tv8’de ekranlara gelen Cengiz Semercioğlu’nun sunduğu İki Laf Edelim programına konuk olan gazeteci Mithat Bereket, Mehmet Ali Birand’la çalışmaya başlamasını ve dostluklarını şu sözlerle anlattı:
“Biz Babıali’den geçmedik, TRT’den geçmedik tamamen Birand’ın talebeleri olarak geldik”
“Öğrenciyken, ikinci sınıftayken çağırdı beni. Sonra Can Dündar geldi, Çiğdem Anat geldi daha sonra Cüneyt geldi, çok sağlam bir ekip olduk her anlamda. Birand Brüksel’de diplomasi yapıyordu. Ben araziye gidiyordum. Can daha belgesel tadında şeyler yapıyordu. Çiğdem iş politikası yapıyordu Deniz’le beraber. Cüneyt daha çok magazin türü haberler yapıyordu. Çok doluydu, herkes alanını bilir kimse kimsenin alanına girmezdi. Bir rekabet vardı ama programı daha iyi yapalım diye. Bu rekabet paylaşmaya engel olmuyordu, onu yaşıyorsun onu öğreniyorsun. Gözünü açıyorsun usta paylaşıyor, sende paylaşıyorsun. Gözünü açıyorsun usta diyor ki haberin iyisine git, cepheye git. Biz Babıali’den geçmedik, TRT’den geçmedik tamamen Birand’ın talebeleri olarak geldik.
Habercilikte iki şey önemli bir olay yerinde doğru haber vermek, o hiç yanlış haber vermedi hep gazetecilik yaptırdı bize, kendisi de yaptı gösterdi bizde ondan öğrendik. Bide samimi olmak kamera insanı anlıyor. Ne kadar berbat olursa olsun samimi ise eğer insanlar dinliyor.”
“Paylaşmayı öğretti bize”
“Ben Pusula’ya geçtim. Yıllar sonra NTV ve CNN Türk kuruldu. Ben NTV’deydim, öğrencisi olarak ben onun rakibi oldum. Aynı saat diliminde benzer programlar yapıyoruz ve sürekli arazide kaçışıyoruz. Son Kuzey Kıbrıs’ta hiç unutmuyorum; görüşmeler başlayacak, evin önünde yeşil hatta canlı yayındayız, yağmur yağmaya başladı, canlı yayın olunca tabi bir yere gidemiyorsun herkes kaçtı, bir köşede o kaldı bir köşede ben. Arada bağırıyordu “oğlum lan ne bu saçmalık” diye dalga geçiyordu. Ondan sonra hatta arayıp aynı gün bravo bugün çok iyiydin, benden iyiydin, 2-0 yendin beni diyecek kadar kendinden emindi. Bu çok güzel paylaşmayı öğretti bize.”
“Biz durursak ölürüz, benim üretmem lazım, dedi”
“Mesleğini o kadar çok seviyordu ki onu ancak ölüm ayırabildi. Herhalde yaşarken bir ölüm senaryosu yapılsa Birand’a en çok yakışan bu olurdu.
Birand’da hiç hata yaptın napıcam şimdi yoktu, pardon özür dilerim der devam ederdi. Bana bir gün şöyle demişti: ‘Mithat dedi biz durursak ölürüz, benim üretmem lazım, eğer üretemiyorsak ölmüşüz demektir.’ Düşünüyorum da son köşe yazısı öldüğü gün çıkan bir gazeteci oldu ve onu ölüm durdurabildi sadece. Mesleğini o kadar çok seviyordu ki onu ancak ölüm ayırabildi. Herhalde yaşarken bir ölüm senaryosu yapılsa Birand’a en çok yakışan bu olurdu. Mesleğini yaparken zirvedeyken bizleri şaşırttı.”