Bazen neden toplumumuzun bu kadar marazlı olduğunu düşünürüm. Elbette siyasi iklim, geçim derdi gibi bir sürü sorunumuz var. Öte yandan kişiliğimizin kırık dökük birçok yanı da bulunuyor. Bu yanlar ise çok küçük yaşlardaki yaralarımızın izleri. Düştük de dizimiz yaralandı izleri değil bunlar; daha derin bir ıstırap. Kimimize 'şişman' denildi, kimimize 'çöp gibisin', kimimizin saçı beğenilmedi kimimizin boyu “bodur” bulundu. Bu yazıyı okuyan yetişkinler şöyle bir geçmişe gitseler özgüvenlerini kıracak bir sürü zorbalıkla karşılaştıklarını anımsayabilirler. Dilerim ki hiçbirimiz zorbalık yapan tarafta olmamışızdır.
Daha önceleri buna zorbalık denmediği için tam anlamlandıramamış olabiliriz ama artık bunun adı konuldu. Geçen hafta Kocaeli ve Antalya’dan gelen haberler beni, çocukluk yaralarıma götürdü. Liseli gençlerin şiddet görüntüleri yansıdı basına. Sınıf arkadaşlarını hunharca döven gençler… Etik olarak bu görüntülerin yayınlanmamasından yanayım fakat yayınlamamak artan tehlikeyi görmezden gelmemize yol açmamalı. Akran zorbalığı gün geçtikçe artıyor. Hatta CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç bu konuyu Meclis gündemine de taşıdı, çocukların yüzde 24’ünün akran zorbalığına maruz kaldığını açıkladı ve Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasını talep etti.
ZORBALIK NEDİR, ERGEN ZORBALIĞI NEDİR?
Ben de bu konuyu uzman bir isimle konuşmak istedim. Nihayetinde oldukça hassas bir konu çünkü zorbalığa uğrayan bir genç olduğu gibi, zorbalığı yapan da bir genç. Yani iki tarafta bu topluma kazandırılması gereken bireyler…
Pınar Talaslıoğlu
ZORBALIK NEDİR?
Klinik psikolog Pınar Talaslıoğlu zorbalığın tanımını şöyle yaptı; Bir grup ya da bireyin hem kasıtlı hem de tekrar eden fiziksel, duygusal, sözlü şekilde bir başkasına zarar vermesi. Liseli gençlerin haberlerini göz önünde bulundurduğumuzda ise ergen zorbalığının karşımıza çıktığını belirtti ve ergenliğin zaten zorlayıcı bir süreç olduğunu, gençlerin bedenen çocukluktan çıktığı ama bilinç olarak henüz yetişkinliğe geçemediği için arada kalındığı, kimliklerini var etmek için çabaladıklarını söyledi. Var etme çabası içinde de bir gruba ait olmak için uğraştıklarını bunun da hayatlarında kargaşalığa yol açtığını, bu kargaşalığın kimi zaman zorbalığa dönüştüğünü belirtti. Zorbalığın kimi zaman güç mücadelesinden, kimi zaman bir başka akranını kıskanmasından kaynaklandığını ifade etti. Hatta zorbalığı yapan kişinin içten içe kendini güçsüz hissettiği için bu tür davranışlar sergileyerek kendini güçlü göstermeye çalışabileceğinin de altını çizdi.
ZORBALIK NASIL ÖNLENİR?
Talaslıoğlu, zorbalığa uğrayan gençlerin depresyona meyilli hale gelebileceğini, özgüvenlerinin eksilebileceğinin söyleyerek, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Bu gençlere destek verilmeli ve uğradıkları zorbalığın suçlusunun kendileri olmadığı, yaptıkları bir yanlışın, bir hatanın sonucunda bu tür davranışlara maruz kalmadığı mutlaka belirtilmeli. Sınırlarını çizmeleri ve yeri geldiğinde ‘Hayır’ demeyi öğretmek gerekli.”
Öte yandan zorbalığı yapan da bir yetişkin değil bir genç olduğu için onların da topluma kazandırılmalı gerektiğini söyledi. Toplumun zorbalık karşısında doğal olarak öfkelendiğini ve saldırganlığı anlamanın kolay olmadığını ifade eden Talaslıoğlu gençlere kapsayıcı biçimde yaklaşmamız gerektiği konusunda uyardı. “Ergenlik oldukça zorlayıcı bir süreç. Zorbaca davranışlar gösteren ergenleri, gençleri toplumun dışına itmemek aksine topluma kazandırmak gerekli. Gençlere davranışlarının neye yol açtığını öğretmek ve verilecek yaptırımların onların kişiliğine değil davranışlarına yönelik olduğunu iyice anlatmak gerekli” dedi. Psikolog Talaslıoğlu, zorbalığın önlenmesi için eğitimcilerin ve ailelerin farkındalığa erişmesi ve bilinçli olmaları gerektiğini ifade etti. Okullarda bu konuyla ilgili eğitimlerin, velilere seminerlerin verilmesini derslerde gençlerle grup çalışması yapılması gerektiğini önerdi. Aile içinde ise gençlerle eşit bir ilişki kurulmasını, sınırların net olarak belirlenmesi gerektiğini söyleyen Talaslıoğlu sınırsızlığın da sorun getirebileceğini söyleyerek gençlere muhakkak alanlarını gösteren çizgilerin çekilmesi gerektiğini belirtti.
ÖRNEK OLMALARI ZORUNLU
Talaslıoğlu bu sorunun sadece gençlerin sorunu olmadığını söyledi ve ebeveynlerin, öğretmenlerin ve yetişkinlerin de zorbalık yapmaktan kaçınmaları ve gençlere bu şekilde örnek olmalarının zorunluluk olduğunu belirtti.
Pınar Talaslıoğlu’nu dinlediğimde her bir cümlesine hak verdim. “Hayır” demeyi öğrenemediğimiz için çizemediğimiz sınırların nasıl suistimal edildiğini hatırladım. Zorbalığa uğrayanların gerekli desteği alamadıkları için yetişkin olduklarında sessiz sedasız yaşamaya çalıştıkları, zorbalığı yapan gençlerin de benzer şekilde destek göremedikleri için daha da hoyrat birilerine dönüştüğünü fark ettim. Dilerim bizim yaşadıklarımız çocuklarımıza miras kalmaz. Dilerim gerekli önlemler alınır ve tek bir çocuk tek bir genç bile hayata marazlı bir yetişkin olarak devam etmez.