Veyis Ateş Halk TV ekranlarında Sezgin Baran Korkmaz'la karşı karşıya geldi.

Haberturk TV'den istifa etmek zorunda kalan Veyis Ateş, Sedat Peker'in açıklamalarından sonra Sezgin Baran Korkmaz ile ilişkileri ve gündeme gelen ses kayıtları ile ilgili Halk TV'de canlı yayında İsmail Saymaz'ın sorularını yanıtlıyor...

Google Haberlere Abone ol
Veyis Ateş Halk TV ekranlarında Sezgin Baran Korkmaz'la karşı karşıya geldi.

Programda İsmail Saymaz'ın soruları ve Veyis Ateş'in verdiği yanıtlar şöyle: 

İsmail Saymaz: Sezgin Baran korkmazla ne zamandan beri tanışıyorsun?

Veyis Ateş: Geçtiğimiz temmuzun 20leri ya da 30larından tanıyorum meşhur otele davetli olarak gittim. O günlerde oraya davetli olarak gitmedim o günlerde zaten bir arkadaşım teknesinde tatildeydim

İsmail Saymaz: O tekne senin değil miydi?

Veyis Ateş: O tekneye bindikten, yani istanbula döndükten sonra orada çekildiğim bir fotoğrafı attım. Bir arkadaşım yorum yaptı. Bizim aramızda geçen diyalogdan sonra bugünlerde benim bir teknem olduğu… benim hiçbir zaman bir teknem olmadı, arkadaşlarımın teknesi.

İsmail Saymaz: Paramount Otel'de kimin konuğuydun?

Veyis Ateş: Paramount Otel'e 2015’den beri arkadaşım olan Cihan Ekşioğlu beni davet etti. Ben Cihan Ekşioğlu'nun davetlisi olarak gittim. Bir defa gittim hayatımda iki gün kaldım, para ödemedim. Davetli olarak gittim. Bu ve benzeri davetlere, konferanslara zaten gittim. Daha lükslerini de gördük, kaldık. Daha lükslerine davet edildik.

Bir ev davetlisi olarak gittik. Kaldığım sabahın ertesi günü kahvaltı yaparken birisi kahvaltı sofrasında kalktı yanıma geldi. 'Merhaba ben Sezgin Baran Korkmaz' dedi. Tanışma bir. Bu temmuz dediysem eylül, ekim gibi olabilir. İstanbul Beylerbeyi’nde bir balıkçının kapısında ikinci kez tanıştık. 

Biz arkadaşlarımla kendi Instagram hesabımda goygoy yapıyoruz. Yarından itibaren bakılsın bugüne kadar benim bir teknem olmuş mu? İş adamı bir arkadaşımla onun teknesinde bir fotoğrafım var onu da linç ettiler. Pazartesi gününden itibaren teknem, villam, boğazda villam var mı, ben kendim soruşturulmasını isteyeceğim. Ailemde, yakın arkadaşlarımda, benim üzerimden bir servet çoğalması var mı buyursunlar araştırsınlar.

"Savcılığa başvuracağım, soruşturulsun isteyeceğim. Herhangi bir şekilde servet çoğalması, aşırı zenginleşme var mı hepsini buyursunlar araştırsınlar.

"(Sezgin Baran Korkmaz) Kasım-Aralık olabilir, yurt dışına çıktıktan iki hafta sonra bir ortak tanıdığımız dedi yurt dışında, seni aramak istiyor dedi. Ben dedi çok mağdur edildim dedi. Tarihini hatırlamıyorum, 5 Ocak olamaz. Ben aramadım, o aradı beni. Senden ricam, sayın bakan beni yanlış anlıyor, ben şöyle mağdur edildim, lütfen bu mesajımı iletir misin? Ben yarın-bugün gidebilirim, gittiğimde iletirim dedim. İki üç hafta sonra gittiğimde Sayın bakan Sezgin Baran Korkmaz diye biri var, beni aradı dedim. Keşke açmasaydın dedi. Dedim böyle böyle şeyler var, kesinlikle doğru değil dedi.

"Bunu kabul etmemin sebebi çoluğum çocuğum burada, Türkiye'de, yalnız kaldım, yanlış anlaşıldım dedi, bu bana ulaşıyor. Şu bakanlıkta, şu tayinlerde bana telefon geliyormuş ya bana, çoluğum çocuğum var, insanlar bu tür durumlarda arayanlarda yardımcı olmaya çalışırım.

"İsmail bilmiyorum neyden arandığını, mağduriyetini iletiyor bana, ben de iletiyorum. O beni arıyor, diyorum ki böyle böyle... Bugüne kadar niye çıkmadığım meselesini ayrıca konuşacağız ya, üstümde Habertürk gibi bir kurumun adı vardı. Daha bugüne kadar niye konuşmadığımı da anlatacağım.

"Böyle bir gaflet, böyle bir dalaletten dolayı... Şu başıma gelenlere bakar mısın? Ben 2006'dan beri haber anlatan bir insan olarak böyle bir yanlışa düşmüş bir insan... Hata bu telefona cevap vermek. Biz Sayın bakana mesajını ilettim, sayın bakan bana böyle diyor, şöyle diyor temasımız olmamış. Aradan geçti, tekrar arandım, abi çok zor durumdayım, benim bu hikayeden çıkmam lazım... Dedim ki bu işlerin yargı, hukuk yolları... Dedi abi bunun lobileri var, temasa geçelim, derdimizi anlatalım... Avukat ordun yetmemiş ki buraya gelmişsin. 'Abi ne gerekiyorsa yapayım, ne gerekiyorsa vereyim, benim çoluğum çocuğum burada... Şöyle yapayım böyle yapayım...' Bu konuşma 7 Ocak... Bu 7 aylık zaman diliminde ben 10 milyon euro istemişim değil mi? Bu zaman kadar neredeyiz bir. İki, Sezgin Baran Korkmaz bana bir mesaj atmış, Emre Uslu'nun attığı bir tweet... Diyor ki Veyis Ateş SBK'dan 10 milyon TL koparmış, onu da İbrahim Kalın'la paylaşmış, altında SBK'nın arabası. Aradım, 'Abi Allah bu FETÖ'cülerin belasını versin, görüyor musun neler oluyor'... 10 milyon euro'luk bir talep bir talep aramızda geçmedi. Diyelim ki istedim, geldi ya bana, kaç para yapıyor, nereye saklayabilirim. İstemedim diyorum. Madem benim böyle bir telefon konuşmam var, nerede?

"(Klikler ve lobilerin geçtiği konuşma) Abi madem bu iş olmuyor ya, bu adam bana diyor ki 'Bu memlekette lobiler var, klikler var...' Ne anlarsın? Devletin bakanı diyor ki konu kapalı, gelecek yargıya teslim olacak. Ben diyeceğim ki, lobiler klikler var gönder bana 10 milyon euro ben bu işi çözerim. Böyle bir konuşmamız yok. (İsmail Saymaz: Ben bu konuşmayı dinledim. Sen konuşmada diyorsun ki, beklenti ve isteklerini göstermen lazım. O da diyor ki samimiyetimi nasıl göstereceğim abi. Sen de diyorsun ki onlar da çok güçlü pozisyonda olduğu için olur mu olmaz mı sormadım diyorum. Ben dinledim. Sen bu görüşmeyi yapmışsın. Bunu nasıl açıklıyorsun?) 10 milyon euro istemiş miyim, böyle bir kayıt var mı, ben kendi ellerimle götüreyim. Benim 7 aydan beri çıkmayan sesim, çıkmayan konuşmam, neresi önü, neresi arkası bilmediğim bir konuşma. Ben 10 milyon euro istemedim, böyle bir konuşmayı yapmadım. (Saymaz: Sana söz ettiğim meblağyı istiyorlar dedin mi?)

"Benim böyle bir görüşmem yok, bu adamın bana anlattığı dertleri var. O klik ve lobiler kimse diyorum İsmail, araştırılsın. 7 Ocak'ın bir hafta öncesinde, sonrasında benim konuştuğum klik, lobi, HTS kaydı kimse ortaya çıksın. (Saymaz: Sizin adınıza konuştuğuma göre, hakemlik ve yöneticilik yaptığıma göre diyorsun, kendini Korkmaz'a böyle tanıtıyorsun. Kulaklarımla duydum ve dinledim. Bu konuşmayla senin anlattıkların örtüşüyor.) Ben hiç SBK'yla konuşmadım, dertlerini anlatmadı diyorum ki. Bu konuşmanın önü arkası nerede? Ben para istemedim. Birilerinin bir meblağ istediğinden de söz etmedim. Bir kişiyle konuştum. Devletin İçişleri Bakanı'na söyledim, 7 Ocak'ta Diyarbakır'da. Ben 7 Ocak'ta İstanbul'dayım. Bu benzer hikayeleri biz Balyoz'da görmüştük, 17-25 Aralık'ta görmüştük. 40 yıl düşünsem... Diyelim ki nefsime yenik düştüm İsmail, 10 küsür trilyonu dedim ki gönder bana bir şekilde. Ben onu nereye teslim edebilirim İsmail? Basit bir hesap ya.

"Devletin İçişleri Bakanı diyor ki gelecek yargıya teslim olacak. Ben kimim ki hangi yargı kliğini, hangi lobiyi bulabilirim ki bu işi 10 milyon euro'ya çözdürebilirim. Devletin bakanı gelecek yargıya teslim olacak diyor, ben diyeceğim ki bir şey buldum, bana para gönder.

"Sadece söyleyeceğim. Ben bugün 14.30-15.00 gibi uyandım, telefonum çaldı, ismini vermeyeceğim. Ya bu şey beni aradı, 'SBK beni aradı, eee, bu akşam şeye çıkacakmış, Halk TV'ye, bu mevzuları fazla dillendirmesin...' Kim söyledi söylemeyeceğim. Madem sır ya. Ben madem bugün konuşacağım, bugün niye bana sabah mesaj yolluyorsun?

"Pazar günü beni aradın dedim konuşmayacağım. Kafamı uzatıyorum yalım çıkıyor, teknem çıkıyor. Bir de üstümde Habertürk gibi Türkiye'nin en kıymetli televizyon kanallarından birinin kurumsal kimliği var. Bu aidiyet üstündeyim, çıkıp açıklama yapıp kuruma zarar vermek mi, bir de bekledim herkes eteklerindeki taşları döksün. Ben bugün buraya çıktım Halk TV'ye derdimi anlattım ya, Türkiye'nin bir kısmı yine aaa yapacak, bir kısmı olabilir diyecek. Şöyle bir şeyin içerisindeyiz, sosyolojinin içerisindeyiz, 2006 yılında, daha öncesinde radyo programcılığı saymayalım, Yeni Şafak grubunda televizyonculuk yaptım, oradan Habertürk'e geldim... Bugünler, bir hafta 10 gündür... (Saymaz: Palton 10 bin euro, şapkan 600 euro) Benim babam emekli bir din görevlisi, emekli olduktan sonra yıllarca zeytin ticareti yaptı, orta halli bir aile olarak yaşadık, bugünlere geldik. Bugünlerde de kazandığımız bir paramız var. Ben TV NET'te çalışırken benim kurslarım vardı.

(Saymaz: Ciner Medya Grup YK Başkanı Kenan Tekdağ ile bir metin üzerinde anlaştınız, sen bunu yayınlayacağına söz verdin, sonra arayıp demişsin ki ben Peker'den çekiniyorum demişsin.) Peker'den çekiniyorum demedim. Takriben 12 saat sonra Kenan Bey'i arayıp açıklama yapmayacağım dedim, daha üstüme ne yağacağını bilmiyorum. Bu, sevgili terzim, LV'lere uygun olmadığı için, 6-7 bin TL ödemiş olabilirim, bir palto, kaşkol da onun hediyesi. Şapka da orada kafama taktığım bir şapka. 1 hafta sustum, üstüme meteor yağıyordu. Üstümdeki kurumsal kimlik de kalktı.

(Saymaz: Bana deseler 10 milyon euro aldın. Derim ki hadi lan oradan. Ben bu ses kaydını dinledim, senin ağzından meblağ kelimesinin çıktığını işittim, sen yok diyorsun, ben işittim. Hür Türk toplumunun aydınlanması adına elindeki kayıtla savcılığa gitmesi lazım.)

"Yalım yok. Boğaz'da da oturmuyorum. Dedim ya bekledim eteklerimdeki taşlarım dökülsün. 10 milyon euro aldım, aldığımla Sağlık Bakanlığı'ndan işler yaptım kazandım ya, 2+1 3900 TL kira ödediğim, 250 TL aidat ödediğim bir evde oturuyorum. Bütün mal varlığım bu, ben takriben Habertürk Genel Müdürlüğü süresince ayda 30 bin TL kazanan adamım. Bırakın Beymen, Vakko giyiyormuşum... Ben Habertürk'e gece spikeri olarak geldiğimde 320 d BMW'ye biniyordum. Devlet bana Mercedes tahsis etmedi. Benim korumam var. 3 yıldır. Ekrana çıkıyorum, Afrin, Cerablus, El Bab, Azez'e gidip döndüğümde...

"Sedat Peker'le 2016-2017 yılı olabilir Kuruçeşme'de bir mekanda 4-5 kişi oturduk, yemek yedik, sohbet ettik. Ne siyaset konuştuk, ne iş konuştuk. Hayatımızda bir defa orada tanıştık. Ne bir selam aldık, ne bir selam gönderdik.

"Sağlık Bakanlığı'na tıbbi cihaz sattığım iddiası da, suç duyurusunda bulunacağım. Bakanlıkta hangi ihaleye müdahale etmişim, yahut herhangi bir bakanlıkta hangi ihaleye müdahale etmişim, hangi devlet merciinden benim kasama para gelmiş pazartesi günü suç duyurusunda bulunmaya hazırım.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin