Hürriyet'ten Cem Erciyes, Ayşegül Sönmez’in küratörlüğünde Ortaköy’deki Kethüda Hamamı’nda açılan ‘Times is Love: Bir Dünya Gezisi Sahnesi’ ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
Cem ERCİYES / HÜRRİYET
Zamanın ruhu değil ruhun zamanı
Bir lojistik şirketinin devasa depoları nasıl görünüyordur hiçbir fikrim yok. Ama orada biraz vakit geçiren bir sanat eleştirmeninin neler düşündüğünü, bizi nasıl bir dünyaya sevk edeceğini artık biliyorum. Çünkü Horoz Lojistik’in 80. yılını kutlayan, Ayşegül Sönmez’in küratörlüğünde hazırlanan ‘Time is Love’ adlı sergi, Ortaköy’de Kethüda Hamamı’nda açıldı.
Pek çok benzer firmadan farklı olarak bu önemli yıldönümünü bir çağdaş sanat sergisiyle kutlamak isteyen Horoz Lojistik’in yolu Ayşegül Sönmez’le kesişmiş. Sanat dünyamızın kendine özgü personası Ayşegül Sönmez, birikimini ve enerjik dünyasını bir sergiye dönüştürmüş. Bu sergide sorgulayan bir zihin, fikir ve eleştiri var, genç sanatçılar var, artık hayatta olmayan Türk sanatının alaycı ve şakacı ustaları var, müzik var, kitaplar var, kartpostallar var ve güçlü bir kadın dili var. Her şeyden önce bu, ‘zaman’la ilgili bir sergi. Ama bu sergi “zamanın ruhunu yakalamaya çalışmıyor, ruhun zamanı üstüne düşünüyor”.
VAKTİN NAKİT DEĞİL SEVGİ OLDUĞUNU DÜŞÜNEN SERGİ
Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Horoz, sergi kataloğundaki yazısında ‘zaman’ meselesini seçmelerinin nedenini şöyle anlatıyor: “Lojistik alanında en çok kullanılan üç kavram miktar, mesafe ve zamandır. (...) Ayşegül Sönmez ile beyin fırtınası yaparken her ne kadar miktar ve mesafe kadar göreceli olsa da zamanı anlamlandırmakta hepimizin daha çok zorlandığını fark ettik.” Böylece aralanan zamanın kapısından hep birlikte geçmişler. Ayşegül Sönmez’in sözleriyle ‘Time is Love’ vaktin nakit değil, sevgi olduğunu düşünen, bu nedenle zamanın ruhunu yakalamakla ilgilenmeyen bir sergi olmuş. İyi de olmuş, çünkü hepimiz gayet iyi biliyoruz ki insanın zamana ve doğaya hükmetme tutkusu gezegenimizi ölümcül noktanın eşiğine getirdi. Şimdi farklı yollar aramamız, zihnimizi de ruhumuzu da yeniden yönlendirmemiz gerekiyor. Daha insancıl hatta daha doğaya dönük bir ruh halinin varlığını fark etmek ve her tür yaratıcılığı bunun içinde arayıp bulmak... İşte ‘Times is Love’ tam da böyle bir yolculuk için ipuçları veriyor.
Sergi, adının da vaat ettiği gibi bize bir gezi imkânı sunuyor. Farklı düşünceler, ritüeller, zamanlar, topluluklar içinde bir gezi bu. Farklı zamanların ve coğrafyaların, farklı teknikleri kullanan sanatçılarıyla gerçekleştiriyor bu geziyi Ayşegül Sönmez. Daha girişte bizi normalden daha hızlı dönen saatiyle en yeni yıldızlardan biri, Esra Gülmen karşılıyor. Onun hemen karşısında ise Türk güncel sanatının en güçlü isimlerinden, heykel ve düzenlemeleriyle nice müzede kendine yer bulmuş Erdağ Aksel’in marangoz metreleriyle yaptığı ‘Suzan’ işi duruyor. Hemen yandaki odaya kafanızı uzattığınızda İstanbul’un en kendine has sanatçılarından Antonio Cosentino’nun son dönemde sıkça kullandığı ambalaj tenekeleriyle yaptığı gemi maketi duruyor. Bu geminin adı Suriye Yıldızı. Gül Bolulu’nun çuhadan yapılmış heykelleri bulundukları odayı ve ona yaklaşanları tutsak alıyor.
Yazının devamını okumak için tıklayın