Sundance Film Festivali’nde prömiyerini yapmasının ardından A24'ün yayın haklarını satın aldığı Talk to Me (Konuş Benimle), 1 Eylül'de Türkiye'de de vizyona girdi. Yılın en iyi korku filmi olmaya aday Talk to Me, Youtuber ve yönetmen kardeşler Michael ve Danny Philippou’nun ilk uzun metrajlı filmi olarak dikkat çekiyor.
Film, bir grup gencin bir medyumun eli olduğu öne sürülen mumyalanmış bir elle ruh çağırma seansları yapmasını ele alıyor.
Talk to Me, bir ev partisi sahnesinde, akli dengesini yitirmiş olan Duckett'in herkesin önünde abisini yaralayıp ardından da kendini öldürdüğü sahneyle başlıyor. İzleyicinin anlam veremediği bu sahnenin ardından filmin ana karakteri Mia (Sophie Wilde), annesinin ölümünün ardından evlerine yerleştiği arkadaşı Jade'in kardeşi Riley ile arabayla giderken yaralı bir kanguru görüyor. Yol kenarında can çekişen kangurunun acısına son vermek isteyen Mia, Riley'nin ısrarına rağmen kanguruyu öldüremiyor.
Mia, Jade ve Riley, bu olayın ardından bir ev partisine gidiyor. Korku filmlerinde görmeye alışık olduğumuz bu ev partisi sahnesinde, bir grup genç mumyalanmış bir el aracılığıyla ruh çağırma seansları yapıyor.
Eli tutan kişi “Konuş benimle” dedikten sonra karşısında bir ruh beliriyor ve eğer kişi "İçime girmene izin veriyorum" derse ruh, o kişinin içine giriyor. 90 saniye içinde ruhun dışarı çıkması lazım ki, ruhun içine girdiği kişi hayatına devam edebilsin. El aracılığıyla ölülerle heyecanlı ve onlara göre komik bir diyalog kuran gençler, bu anları sosyal medya hesaplarından da paylaşarak ektileşim peşinde koşuyor.
Mia, çok büyük heyecan duyduğu ve içlerine bir türlü giremediği arkadaş grubuna dahil olmak için heveslendiği ruh çağırma seansı için gönüllü olarak filmin ana konusuna giriş yapılıyor.
Ruh, eli tutarak bu sözleri söyleyen Mia, “içime girmene izin veriyorum” dedikten sonra onun aracılığıyla evde bulunan diğer gençlerle konuşuyor.
Mia'nın deneyiminde 90 saniyelik süre aşılınca herkesi bir panik hali sarıyor. Burada kilit sahne ise Mia'nın içine girerek onun aracılığıyla odadakilerle konuştuğu sırada Riley'e dönüp "Seni öldüreceğim!" dediği sahne oluyor. Nihayet ruhun içinden çıktığı Mia’ya “Ne hissettin?” diye soran gençler, şu cevabı alıyor: “Harika hissettim!”
Jede ve Riley'nin annesinin bütün önlemlerine rağmen gençler bu kez de onların evinde toplanıyor. Jade’in küçük erkek kardeşi Riley’nin de bu ritüeli denemek istemesi Jade'in kesinlikle izin vermemesiyle sekteye uğrasa da Jade odadan bir süreliğine çıkınca Mia, seansın sadece 50 saniye sürmesi koşuluyla küçük çocuğa izin veriyor. Bu izin aslında Riley ve ailesi için büyük bir felaketle sonuçlanıyor. Çünkü Riley’nin içine giren ruh, Mia’nın kaybettiği ve özleminden sık sık bahsettiği annesi. Riley, ruhun içine girmesini deneyimlerken, Mia ölen annesiyle daha fazla konuşabilmek ve annesinin gerçekten intihar edip etmediğini öğrenmek için 50 saniye kuralı çiğneyerek ruhun küçük çocuğun içinden çıkmasını engelliyor. Süre çok fazla aşılınca, Riley kendine zarar vermeye başlıyor ve kafasını son derece sert bir şekilde oradan oraya çarpıyor.
Felaketle sonuçlanan bu deneyimin ardından Riley hastaneye kaldırılıyor ve ruhlar Mia’yı takip ediyor. Mia’nın annesinin ruhu, Mia’yla iletişim kurmaya devam etmesi, genç kızı iyiden iyiye psikolojik bir mücadeleye sokuyor hatta babasını bile öldürmesine neden oluyor. Küçük çocuğun ablası ve annesi Mia'yı suçlarken, Mia annesinin Riley'nin ruhunun arada sıkıştığını ve sürekli acı çektiğini söylemesiyle çocuğu öldürmek istiyor. Bu sırada Riley ne zaman uyansa kendisine musallat olan ruhların etkisiyle vücuduna ağır zararlar vermeye devam ediyor.
Türlü olayların yaşandığı filmde rahatsız edici pek çok sahne bulunuyor. Mia, annesinin ruhunun Riley’i öldürerek acısına son vermesi gerektiğini söylemesinin ardından Riley’i öldürmek için hastaneye gidiyor. Riley’i trafiğe atmak için tekerlekli sandalyeyle yolun kenarına çıkaran Mia, izleyici açısından en rahatsız edici karakter olarak öne çıkıyor.
Filmin finali de tüm sahneler gibi etkileyici. Ablasının kurtarmak için peşlerinden koştuğu Riley'i tekerlekli sandalyeyle yol kenarına götürdüğü esnada Mia, tam çocuğu atacakken kendisi yola atlıyor.
Mia’nın hayatta olup olmadığı muallakta kalırken, bir anda kararan ekran aydınlandığında bir grup İspanyol gencin karşısın ruh olarak Mia çıkıyor. Gençlerden biri Mia’ya “içime girmene izin veriyorum” dediği anda Mia’nın da öldüğü anlaşılıyor.
Zaman zaman klişelere yer verilse de genel olarak orijinal ve keyifli bir film olan Talk to Me, Yönetmen Peter Jackson tarafından da övgüyle anlatıldı. Jackson, "Acımasızca korkutucu ve mümkün olan en iyi şekilde rahatsız edici. 'Benimle Konuş' sadece iyi değil, çok, çok iyi. Yıllardır keyif aldığım en iyi, en yoğun korku filmi" diyerek filme şans verilmesini destekledi.
Filmdeki oyunculukların oldukça başarılı olduğunu da söylemeden geçmeyelim.