Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, davaya ilişkin 4 bölümden oluşan tebliğnameyi Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi.
Tebliğnamenin birinci bölümde milletvekili seçilen Can Atalay'ın yasama dokunulmazlığına ilişkin avukatlarının yaptığı başvuru irdelendi.
Seçimden önce Anayasa'nın 14/1. maddesi kapsamında suç işleyen milletvekilinin, Anayasa'nın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacağı vurgulanan tebliğnamede, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetlerin bu kapsamda kaldığı belirtildi.
Somut olayda Can Atalay hakkında, 2013'te işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin TCK'nın 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından sanık müdafilerinin durma kararı verilmesi gerektiği düşüncesine iştirak edilmediği kaydedildi.
Tebliğnamenin ikinci bölümünde hükmün dayandığı yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları ile hukuki değerlendirme, üçüncü bölümünde OCCUPY/OTPOR-CANVAS faaliyetleri, Açık Toplum Vakfı, Anadolu Kültür AŞ, Taksim Dayanışma, Forum Koordinasyon faaliyetleri, Türkiye'ye gaz ambargosuna ilişkin lojistik faaliyetler, Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakmak için yapılan eylemler yer aldı.
İddianame, savunma, deliler kapsamında genel değerlendirmeye yer verilen dördüncü bölümde ise Gezi Parkı olayları sırasında masum ve iyi niyetli hak arama mücadelesinde olan insanların da bulunduğu ancak çoğunluğunu birbiriyle bağlantısız gözüken legal, illegal ve legal görünümlü illegal yapıların oluşturduğunun yadsınamayacak bir gerçek olduğu ifade edildi.
Tebliğnamede, sanıklar Mehmet Osman Kavala, Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi, Ali Hakan Altınay ve Şerafettin Can Atalay'ın eylemlerinin hazırlık hareketleri seviyesini aşarak cebir ve şiddete matuf icrai hareket boyutuna ulaştığı, dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde atılı suçların sübut bulduğu kaydedilerek, temyiz istemlerinin reddi ile sanıklar hakkındaki hükümlerin onanması talep edildi.
Tebliğnamede, sanık Ayşe Mücella Yapıcı hakkındaki hükme ilişkin ise şu değerlendirme yapıldı:
"Sanığın Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür AŞ, üzerinden oluşturulan organizasyona daha sonra dahil olan Taksim Dayanışma çatısında yer aldıktan sonra daha önce Gezi parkında gerçekleştirilen gösterilere en ön safta katılmış ise de sanıklar Osman Kavala, Ali Hakan Altınay, Çiğdem Mater Utku, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Can Atalay ve Tayfun Kahraman'ın oluşturduğu gizliliğe riayetle Cezayir, Garaj İstanbul toplantılarına katıldığına, aynı amaca yönelik olarak organik bağ kurduğuna, oluşturulan organizasyon içinde yer aldığına ilişkin mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, sabit olan eylemleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken, yetersiz gerekçe ile TCK'nın 312. maddesi gereğince sanığın mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup, hükmün bozulması talep ve tebliğ olunur."
Davanın geçmişi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanık Osman Kavala'yı, TCK'nin 312/1 maddesi gereğince, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.
Sanığın yargılama sürecindeki tutum ve davranışları ile sabit olan eylemleri işleme biçimini dikkate alan heyet, takdiri indirim uygulamamıştı.
Verilen ceza süresi ve infaz koşulları dikkate alınarak Kavala'nın bu suçtan tutuklanmasına karar veren heyet, sanığın "siyasal veya askeri casusluk" suçundan beraatine, bu suçtan tahliyesine hükmetmişti.
Heyet, sanıklar Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapislerine ve bu suçtan tutuklanmalarına karar vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.
14 Mayıs'taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nin ardından avukatları, Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay'ın, dokunulmazlığı bulunduğundan tahliyesini talep etmişti.