Salih Tuna, Yeni Şafak'taki köşe yazısında bugün 7 Şubat 2012 yargı darbesine ve 17 Aralık operasyonuna yer verdi. Tuna, Erdoğan'ın cemaati bitirmek isteseydi 7 Şubat yargı darbesinin ardından bitirmiş olacağını ileri sürdü.
Tuna'nın köşe yazısı şu şekilde:
Cemaate çok kötü bir haber
Malumunuz, 7 Şubat 2012 yargı darbesini Ekrem Dumanlı'nın Zaman'ı manşetten desteklemiş, 'operasyon' elde patlayınca da çark etmişti.
Zaten 7 Şubat asla 17 Aralık kalkışması gibi değildi, nokta atıştan ibaretti.
Ne ki, karavanadan da öte, geri tepen bir atış oldu bu!
Algı yönetiminde son derece mahir olduğu bilinen 'Cemaat' hasar tespit yapmakta gecikmedi.
Mesela, GYV fakir de dahil kendilerinden farklı düşünceye mensup birçok yazarı davet etti; ne düşündüklerini sordu.
Sanırım ortak bir karara varmış olacaklar ki, 'Cemaate' ait hiçbir mecrada '7 Şubat MİT soruşturması' daha sonra hiçbir şekilde sahiplenilmedi, dahası, 'bizimle hiçbir lakası yok' falan denildi.
Lakin kimsecikler buna inanmadı.
İnanmadı ama çok da üstelemedi. Hükümet de bir iki kişinin görev yerini değiştirdi, ve mevzunun üzeri örtüldü.
Sayın Erdoğan şayet 'Cemaati' bitirmek isteseydi 7 Şubat 2012
sürecinden daha elverişli ortam bulamazdı.
Çünkü...
Bütün liberaller de dahil olmak üzre özgürlükçü solculardan muhafazakâr demokratlara kadar herkes, müthiş bir ittifakla, seçilmiş iktidarın 'Kürt sorununu' çözme iradesine müdahale edilmek istendiğini, bunun da asla kabul edilmeyeceğini dillendirmişlerdi.
Dahası, 7 Şubat'ı 'yargı darbesi' tesmiye etmişlerdi.
Zaten hayli zamandır yargı ve emniyette 'Otonom yapıdan' söz ediliyordu.
Ve...
KCK'lı belediye başkanlarının tutuklanmasının yanı sıra Hanefi Avcı'dan Nedim Şener'e kadar bir yığın mahkumiyet kararı teşrih masasına yatırılarak 'Cemaat' işaret ediliyordu.
Başbakan da bir televizyon programında, MİT müsteşarının gözaltına alınmak istenmesini, 'Alacaksanız beni alın' diyerek, 7 Şubat'ın maksadını deşifre ediyordu.
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.