tutkunun izlerini edebiyata aktaran biriydi kendisi. Yalnız kendisi değildi Tomris Uyar'ın yaşamak sanatını ne kadar da ciddiye aldığını öğrenmemizi sağlayan. İkinci Yeni'nin şairleri, Tomris Uyar için yazdıkları şiirlerde yeteri kadar açıklayıcıdır bu anlamda.
Yazmayı çok seven, bu nedenle Gazetecilik okuyan ve sayısız eseri bizlere bırakan, bir isimdir kendisi. Olağanüstü diliyle yaptığı çeviriler, belki de orijinal dilinden okumayı arzulatmayacak kadar başarılıdır. Öyküleri ise ikinci bir ağızdan anlatılamayacak kadar özeldir. Ben ilk olarak Yürekte Bukağı isimli kitabıyla başladım Tomris'in öykülerini okuma yolculuğuma.
İkinci Yeni şiir hareketinde hiç de yadsınamayacak kadar büyük bir eskisi söz konusudur Tomris Uyar'ın. Hiç şiir yazmamış olmasına rağmen, değerli şairler tarafından çok sayıda şiir yazılmıştır kendisi için. İlham kaynağıdır Tomris Uyar. Kendisini 'Uyumsuz' olarak tanımlayan, ilham kaynağı oluşundan rahatsız olan eşsiz bir ruh.
Devrin en önemli şairlerinin aşık olduğu bir insan olmak nasıl bir duygu diye sorulduğunda; “Kendime bir ilham periliği vehmedecek kadar komik bir insan değilim tabii. Kendimi de o kadar beğenmem. Yalnız şöyle bir şey var: Düşünen ve sorgulayan bir insanım. Bu sözünü ettiğiniz kişiler de kendi yaptığı işleri sorgulayan, düşünen, tartışmayı seven kişilerdi. Herhalde asıl çekici yanım buydu benim. Tartışırdım. Bir de çok açık sözlü olmam etkili olmuştur sanıyorum. Konuyu anlamam ve disiplinli olmam,” bile demiştir.
Ülkü Tamer
Tomris Uyar, ilk evliliğini kolejde tanıştığı Ülkü Tamer ile yapar.
Mutlu evlilikleri, Ekin ismindeki kızlarının henüz birkaç haftalıkken sütten boğularak hayata veda etmesiyle çıkmaza girer. Tomris Uyar, evladını kaybetmenin acısını atlatamaz. İkili kısa süre sonra boşanır.
Cemal Süreya
Ankara’daki Sanatseverler Derneği Lokali’nde aynı masada rakı içerken tanışır Cemal Süreya ile Tomris Uyar; ikisi de evlidir o dönem. Kimilerine göre, ikisi de birlikte olmak için eşlerinden boşanır.
Son derece tutkulu bir aşk yaşar Cemal Süreya ile Tomris Uyar. Bir yakınları, bu aşkı şöyle anlatır: Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlıyordu Cemal Süreya. Bir gün Tomris Uyar, ‘biraz gez dolaş arkadaşlarınla falan buluş’ dedi. Ertesi gün geç geldi Cemal Süreya, daha ertesi gün de hep geç geldi. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i gördü ve gerçek ortaya çıktı. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya… Tomris Uyar tarafından durumun adı derhal kondu: Şahsiyet Rötarı…
Cemal Süreya, beraber geçen üç yılın sonunda tutkuyla sevdiği Tomris'ten ayrılır. Nedeni ise, bir rivayete göre 'Tomris'e asla sahip olamayacağını' hissetmesidir. Uyar, Cemal Süreya ile olan ilişkisi sorulduğunda, şöyle der: “Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. ‘Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikâyen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim; benim ağzımdan kimse duymayacak’ dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”
Cemal Süreya, büyük aşkı Tomris Uyar için birçok şiir yazmıştır. İçlerinden birini ekliyorum yazıya.
Gül
Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
Önümü arkamı bilmiyorum
Azaldığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin
Ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
Ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum
İstasyonda tiren oluyor biraz
Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
Her nasılsa sokağa düşmüş
Kolumu kanadımı kırıyorum
Bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı
Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
Turgut Uyar
Tomris Uyar, Cemal Süreya ile ilişkisinin son demlerinde Turgut Uyar ile tanışır. Tomris Uyar, Turgut Uyar ile tanışmalarını ve ilişkilerinin filizlenmesini, “1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.
Hâlâ duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu” sözleriyle anlatır.
1969’da evlenirler ve bu evlilikten bir çocukları dünyaya gelir. Tomris Uyar, Turgut Uyar’ın kendisini nasıl sevdiğini şu sözlerle anlatır:
“Bir ara ben onun dünyaya açılan penceresi olmaktan da öte bir şeydim, bir parçası gibiydim. Ve kendimi bir parçası gibi hissettiğim için de sıkılıyordum tabii…
Turgut, beni her an elinden kaçıracakmış gibi gereksiz bir kaygıyla yıpranacak; ben de hiçbir rekabetin söz konusu olmadığı bir alanda, boyuna birinci seçilmekten yorulacaktım.”
Turgut Uyar da çok sevmiştir Tomris'i.
Tomris'e
Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
Kış gecesi amcamızdır, bahar yakından kardeşimiz
Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için
Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için
Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan durmadan
Dağ biraz daha benden, deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan
Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
Seni övdüğüm zaman
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman.
Edip Cansever
Kişisel bir yorum yapmak gerekirse, Tomris Uyar'ı en çok seven, ona saf bir sevgi besleyen kişi, Edip Cansever'dir. Öyle çok sevmiştir ki, her yıl 15 Mart'ta (Tomris Uyar'ın doğum günü) ona bir şiir armağan eder. Büyük bir dostluk vardır aralarında. Tomris Uyar da Edip Cansever'i tarifsiz bir duyguyla sever.
Tomris Uyar, Edip Cansever için şu sözleri sarf eder:
“Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.”
Edip Cansever'in Tomris Uyar'ın doğum günü için yazdığı şiirlerden biri ile noktalıyorum yazımı. En sevdiğim şiir; aşkı iliklerime kadar hissettiren, tüylerimi diken diken eden. Bu şiirin benim için en önemli özelliği, bir kadının en basit hallerinin bile onu tutkuyla seven bir erkek için ne kadar eşsiz olabilmesidir. İsmi hiç de hissettirdiği duygular kadar büyük değildir; aksine son derece mütevazıdır: Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir.
Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet’nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
Öyle kısaydı ki adımların
Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
Ölçülür ve denk düşerdi ancak
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Yok bir yanıtın “nereye” diyenlere
Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın
Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere
O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun
Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden
Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
Hani Etiler’den Hisar’a insek bile
Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
Çok yaşında her zamanki çocuksun gene
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar
Mutfağın mutfak olalı böyle
Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı
Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
Oysa güneş pek batmadı senin evinde
Söyle
Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.