Panele Doğan Tv Holding CEO’su İrfan Şahin, ATV Genel Müdürü
Adem Gürses, Çukurova Medya Grubu CEO’su Serdar Çaloğlu ile
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca katıldı.
“HERKES İYİ YA DA KÖTÜ ŞEYLER SÖYLÜYOR AMA YİNE DE
SEYREDİYORLAR"
Panelin moderatörlüğünü yapan Doğan Tv Holding CEO’su İrfan Şahin,
Karaca'ya “40 dakika süremiz var ve bu süre içinde Türkiye’deki
televizyon realitesini bir ucundan tartışmaya çalışacağız.
Türkiye’deki önemli üç medya grubunu yöneticileri burada.
Televizyonu konuşmamız gerekiyor. Çünkü herkes televizyonu
konuşuyor. BU ülkede yaklaşık olarak 5 saat insanlar televizyon
seyrediyorlar. Herkesin de bu konuda bir fikri var. Herkes iyi
şeyler kötü şeyler söylüyor ama 5 saat seyrediyorlar sonuçta. Biz
televizyonlara baktığımız zaman aslında üç tane unsur var. Ana
kanallar kamusal bir görev yerine getiriyorlar. 24 saat toplumla
kontak halindeyiz o yüzden de bulunduğumuz toplumun gelenek ve
göreneklerine saygı duymamız gerekiyor. Diğer taraftan burası da
bir ticari işletme şu ışıkların çalışması için elektrik faturası
ödememiz gerekiyor. Baktığımız zaman ticari yapıyla kamusal
yayıncılık toplumun değer yargılarına saygı gösterme bunu nasıl
yönetiyorsunuz ? “ diye sordu
“İÇERİK KRALSA SEYİRCİ DE KRALİÇE"
Samanyolu Haber Grup Başkanı Hidayet Karaca ise “ Bizim insani
evrensel değerleri öne çıkaracağımız ve insanı merkeze alacak
yayıncılığı oturtmamız lazım. Sabah televizyondan içeri girdiğimiz
andan itibaren bizim sürecimiz başlıyor. Kepenkleri açmaya
başlıyoruz bir taraftan giderler yazmaya başlıyor. Bir taraftan da
bunun gelir olması lazım. Gelir gider dengesi içinde zorlandığımız
noktalar var. Yayıncılık ilkeleri içinde insanı merkeze alan fayda
eksenli yayıncılığı ana şablon olarak aldığımızda bu dengeyi
kurmaya çalışıyoruz “ dedi. Karaca sosyal medyayla ilgili bir
soruya ise, “Bugün çok önemli bir noktaya geldi sosyal medya. Bu
iyi kullanılırsa iyi süzgeçten geçirilirse, bu anlamlı bir hale
gelir. Ama bugün sosyal medya çok önemli bir kaza yaptı. Çok
sorumsuzca bir yayın yaptı. Burada dizilerin fanları fanları
oluşmuş . O fanlara baktığınız zaman çok önemli katkıda
bulunuyorlar. Bu anlamda da sosyal medyayla çalışma yapma anlamında
bir işbirliğine girdik. Biz niye yayıncılık yapıyoruz Seyirci için
yayın yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl bir fuarda içerik kraldır diyor.
Ben de ona bir ekleme yapıyorum. Seyirci de kraliçe. Biz seyirci
için bunları yapıyoruz. Ama her söylediğini de süzgeçten
geçireceksiniz “ diye yanıt verdi.
“SOSYAL MEDYA BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Çukurova Medya Grubu CEO’su Serdar Çaloğlu ise, “ Diğer kanallardan
çok farkımız yok aslında. Sizin de dediğiniz gibi sosyal sorumluluk
ile ticari gayeler birbiriyle çelişiyormuş gibi görünse de bence
aslında çelişmiyor. Ticaret de gider ise, ticarethaneler
devamlılığını sürdürebilir. Gelişmiş toplumlarda otokontrol
mekanizmaları var. Birtakım geleneklere göre hareket etmeyen
yayıncılar izleyenleri ve reklam verenler tarafından tasfiye
ediliyor “ dedi. Çaloğlu “ Televizyonda yayınlanması için sınırlı
sayıda projeler girmiş oluyor. Dizi olsun çeşitli realite
programlarının ekrana çıkmaları süreci içinde ciddi anlamda
filtrasyondan geçtiğini hepimiz biliyoruz. Aslında bunu
izleyicilerin de bilmesi lazım. Bir otokontrol mekanizması muhakkak
var. Çok fazla gelişmemekle birlikte fokus grup çalışmaları devam
ediyor. Bunlar olumlu şeyler “ diye konuştu. Sosyal medyayla ilgili
de konuşan Çaloğlu, “ Ben sosyal medyadan şunu anlıyorum. İçeriği
oluşturan televizyon medyacıların geri bildirimin üç tane
mekanizması var. Bir tanesi klasik reytingler. İkincisi
ulaşabiliyorsa telefon açıyor. Call center kurmak gerekiyor.
Üçüncüsü de aslında nimet gibi birşey gibi bir şey. internetin
gelişmesiyle birlikte önemli bir geri bildirim mekanizması kendi
kendine oluşmuş durumda. Ama vahşi bir geri bildirim mekanizması
var. Çünkü internette yazmak bunlar birazcık reaktif duygularla
beslenmiş olarak öne çıkıyor “ dedi. Sosyal medyayı takip etmek
için genç bir ekip oluşturduklarını da anlatan Çaloğlu, “ Sosyal
medya bizim için çok önemli genç bir ekibi bu konuda görevlendirmiş
durumdayız. Bizler yaşlıyız anlayabilmemiz için gençlerin neler
yaptığını ne şekilde sağlıklı geri bildirim yapacağını düzenlemek
açısından birtakım şeyler yapıyoruz “ diye konuştu.
“TELEVİZYONDA GERİLEME ŞİMDİLİK GÖRÜNMÜYOR"
Yayıncılık anlayışında geri bildirimlerle ilgili konuşan Gürses,
geri bildirimleri çok önemsediklerini ifade ederek,“ Biz çok
önemsiyoruz “ dedi. Geri bildirimleri esas alarak içerikleri
oluşturduklarını söyleyen Gürses, “ Hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Senaryolar oluşurken bile yazarlardan itibaren dikkate alıp öyle
gelişmeye başlıyor “ diye konuştu. Gürses, “ Bütün eleştirileri
harfi harfine doğru kabul etmek diye bir şey yok. Otokontrol
dediğimiz şey her alanda var. Sadece bir programı yayınlarken değil
size ulaşan bilgiler de bir süzgeçten geçmek zorunda. Sosyal
medyadaki bir programın beğenilme oranıyla ertesi gün gelen
reytingler birbiriyle taban tabana zıt. Oradaki kitle başka bir
kitle. O kütle biraz daha genç, biraz daha atak, biraz saldırgan,
eleştirinin dozunu da zaman zaman aşan bir topluluk. bir topluluk “
dedi. Televizyon yayıncılığının birinciliğinin devam edip
etmeyeceği sorusuna ise Gürses, “ Türkiye için özel olarak
söylüyorum. Televizyonun şu andaki payını koruyacağına dair
araştırmalar var. Ama televizyonu şöyle tanımlarsak belki yanlış
olabilir. Televizyon bir çerçeve değil artık. O içeriğin çeşitli
tekniklerle ulaştırılması diye varsayarsak, ama sonuçta bu
televizyon yüzde 58’ lik payını halihazırda koruyor. Günde 5.5 saat
izleyen ülkede bu süre değişmediği sürece de koruyacak gibi
görünüyor. Televizyonda gerileme şimdilik görünmüyor" şeklinde
konuştu.
Pınar ÇITAK KOYGUN / İSTANBUL DHA