Uzun yıllar Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapan Salih Tuna, bugünkü yazısıyla gazetesine veda etti.
Tuna, veda yazısında; "Bildiğim tek şey: Ben de gidiyorum. Yeni Şafak'ta bu son yazım. Hakkınızı helal edin. Allahaısmarladık." ifadelerini kullandı.
Salih Tuna, darbe girişimi öncesi 2 Temmuz 2016'da “Veda yazısı” başlıklı bir yazı yazmış ve gazeteye veda ettiğini açıklamıştı.
İşte, Tuna'nın veda yazısı:
"Veda yazısı: Hadi bana eyvallah
Akif Emre abim, 81'de aynı evde kaldığımız dönemde, aynı fakültede
okuduğumuz “İslamcı bir gençten” bahisle, “Hâlâ tanışmadın mı
onunla?!” diye serzenişte bulunmuştu.
Ben de 17 yaşımın delişmenliğiyle, “Adama benzemiyor abi,
tanışmasam daha iyi” karşılığını vermiştim.
Bakmıştı.
Sadece bakmıştı.
“Buldun da bunuyorsun” edalı bir “bakış fırçasıydı.” (Kırk yıl
kesintisiz kardeşliğimiz boyunca bir kez olsun “söz fırçası”
işitmemiştim. Zaten bilenler bilir, kırmaktansa kırılmayı tercih
eden diğergamlardandı.)
Haklıydı.
Azdık…
Çok azdık…
O kadar ki, nerde hangi mahalle, hangi semt, hangi şehirde kim var;
tek tek biliyorduk nerdeyse.
Sonra çoğaldık…
Çoğaldıkça yalnızlığımız arttı.
***
Akif abiyle 2000'li yıllardan vefatına kadar, yolda izde bir
tanıdık “İslamcıya” rastlarız endişesiyle, adeta “gizlice”
buluşmaya başlamıştık.
Halbuki…
“Derin ve gerçek Müslüman” manasında en hakiki, en sahici
“İslamcılardandı.”
Kaçtığı, ışık hızıyla uzaklaşmak istediği gevşeklerdi; yani
mürailer, yani riyakârlar, yani fırıldaklar, yani müfteriler,
hülasa, Asumanlardı.
Yoksa…
Ebubekir Doğan'dan Mehmet Güney'e, İbrahim Çelik'ten (Hüseyin Su)
Osman Ağırman'a, Mustafa Şahin'den Birol Küle'ye, Mehmet Kılıç'tan
Hasanali Yıldırım'a kadar görüştüğü, muhabbet ettiği birçok dostu,
kardeşi vardı.
***
Keramettin Aslan, Bahattin Yıldız ve Ahmet Bayazıt abilerimiz ve
Ayşe Şasa ablamız gittiğinde yalnız kalmıştım.
Yine…
Yeni Şafak'ın Bayrampaşa'daki binasında Mehmet Şeker kardeşimin
odasında yarenlik ettiğimiz “Derbesiye Günleri”nin yazarı Hamit
Can'ımız “dâru'l-bekâ”ya göç ettiğinde ve dünyanın en güzel gülen
adamı Mustafa Cambaz'ımız şehit düştüğünde yalnızlığım
artmıştı.
Ve, Akif abi de gitti.
Yapayalnız kaldım!
Öyle hissettim, öyle hissediyorum…
Akif abiyi Mehmed Akif'in yanına defnettikten sonra Bahariye
Mevlevihanesi'ndeki taziyede Ebubekir Doğan, “Yapayalnız kaldım;
ben ne yapacağım şimdi…” diyerek omzumda gözyaşı döktüğünde, “Ya
ben Ebubekir abi, ya ben!” diyemedim.
“Biz varız abi…” dedim son nefesimi verircesine…
Öyle dedim ama bir “biz” kaldı mı o yıllardan geriye, bilmiyorum,
bilemiyorum.
Bildiğim tek şey: Ben de gidiyorum.
Yeni Şafak'ta bu son yazım.
Hakkınızı helal edin.
Allahaısmarladık."