Yaşadıkları toplumda annesinin hafif meşrep bir kadın olarak bilinmesi, babasını aldatması ve ölümünden annesini sorumlu tutması nedeniyle annesine büyük bir nefret duyan Bihter, genç ve güzel bir kadındır. Babasının ölümünün ardından büyük bir yıkım yaşayan Bihter, babasından arda kalan borçlar nedeniyle zengin ve saygıdeğer bir iş insanı olan Adnan ile evlenmek isteyen annesinden intikam almak, aynı zamanda da huzurlu ve güven dolu bir aileye sahip olmak için kendisini çok beğenen bu adamla evlenir. Adnan Bey'in iki çocuğuyla iyi bir ilişki kurmak isteyen ancak bunu yalnızca küçük Bülent ile yapabilen Bihter, Adnan Bey'in büyük çocuğu Nihal ile hiç anlaşamaz. Evlendikten sonra Adnan'ın da beklediği gibi biri olmaması ve aralarındaki farklılıkların büyümesiyle, onlarla aynı evde yaşayan Behlül'e aşık olur. Yaşadığı buhranlar sonucu çok yalnız kalan ve Behlül ile yaşadıkları ilişki sonrası büyük bir depresyon yaşayan Bihter, sonunda intihar eder.
Böylesine derin bir hikayenin diziye uyarlanması ve dizinin de her sene tekrarlarıyla bile izlenme rekorları kırması sonucunda hikayenin tamamen Bihter'in gözünden anlatıldığı Aşk-ı Memnu uyarlaması bir film çekildi: Bihter.
Filmin çekileceğinin duyulmasıyla birlikte insanların gözünde Bihter'in Beren Saat, Beren Saat'in ise Bihter olarak kabul görmesi nedeniyle hiç de olumlu tepkiler gelmedi. Birçok kişi, Farah Zeynep Abdullah'tan Bihter olmayacağını, dizinin yapılabilecek en iyi uyarlama olduğunu savunmasıyla film zaten şanssız bir şekilde karşılandı. Ancak tüm bunların aksi bir düşünceyle ben önyargısız bir şekilde filmi izlemeye karar verdim. Maalesef Aşk-ı Memnu dizisinin yanından bile geçemeyecek bir proje olduğunu söyleyebilirim.
Aşk-ı Memnu'yu severek izleyen ancak kusursuz bir dizi olduğunu düşünmeyen biri olarak filme gerçekten bir şans tanıdım. Öncelikle 4. duvarı yıkmak olarak tabir edilen, film karakterinin izleyiciyle konuşarak hikayeden ayrılır bir tavırda olması çok abartılmış. Her sahnede Bihter'in gereksizce araya girmesi sevimsiz bir görüntü oluştururken izleyiciyi filmden maalesef koparıyor. Bir piyes tadında çekilen filmin oyuncuları çok büyük oynamış; bunu yalnızca tiyatroda kabul edebilen bir izleyici olarak filmden koptuğum anlar oldu.
Diğer oyuncular da -Adnan'a hayat veren Osman Sonant dışında- çok yapmacık kalmış. Sonant'ın performansı Selçuk Yöntem'in Adnan'ıyla karşılaştırılmazsa oldukça iyi sayılır bence.
Filmin işleyişi yukarıda da bahsettiğim gibi Bihter'in sık sık dalga geçercesine konuşması yüzünden tam bir parodi olmuş. Boran Kuzum'dan bir Behlül yaratmanın da gerçekten 'berbat' fikir olduğunu izlerken anladım. Dizideki oyuncularla kıyaslamadan izlesem dahi böyle düşünmekten kendimi alamadım.
Hikayenin ilerleyişi de oldukça sorunluydu bence çünkü detaylara inilmeden hızla geçiştiriliyor her şey. Bihter ile Behlül'ün aşkını dahi içinizde hissedemiyorsunuz.
KÖTÜ BİR FİNAL
Finale gelecek olursak, kendilerince kadının gücünü gösteren bir final yapmak isteseler de komik görünmekten öteye geçememişler. Bihter'in kendisini öldürmemesi elbette yıllardır herkesin hayal ettiği alternatif bir final olsa da o kadar samimiyetsiz ve yüzeysel ki, 'Ben ne izledim şimdi?' demekten kendimi alamadım. Hiçbir bağın kurulamadığı Bihter kendini öldürmese ne?