Zaman yazarından itiraf: Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasına...

Zaman gazetesi yazarı Kerim Balcı, Gülen cemaatinin AKP'ye verdiği desteği eleştirdi.

Google Haberlere Abone ol
Zaman yazarından itiraf: Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasına...

Kerim Balcı, 'AKP’nin AK Parti’ye hıyaneti' başlıklı yazısında cemaatin AKP'ye verdiği desteği eleştirerek bugün bu deteğin faturasının ödendiğini ifade etti.



Balcı, 12 Eylül 2010 Anayasa Reerandumu'yla birlikte AKP'nin kendisini devlet olarak gördüğünü belirterek, 2011'deki genel seçimlerde vefa gereği olarak AKP'ye desteklerini sürdürdüklerini dile getirdi.



Ergenekon davası ve gazetecilerin yargılandığı davalarda hata yaptıklarını itiraf eden Balcı, "Siyasetle olan mesafemizi kaybettik. Bu sebeple Ergenekon davaları sürecinde yapılan hataları göremedik. Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanma kararlarına karşı çıkmalıydık, çıkamadık."



Kerem Balcı'nın yazısı şöyle:



“Biz” deyince, ruhum, kalbim, aklım ve bütün letâifimle benden bahsediyorum.



Ne cemaat sözcüsüyüm ne de “nun-u kibriyâ” (Başbakan’ın sıklıkla kullandığı sultanlık ‘biz’i) ile konuşma densizliği yapacak biri… Ruhum, kalbim, aklım ve bütün letâifimle biz şuna inanıyoruz: Türkiye’deki kutuplaşmanın aktörleri AKP ve Hizmet değildir. Kutuplaşma AKP ile AK Parti arasında yaşanıyor ve Hizmet, AK Parti’ye olan vefasının faturasını ödüyor. İzah edeyim…



2002 ile 2014 arasında AK Parti üç evlat verdi; biri öz, biri üvey, öbürü gayri meşru bir ilişkinin türedisi.



2002-2007 dönemi AK Parti’nin kendi dönemiydi. Mazlumdu, mazlumların sesiydi. İktidardaydı ama muktedir değildi. Niyeti amelinden hayırlıydı. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlüklere taalluk eden AB reformları o dönemde yapıldı. Vurgu partinin ismindeki “Adalet” ifadesindeydi. Biz bu partiyi çok sevdik. Bizim değildi, ama bizdendi. Bizi anlıyordu. Bizim desteğimizi hak ediyordu. Can-ı yürekten destekledik…



2007’de cumhurbaşkanı seçimi ve referandumla birlikte AK Parti ilk evladını verdi. Bu dönem iç politikada “adalet” vurgusunun yerini “kalkınma” vurgusuna bıraktığı, dış politikada ise komşularla sıfır sorun politikasının yerini komşuların iç sorunlarıyla da uğraşan aktif dış politikanın aldığı bir dönem oldu. 2008 Temmuz’unda parti aleyhine açılan kapatma davası küçük sıyrıklarla atlatılıp, aynı ayın sonunda Ergenekon davaları açılınca ikinci AK Parti muazzam bir özgüven patlaması yaşadı. Adalet vurgusunun kaybolması, demokratikleşme reformlarının askıya alınması üzdü bizi. Ama birinci AK Parti’ye olan vefamızın gereği desteğimizi geri çekmedik.



Yazının tamamını okumak için tıklayınız...


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin